KARAR VERİNCE

1743

Karar: hüküm, yargı, kesin, azim, ölçülü, rey, tartı… Kararlı olmak, karar verebilmek… Uygulama olmadıkça; verilen karar, âtıl ve takıntı hâline gelecek ve karar sahibine yarardan çok zarar verecektir… Karar verince, kararı harekete geçirmek ve hareketliliği sürdürebilmek, devam ettirebilmek önemli. Asıl mesele, etik/ahlâkî karar verme süreçlerine, doğru ve etkin katılabilmekte…  Her düşündüğümüzü etik filtresinden geçirmeden, derin analiz yapmadan kararlaştırmak ne ölçüde doğru ve mantıklı olabilir? Karar almadan önce büyük düşünmeliyiz… Karar vereceğimiz konuda genel bir çerçeve çizmeliyiz… Beyin ve gönül fırtınası oluşturmalıyız… Yeterince araştırmalıyız… Bilgi toplamalıyız ve gerekli değerlendirmeleri yapmalıyız… Kararımızı uygulamak için bir eylem planı hazırlamalıyız… Her türlü ihtimâli göz önünde bulundurarak hazırladığımız ikinci, üçüncü, vb. yedek planları devreye sokabilmeliyiz… Akabinde kararımızı uygulamaya başlamalıyız… Karar vermek yerine, aklımızı kiraya vermek ise, akıllara zarar… Bu, başkalarının ve dış mihrakların kararlarına tâbi olmak, mankurtlaşmak demek… Kişiliğimiz ve karakterimiz, sağlıklı, doğru ve etkin kararlar almada olmazsa olmazımız… Sodyum Bikarbonat (Kabartma Tozu) Gününde (Bicarbonatе of Soda Day -30 Aralık), en azından, bu yılın son iki gününü, doğru karar vermeyi öğrenerek geçirmekte fayda var… Karar Verme Gününde de (Makе Up Your Mind Day -31 Aralık), hiç olmazsa buna karar verebilelim! Yılın ya da yılmayın, Veremle Savaş Eğitimi Haftasında (Ocak ayının ilk haftasında), ince hastalık ile mücadelede sorumluluklarımızı yerine getirelim ve halkımızı bilinçlendirme etkinliklerine katılmaya karar verelim…

Karar vermeye ihtiyaç duyduğumuz durumlar, üst aklın kararlarına göre mi oluşmakta? Ya da tercihlerimizin kurbanı olduğumuz ahvâl mi bizi aklımızın ve gönlümüzün dışındaki odaklara mahkûm etmekte? Meselâ, alış veriş yaparken, yaşayacağımız mekânı seçerken, meslek seçerken, hayat arkadaşımızı seçerken, evlenirken vb. herhangi bir iş veya işlem yaparken karar vermek… Tercihlerimize ve kararlarımıza göre yaşıyoruz… Karar vermek, iki veya daha çok uygun olduğunu düşündüğümüz alternatifler arasında yapacağımız veya yapmak zorunda kalacağımız tercih ile olur…  Karar verince rahatlarız; sonucuna göre ya karamsar ya mutlu oluruz… Kararın sonucu bizi mutlu edebilir, lâkin kötü bir karar bizi sahte ve geçici bir mutluluğa da ulaştırabilir… Doğru bir karar, sonuçta bizi mutsuz da edebilir… Mühim olan doğru ve etik olan kararı verebilmek… En zor olanı, yönetici durumunda olanların verdikleri, verecekleri ve vermek zorunda oldukları kararlar… Günübirlik, zevâhiri kurtarma (bir işi gereğince değil, yapılıyor dedirtmek için üstünkörü bir biçimde yapmak, yapıyor görünmek) adına alınan kararlar, kısa vadeli kararlar, uzun soluklu kararlar, radikal/gerçekçi kararlar ve etik kararlar… Etik olmayan kararların tatbik edilmesini engellemek, engellerin engellenmesidir… Kararların uygulanmasına geçilmeden önce sorgulanması gerekir… Karar verilmesi sürecindeki bahanelere geçit verilmemelidir… Bahane üretmek kolay… Misâller: Gerekli ve etik olduğunu öne sürme… Sahte gereklilikler oluşturma… Yasal olduğunu öne sürme… İşin bir parçası olduğunu söyleme… Herkesin yararına olduğunu açıklama… Kişilerin yararına olduğunu ifade etme… Davranışlara göre olduğunu belirtme… Kimsenin zarar görmeyeceğini iddia etme… Herkesin yaptığına göre yapıldığını söyleme… Mârifet, karar verirken, basit olan etik dışı davranışlara mahâl vermeden, ihtiraslara kapılmadan, daha zor olanı yapmaktan çekinmeden, akılcı bir yaklaşımla ve bilimsel ilkelere göre etik olan kararı verebilmektir… Etik karar verebilmek için etik algı oluşturulmalıdır. Etik algının oluşturulabilmesi; etik karar verme süreçlerine, etik yaklaşımlara riayet edilmesi ile mümkün… Karar verirken bireysel tercihlerimiz, inançlarımız ve değerlerimiz, ictimaî yararların ve etik değerlerin önüne geçmemeli; sonuçta zarar göreceğimizi bilsek bile etik karar verebilmeliyiz…   

Karar verirken duygusallıktan uzak durmalıyız; kararımızı zihnimizle, aklıselimle almalıyız… Karar verince, duygusallıktan uzak, ancak duygularımızı örselemeden düşüncelerimizle hareket etmeliyiz… Unutmamalıyız, “Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.” (Yavuz Sultan Selim)… Zamanında alınmayan kararın, gecikmiş adaletin, kararsızlığa düşmeden alınması gereken hayatî kararın dışında acele ile verilen kararın kadir kıymeti ne olabilir ki? “Kararlılık keskin bir bıçağa benzer, keskin ve düzgün keser, kararsızlık ise kör bir bıçak gibidir, kestiği her şeyi parçalar ve yırtar.” (Jan Mc Keithen)… Donanımlı, bilgili, merhametli ve tecrübeli bir kişinin araştırarak ve danışarak vereceği karar, her zaman daha iyi bir karar olacaktır, elbette… “İnsanı sadece kararsızlık yorgun düşürür. Her türlü çaba insanı özgürleştirir, en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha yararlıdır.” (Stefan Zweig)… Kararsızlık, tutarsızlık ile eşdeğer bir durum… Önemli olan, sağlıklı bir kararı, zamanında ve tecrübe ile alabilmektir… Körü körüne karar vermek ve kör döğüşü ile kararı uygulamak, akılcı bir karar değil… Şartlara göre, verilen kararı gözden geçirip hızlı yeni bir karar verebilmek de mühim… Kuşkuların, yapmamız gereken işi ertelemenin ve kararsızlığın üstesinden gelerek kararımızı ara kararlarla sürdürülebilir kılmak ve kararımızda sebat etmek, başarılı olabilmenin tek yolu… Önce ne istediğimize karar verelim, karar verme yeteneğine sahip olalım, gerisi kolay… Ancak, karar verme süreçlerinde göz kararıyla (tahminen) ve kararsız Kasım gibi (karar vermek ve karar vermemek arasında) hüküm vermemeyi yeğlemeliyiz… Seçenekleri incelerken kıstasları göz önünde bulundurup kararımızı kararında bırakmayı (ölçüyü aşmamayı) tercih etmeliyiz… Karar kılmak zor, daha zoru, işi karara bağlamak ve yapacağımız işte bir karara varmak… Yoksa işimiz birilerinin kararına kalır ve başkalarınca karar altına alınır… Ya da ortamı koklayıp karar vermede ve karar almada karar bulmaya çalışmaktan başka bir sonuç elde edemeyiz… Netice vahim olabilir, karar verilir, mühür◼ basılır, iş işten geçer, kâtil yerine mâsum olan asılır… Karar veremeyen, güya bir bilene danışan birine cevap olarak söylenebilecek güzel bir söz: Cahit Zarifoğlu’ndan; “Üstadım” dedim, “Bayrama ne keseyim?” Dedi “Önce, gıybeti kes, kul hakkı yemeyi kes, yalan söylemeyi kes, haram yemeyi kes, adam kayırmayı kes, israfı kes, kötülükten irtibatını kes… Bunları kesmezsen, ne kesersen beyhude…”… “Üstadım” dedim: “Bayrama ne alayım?” Dedi, “Birkaç pіr-i fānіden gönül, birkaç çocuktan gülücük, birkaç fakirden de duâ al.”…

Karar verebilmek ve başarabilmek için karar süreçlerinde derin/detaylı düşünmek, her aşamayı iyi ve doğru değerlendirmek ve gerekli çalışmaları hakkıyla yapmak lâzım… “İnciler sahilde bulunmazlar. Eğer bir tane istiyorsan onun için dalmalısın.” (Çin Atasözü)… “Elbette terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var.” (Atasözü), ancak karar yoksa sonuç hep zarar… “Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır… Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır. Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır…” (Sezai Karakoç)… Karar kılalım ve kutsal buyruğa tâbi olalım: “Biz her insanın kaderini, kendi çabasına bağlı kıldık.” (İsra, 13)… Selam, sevgi ve saygılarımla.

https://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=558572

Zafer NEFER, 22.12.2022 12.37, Aydın




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *