YOL…

1965

Yol◼, anayol, tâli yol, karayolu, demiryolu, havayolu,  dağ yolu… Çıkmaz yol, damar yolu, doğru ya da yanlış yol; yöntem, gaye, uğur, maksat… “Yol” deyince, birinin birini yolması (hileyle parasını alması) diye anlayanlara ne diyelim? Yoldan çıkmamak önemli… Yol erkân (davranış kuralları) bilmeden yola gelmek (akla uygun duruma girmek, düzelmek) ne mümkün? Bir konuda yol almak (belli bir amaç doğrultusunda belli bir plana göre mesafe kat etmek) istiyorsak yolumuzu şaşırmadan (yanlış yola sapmadan),  işi yapmanın kolayına (uygun olmayan yollardan para kazanmaya çalışmadan) tevessül etmeden yolumuzu bulmayı düşünmeliyiz… Hak’tan isteğimiz “Bizi dosdoğru yola eriştir.” (Fâtiha, 6. Ayet) olmalı… Bir şeye yol açmak (bir olayın sebebi olmak), dostlarımızla durduk yere yollarımızı ayırmak (görüş farkı belirmek, ayrı yönlere sapmak) mârifet değil… Yol tepmeden, yol boyunca yolgeçen hanlarında oyalanarak yolumuza çıkanlar karşısında ne kadar dik durabiliriz? Yoldan kalmayı yoldaştan kalmaya tercih edebiliyor muyuz? Yolun başında yol arkadaş/larımızı iyi seçmeliyiz; seçtiklerimize sahip çıkmalıyız… Yoksa “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu.” (Necip Fazıl Kısakürek)… Sonrasında ise kalbimizin-beynimizin yolundan taviz vermeden gitmemiz önemli… “Düşünün bakalım; yüzüstü kapanarak sürünen mi emniyet içinde ve sapmadan yol alıp hedefine ulaşır, yoksa doğrudan hedefe götüren dümdüz bir yol üzerinde hiç sapmadan dimdik yürüyen mi?” (Mülk, 22. Ayet)…

Yol yordam (yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke; kılavuz, yardımcı; çalım; çeviklik, çabukluk; yöntem) bilince insan yol alır… Yol görününce (yola çıkmak gerektiği anlaşılınca) doğru yolda yol alarak, hayatta mutlu olmanın yolunda yürüyerek yolumuzu bekleyenlere ulaşabiliriz… “Yol sormakla bulunur” (sora sora Bağdat bulunur) kolaycılığı tarihin tozlanan sayfalarında kaldı… Teknolojide kat edilen yol sayesinde, navigasyon/seyir/seyrüsefer (yol kılavuzu -gidilecek olan adrese en kısa ve en hızlı şekilde ulaşmayı sağlayan sistem) marifetiyle nokta atışla hedefe varabiliyoruz artık… Mesele yola çıkmadan arabanın tüm bakımlarını yapmak, doğru yolu belirlemek ve ona göre trafikte yola çıkmaktır… Yola çıkmadan tatil beldesine veya gideceğimiz yere ulaşamayız… Karayolu Trafik Güvenliği Günü ve Trafik Haftasında (Her yıl Mayıs ayının ilk haftası), Demiryolu Haftasında (23-29 Eylül) ve Dünya Sivil Havacılık Gününde (7 Aralık) yol ve yolculuk ile ilgili bilinçli olmayı ve tedbirli davranmayı önemseyelim, trafik kurallarına riâyet edelim, maddî ve manevî kayıplarımızın önüne geçme ve trafik konusunda farkındalık oluşturma etkinliklerini yaygınlaştıralım…

Yolculuklarda yolun bizi tutması, körü körüne birilerine ve sorgulamadıklarımıza tutulmaktan ve akıl tutulmasından iyidir… Zahmetli yol… Aklın yolu bir… Bizi düşünmeyenlere, anlamak istemeyenlere, anlamamazlıktan gelenlere de ön değil, yol vermeliyiz… Bazen doğru yolu bulmak için kaybolmak gerekebilir… “Bir insanın gerçek değeri her şeyden önce, kendinden kurtulmayı ne ölçüde ve ne yolda başardığına bakılarak anlaşılır.” (Albert Einstein)… Sürünerek gitmek zorunda da kalsak da emin olduğumuz yolu tercih etmek önemli… Huzura giden yol ise, sahip olduklarımızı yitirmemeye ve değerini bilmeye bağlı… Elbette bir şey doğruysa, onu yapmanın yolu bulunur; yanlışsa, onsuz yapmanın yolu da bulunur… Bunun için her zaman bir yolun olduğunu bilip bulabilecek kadar akıllı olmaya ihtiyacımız var… Seçtiğimiz yol, yaptıklarımızın sonucuna katlanmayı gerektirir… Hayat yolunda düşmenin de çıkmanın da bir yolu her zaman bulunur… Yol kat ederken mutlu olmak için beklentilerimizi düşük, umutlarımızı büyük tutmamız lâzım… İyi ve doğru davranmamız için yasaya gerek duymayız… Niyetimiz doğru olmadığında, kötü, hatalı ve yanlışları yapmak, yasayı çiğnemek maksadıyla bir yol bulmak çok kolay… Öncelikle gideceğimiz yoldan emin olmalıyız ki engelleri dinlenme noktaları haline dönüştürebilelim… Bir şeyi yapmak istediğimizde veya istemediğimizde zaten bir yolunu buluruz… Çok yükseğe çıkmayı yükseklik korkusuna, yol arkadaşımızı yarı yolda bırakmayı da alçaklık korkusuna havale ederek başkalarına fayda sağlayacak ve onlara ilham ve cesaret verecek yolda öncülük etmeye çalışmak herkesin tercih edebileceği bir yol değil… Hak olan bu yolda yük ağır muhakkak;  şikâyet etmenin âlemi yok… Bir hedefe odaklanmayınca yolumuzu kaybederiz; “her yol mubah ve bütün yollar aynı yere çıkar” anlayışıyla hiçbir yerde olamayız… Hak yolunda kararlı olmaktır mühim olan… “Yol onun varlık onun, gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya.” (Necip Fazıl Kısakürek)… Uyuyarak ve yan gelip yatarak yolda yürünmez… Hayallerimizi, rüyalarımızı, fikirlerimizi gerçekleştirmenin en iyi yolu, uyanmaktır, yorulmayı bahane etmeden çalışmaya devam etmektir… Bu uğurda ve yolda bilime-irfana öncelik vermeliyiz; şahsî düşüncelerimize değil… Doğrusu, yolun bizi götürdüğü yeri sorgulayarak yol almaktır… Gerekirse yol olmayan yerden gidelim, yeni bir yol açalım ve ardımızda bir iz bırakalım Hak yolunda… Yolda kalmamanın yolu, dimdik ayakta durmakla ve yürüdüğümüz yoldan çekilmeyip başkalarının önünü açmamakla olur… Taklit etme ucuzluğuna kapılmadan düşünerek ve yaşayarak çileli yolda yürümeye devamdır bu. “Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.” (La Fontaine)… Dedikodulara ve olaylara kendini kaptıranlar ve her şeyin önceden yazıldığını ve hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyleyenler bile aslında, yolun karşı tarafına geçmeden önce yolun iki tarafına bakmaktalar… Hak buyruğuna kulak verelim:  “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.” (İsra Suresi, 13)… Yol, yolcu, yoldaş ve uzun ince yolda doğru yol ve doğru tercih ile yaşamak…

Yolumuza çıkanlar bizi engellememeli… Hayat yolunda sarf edilen emek, çaba… Yollardan ve yoldaşlardan geriye kalanlar sadece gönlümüzde yer eden muhabbet ehli ve yol arkadaşları… Gittiğimiz yol, yol değilse, kendimize gelelim; ya bir yol bulalım ya bir yol açalım ya da yoldan çekilelim… Unutmayalım kalpten kalbe bir yol var, yeter ki yoldan sapmayalım…“Umut verip güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını iki dünyada da veremezsin.” (Hadis-i Şerif)… Dertleri dert edinmeyelim; dert ettiklerimiz aslında insana yol gösterir… Yolumuz, bahtımız açık olsun… Selam, sevgi ve saygılarımla.               

 tarîk (çoğulu turuk): Yol, gidilecek yol, izlenecek usul, hal ve gidiş. tarîkat (çoğulu tarâik): Tâife, Allah’a ulaşmak isteyenlere mahsus âdet,

     hâl ve davranış. râh (Farsça): yol, âdet, kanun, din.

Zafer NEFER, 11.04.2022 13.31, Kütahya




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *