YIKICI DEĞİL, YAPICI BİR MUHALEFET

515

 Yeniden Refah Partisi ( YRP) Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan seçim çalışmaları kapsamında 6 Mayıs Cumartesi Kütahya’daydı. Cumhuriyet caddesindeki standında coşkulu bir kalabalığa hitap eden Sayın Erbakan, 14 Mayıs seçimlerinin önemine değinerek

Cumhur ittifakına katılma gerekçeleri konusunda dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Ülkemizin kalkınmasını, gelişmesini istemeyen batılı ülkelerin destekledikleri millet ittifakına karşı cumhur ittifakını desteklemenin milli bir vecibe olduğunu ifade eden Erbakan, iktidarın yanlışlarını dile getirerek yapıcı tavsiyelerde bulundu. Başkaları gibi rencide edici değil yapıcı bir muhalefet anlayışında olduklarını gösterdi.

 Millî görüşün tek temsilcisinin Yeniden Refah Partisi olduğunu vurgulayan Genel Başkan Erbakan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’a, milletvekili seçiminde de Millî Görüşün yeniden meclise girmesi için Yeniden Refah Partisine destek çağrısında bulundu. Cumhur ittifakı saflarında yer almasıyla parti olarak tarihi bir sorumluluk üstlendiklerini dile getiren Erbakan, ” Yedili masanın iktidar olmasına destek olmak demek Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına ve Allah vermesin büyük İsrail planına hizmet etmek manasını taşıyor. Yine HDP’liler yaptıkları açıklamalarda, ‘ Yedili masa iktidara geldiğinde hapishanedeki tutsak arkadaşlarımız özgürlüğe kavuşacak diyorlar.’ Tutsak arkadaşlar dedikleri PKK’lı teröristler ile Abdullah Öcalan. İşte bu nedenle yedili masanın karşısında olmamız gerektiğini gördük ve bu tarihi sorumluluğun gereğini yerine getirdik” dedi.

YRP Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Partisinin mecliste çok önemli bir misyon üstleneceğini belirterek, ” Partimiz mecliste çok önemli fonksiyon ve misyon üstlenecek. İnşallah hayırlara motor şerre fren olacağız. Doğrunun yanında olanların yanında olup, milletin yararına olanlara destek vereceğiz yanlışlara da dur diyeceğiz. Milletimizin ilgisine mazhar olan partimiz milli ve manevi değerleriyle mecliste önemli görevler ifa edecektir. Türkiye’nin tekrar o karanlık günlerine dönmesine müsaade etmeyeceğiz. İşte bu nedenle bütün Türkiye’de söylediğimiz gibi, cumhurbaşkanımızın kazanması Türkiye’yi 28 Şubat’ın karanlıklarına götürecek olan inanç özgürlüğü alanındaki kazanımlarımızın kaybedilmesine yol açacak olan yedili masaya dur denilmesi olacaktır ve buda çok önemlidir. Ama bir o kadar önemli olan tam 21 sene sonra milletin sesi olan milli görüşün değerli oylarınızla yeniden meclise girmesi olacaktır. “

Ülkemizin siyasi ve iktisadi sorunlarını bildiklerini, çözümü için hazır olduklarını söyleyen Erbakan, büyüyen gelişen bir Türkiye’den ve halkımızın refahından yana olduklarını dile getirerek çözümüne yönelik görüşlerini gerçekçi, anlaşılır ve güven verici bir üslupla anlatıyor gerçekleşmesi için halkımızdan destek istiyor. Partisinin genel merkezinde donanımlı bir ekiple çalışan Erbakan, menfi değil müsbet bir muhalefet anlayışına sahip olduğunu, anlamsız polemiklerden uzak durduğunu, milletin ve ülkenin yararına olan icraatlara destek verdiğini, zararına olanlara ise karşı çıktığını gördük. Bu duruşuyla da özellikle gençler olmak üzere kamuoyunun takdirini kazanmış durumda. Bununda sandığa yansıyacağını düşünüyorum.  

                                                    DİL VAR BAL GETİRİR, DİL VAR BELA

 Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan’ı dinlerken atalarımızın bu sözü geldi aklıma. Öyle kırıcı, hırpalayıcı dilden uzak nazik bir üslupla hitap etmesi bu anlamlı sözün manasını bildiğini gösteriyor. ” Dil var bal getirir, dil vara bela” diyen atalarımız dilin insan ilişkilerinde, iletişim kurmada önemli olduğunu hatırlatarak dilimize mukayyet olmamızı tembihlemişler. Propaganda faaliyetlerinin yaygınlaşarak hız kazandığı bu günlerde pişman olacağımız söylem ve eylemlerden uzak durmalıyız. Zira ” Dilin cirmi küçük, cürmü büyüktür.” İşte bunun için dilimize özen göstermeliyiz kargaşaya yol açacak sözlerden kaçınmalıyız. Ağzımızdan çıkan kötü bir söz köz olup yürekleri yakmamalı yara açmamalı. Zira el yarası onulur ama “dil yarası onulmaz.” Bu bilinçle dilimizden bela değil bal damlamalı sözlerimiz bal tadında olmalı. Öfkelenip bela okumaya başlayınca gözümüz kararır, öfke geçince yüzümüz kızarır. Bu sözün önemini anlayabilsek mahcubiyet duyacağız şeyler söylemeyiz.

  Daha çok seçmene ulaşmanın, ikna etmenin çabasında olan partiler görsel ve sesli araçlarla meydanlarda olduğu bu ortamı fırsat bilen fitne boş durmaz ortalığı karıştırmaya, bizi birbirimize düşürmeye çalışır. Bu memleketin bir evladı olarak yapılan iyi hizmetleri takdir eden, yapılmayanları tenkit eden, kadir kıymet bilen hak ehli olarak bu tuzağa düşmemeliyiz. Peki bu vetirede bunu nasıl tespit edeceğiz.? Aynı soruyu İmam-ı Şafii’ye sormuşlar; Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız? Demişki: ” Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.” Düşman derken ülkemize göz diken dış odakları kastediyorum. Bölücü olmayan, milli ve manevi değerlerimize husumet beslemeyen ülkemin her bir vatandaşı benim hısımımdır canımdır. Hasmım ise askerimize, polisimize ve tüm güvenlik güçlerimize kurşun atan ve onlara destek verenlerdir. ” Böl parçala yut” hain taktiğini uygulayarak bizi bölmeye çalışanlara fırsat vermemek için uyanık olmalıyız, ayrıştırıcı değil, birleştirici olmaya gayret etmeliyiz. 14 Mayıs seçimlerini huzur içinde geçirmemiz dileğiyle sağlıcakla kalın bizimle kalın değerli GAZETE KIRKÜÇ okurları.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *