TASARRUF…      

1785

Tasarruf (Arapça), artırım, para biriktirme; tutum; bir şeyi istediği gibi kullanma hakkı… Tasarruf, sınırda kalmak; isrâf haddi aşmak… Tasarruf, doğru zamanda ve doğru durumda yapıldığında; kişisel, ekonomik ve sosyal hayatımız, sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir olur… Tasarruf, ma’ruf, ârif, maarif ve ma-arif… Ma’ruf olana, ârif olana tarif gerekmez; ârif, maarifin gereği tasarruf eder; ma-arif ise isrâf eder, ziyan eder, zebil eder…  Çağa takılı, aydınlığın gerisinde kalan zihniyetin yansıması ve tespit: Ağacın bile heykelini dikmek, taşlaşma illetinin beyinlerimize ne kadar sirayet ettiğinin ve hayatın gereksiz tüketim ve israf üzerine konuşlandırıldığının göstergesidir… Nasıl bir yaklaşım ve nasıl bir çapsızlık… Çevreci olmak, çevreyi ve tabiatı korumak ve sonrasında onu sanat adına taşlaşmaya mâruz bırakmak… Üretim odaklı olmanın tek çözüm olabileceği bilinirken ve aslı varken maketini tercih etmenin sorun yumağı oluşturacağı nasıl göz ardı edilebilir? Üstelik bunu kalıcı kılma adına taşlaştırmak bir uygarlık yansıması mıdır? Bilim, kültür, sanat ve teknolojinin öz değerler ile yoğrulmaması, sonuç olarak tersinden negatif odaklı bir medeniyetin kucağında mahkûm olmamız… İnsanların dikkatini çekmek, büyük büyük taşlarla olmamalı… Üretimin, teknolojinin, bilimin-irfanın cazibe olduğu yaklaşımla israf önlenebilir… Meselâ çok büyük bir çini görseli yerine büyük bir çini atölyesi yapılabilir; çinicilik, çevre düzenlemesiyle, çocukların ve çiniciliği merak edenlerin uygulama da yapabileceği eğitim stantlarında tanıtılabilir… Reklamın bile iyisi, üretime katkı ile yapılanıdır… Bir şey üretilmeden, arza sunulmadan önce Ar-Ge çalışmaları olmalı… Projeler Ar-Ge çalışmalarıyla olgunlaştırılır ve sonrasında uygulamaya geçilirse isrâf önlenebilir

Keşke adres târiflerinde yer belirleyici noktalar (landmark) olarak daha ziyade ‘… Millet Parkı’, ‘… Kütüphanesi’, ‘…Fabrikası’ vb. ibareleri kullanabilseydik… Ağacın, yeşilliğin yok edildiği, estetikten uzak taşların üst üste konularak ya da beton bloklardan yapılan binaların egemen olduğu yerleşim merkezleri, insanların ruhlarını da taşlaştırmakta maalesef… Tarım arazilerinin yok edilmesi ise fâcia… Yerleşim merkezleri çorak ve zemini kaya olan yüksek yerlere doğru olmalı… Bahçelere, ekilen topraklara dokunulmamalı…  İskânda tasarruf için çekirdek aile modeli değil, geniş aile modeli özendirilmeli… Evlerde kullanılmayan odalar olmamalı… İçinde eğer insan yoksa birden fazla eve sahip olunamamalı… Çok fonksiyonlu hem koltuk hem yatak vb. amaçla kullanılabilen mobilyalar tercih edilmeli…  İhtiyaç fazlasını değil, ihtiyacımız kadarına sahip olabilmeliyiz ve ihtiyacımız kadar olanı bile paylaşabilmeliyiz… Gerçek tasarruf bu… “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.” (Yunus Emre)… Yemediğimizi, içmediğimizi, artık kullanmadığımızı, eski olanı paylaşmak mı hayırsever olmak? Kendi nefsimize lâyık görmediğimizi başkasına uygun görmek zulümdür…  Hak buyruğuna tâbi olalım: “Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken malınızın kötüsünü değil de iyisini vermedikçe, olgun bir imana kavuşamazsınız. İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız.” (Âl-i İmran, 3/92.)… Tasarrufun doruk noktası; nefislerimizi başkalarının nefislerine şerefte, makamda, varlıkta, maddî çıkarlarda ve nefislerimizin hoşuna giden şeylerde tercih etmektir…

Tasarruf, nefse hâkimiyetle ve istikrarla olur; millî istiklâl ise millî hâkimiyetle, millî üretimle, millî eğitimle, her konuda millî olmakla olur… Millî duruşumuz, millî hareketimiz irâdemizin tasarrufunda… Vücudumuz, aklımız, yüreğimiz irademizin tasarrufundan çıkmamalı… Kamu kaynaklarının maksadına uygun ve tasarruf prensiplerine uygun kullanılması son derece önemli… Tasarruf Tedbirleri konulu 30 Haziran 2021 tarihli ve 2021/14 sayılı (31527 sayılı R.G.) Cumhurbaşkanlığı genelgesinin◼ icapları bütün kamu kurum ve kuruluşlar tarafından ödünsüz yerine getirilmeli… Tasarruf, bilindik yaklaşımlar olan ‘damlaya damlaya göl olur’, ‘sakla samanı gelir zamanı’, ‘dişinden tırnağından artır’, ‘küpünü doldur’, ‘testiyi su akarken doldurvb. anlayışlardan ibaret değil elbette… Hayatta en çok sevdiğimiz şeyin gerçekleştirilebilmesi uğrunda her neye mâl olursa olsun tasarruf ettiklerimizi harcayabilmek ve paylaşabilmek tasarrufunda bulunabilmek mühim… Bu minvâl üzere (bu biçimde, bu tarzda) 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı (29 Ekim) kutlamalıyız; cumhuriyet ve demokrasi kazanımlarımızın değerini idrâk etmeliyiz…  Dünya Tasarruf Gününde (31 Ekim), tasarruf adına o kadar çok şey söylenebilir ki… Tasarruf etmek… Gereksiz harcanan enerji, kaybedilen emek demek… Üretimde süreklilik, enerjide tasarrufla olur… En ucuz enerji, tasarruf edilen enerjidir… Daha yaşanabilir bir dünya ve mutlu yarınlar için, enerjimizi boşa harcamayalım… Doğal gaz tasarrufu yapalım… Bunun için dış cepheye ısı yalıtımı yaptırabiliriz; ısı yalıtım levhaları kullanabiliriz; perde ve radyatör mesafesini doğru ayarlayabiliriz; radyatör önüne koltuk koymamayı tercih edebiliriz; termostatik vana kullanabiliriz; kombiyi gün içerisinde kapatabiliriz…  Sözün özü, tasarruflu olalım, hayatımızı kurtaralım… Düne çakılı kalmadan, bugünden geleceğimizi tüketmeyelim… Geleceğimiz için israf etmeyelim… 

Tasarruf, fayda odaklı olmalı… Tasarruf etmek demek, esirgemek veya yığmak suretiyle eşyayı, birikimi, bilgiyi zararlı ve maksadına uygun olmayan bir tarzda kullanmak olarak anlaşılmamalı… Bildiklerimizi paylaşma tasarrufunda bulunalım… Bilmediklerimizi, yemediklerimizi, içmediklerimizi, kullanmadıklarımızı tasarruf etme tasarrufu ise irademizin iflâsı demek… Hayatta her hususta tasarruf etmenin yüzlerce yolu var… Bir kişi için tasarruf olan bir başkası için isrâf da olabilir… Basmakalıp, kopyacı zihniyet ile hareket edilmemeli tasarruf ederken… Önceden araştırma yapıp karar vererek planlı işler yapılmalı… En önemlisi yönetişim (iş olarak çok yanlı yönlendirme ve yönetme; kuruluşlarda birlikte ve etkileşerek ortaklaşa yönetme) ve zaman tasarrufu… “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” (Necip Fazıl Kısakürek) bilinciyle kast edilen mânâ, insanın görevini ve mesuliyetini ortaya koymasıdır… Bu anlayış kaidesine konuşlandırılan tasarruf ile doğru tasarruf edebilmek mümkün… Bu sebeple yaptığımız şeylerin yıllar sonra hayatımız için ne anlam ifade edeceğini düşünerek karar verelim… Yeterince uyuyalım, doğru beslenelim, düzenli spor yapalım… Bir şeyi hemen yapabiliyorsak o işi ertelemeyelim… Analitik düşünelim, problemi alt başlıklara ayırarak, küçük parçalara bölerek, sınıflandırarak ve her bir parça üzerinde çalışma yaparak asıl sorunu çözmeye çalışalım… Notlar alarak/tutarak yapacaklarımızı hatırlayalım…  Başkalarına yardım edelim, fırsat buldukça onlara destek olalım,  zorlandığımız durumlarda onlardan destek alalım… Bir iş yaptığımızda, zamanının nelere yettiğini, neleri tamamlamak için vaktin kalmadığını değerlendirelim, olumsuzlukların sebeplerini bulup sonrasında aynı hataları tekrar etmemeye çalışalım… Bilgi sahibi olmadığımız durumlarda “Hayır” diyebilelim… Teknolojiyi yeterince iyi ve doğru kullanalım, teknolojiden yararlanarak zamanımızı alan birçok etkinliği böylece rutine bağlayabilelim, zaman tasarrufu yapabilelim…

Yaya gidilecek yere otomobille gidilmez… Akşamdan kavurup sabaha savurulmaz… Tasarrufu tasvir etmek ve tasavvur etmek yetmez; tasarrufu tatbik etmek gerekir… Selam, sevgi ve saygılarımla.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/06/20210630-15.pdf

Zafer NEFER, 21.10.2022 09.41, Kütahya




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *