AMAN DİKKAT !

240

Ülke olarak yazın en sıcak günlerinin etkisi altındayız. Neredeyse nefes alınmıyor. Bundan iki hafta önce “Kavruluyoruz!” başlığıyla  Eyyam-ı Bahûr günlerini yine bu köşeden sizlerle  paylaşmıştık.

Temmuz’un sonu ile Ağustos’un ilk yarısına denk gelen aşırı sıcak günlere Eyyam-ı Bahûr dendiğini son günlerde ki sıcakları da gördükten sonra artık yeni kuşaktan da bilmeyen kalmadı.

Televizyonların ana haberlerinde, gazetelerin manşetlerinde kiminin Çöl, kiminin Afrika sıcakları diye ifade ettiği Eyyam-ı Bahûr günleridevam ediyor

☆☆

 Uzmanlar; dünyanın en sıcak günlerini yaşadığını söylüyor. Televizyonların haber programlarına konuk olan bilim adamları, meteoroloji uzmanları günün 10:0017:00 saatleri arasına dikkat çekerek çocukların, yaşlıların ve kronik rahatsızlığı olanların mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmamasını, bol sıvı özellikle de su tüketilmesi konusunda uyarıyor.

☆☆

Bu arada orman yangınları tehdit olmaya devam ediyor. Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş, Kayseri, Balıkesir, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne derken  Bulgaristan sınırına dayandı, hatta sınırın ötesine sıçradı. Ormanlara ve ormanlık alanlara giriş yasağı hala sürüyor. Yakalanırsanız hiç bir mazeret geçerli değil. Okkalı ceza makbuzu elinizde.

Geçenlerde Muğla’da orman yangını sanığı olarak tutuklanan kişinin verdiği ifadesinde Muğla’ nın üzerindeki  büyüyü bozmak için yangın çıkarttığını söylemiş. Ne denir ?

☆☆

Mevsim değişikliği, aşırı sıcaklar derken kuraklık tehlikesi de kapıda. Su kaynakları alarm veriyor. Millet olarak su kullanmada ki müsrifliğimize diyecek yok. Özellikle vahşi sulamadan âcilen vazgeçilmeli. İstanbul başta olmak üzere bir çok şehre su sağlayan barajlar ve diğer kaynaklar ürkütücü seviyelerde. Bunun yanında tatil beldelerindeki  nüfusun turizm mevsimi itibariyle kat be kat artmasıyla alt yapının ve sınırlı suyun mevcudu kaldırmadığını, herkes gibi, televizyonlardan görüp dinliyor, gazetelerden okuyoruz.

☆☆

Bu arada yurdun dört bir yanından yürekleri yakan boğulma haberleri geliyor. Serinlemek için göletlere, sulama kanallarına, derelere giren bir çok insanımız genellikle de genç ve çocuklar kimi bencileyin yüzme bilmediğinden, kimi akıntıya, kimi bilhassa gölet, doğal kanal ve göllerde ki dip batak yapıya kapılarak/batarak hayattan kopuyor. Ailelerin bu konuda çok ama çok dikkatli olmaları gerekiyor. Aman kimsenin canı yanmasın.

Çarşı pazardaki Eyyam-ı Bahûr konusunu Yusuf Koç ağabeye havale ederek sözü bitiriyorum.

Yüzünüzden tebessüm, yüreğinizden sevgi eksik olmasın.

 Sağlık ve esenlikler dilerim.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *