İPİN KOPTUĞU YER…

1272

İp, eski Türkçede ‘yıpmak’ fiilinden türetilmişİp (yıp), dolay, sarmaş, bağ anlamında… İp, Türk lehçelerinde farklı şekillerde kullanılmış ve günümüzde çeşitli iplik türlerini ifade etmek için kullanılmaya başlanmış… İp (iplik), doğal, yapay veya sentetik liflerin belirli bir düzen içinde bir araya getirilmesiyle yapılan, hammaddesine, inceliğine, uzunluğuna, ağırlığına göre sınıflandırılan lif toplulukları… İpliklenmek, tel tel olmak, lif lif olmak… İplikhane, ham bitki liflerinin iplik yapıldığı yer… İp; üç boyutlu bir nesne, eni, boyu ve mikron inceliğinde (derinliği) olan bir malzeme… İp; çizginin üç boyutlu versiyonu; iplik, asarak öldürme cezası… İp ve benzeri; kumaş işleme, bağlama veya sıkıca bağlama amacıyla kullanılan ince bir malzeme… İp, çağdaş sanat malzemesi… İp; bilgi veya beceri, birinin bir konuda tavsiye veya bilgi istemesi… İp; elektriksel bağlantıda elektriksel cihazları birbirine bağlamak için kullanılan ince metal tel… İp; izlenim veya ipucu, birinin bir durum hakkında bir fikri olması veya bir şeyi çözmek için belirli bir fikir vermesi… Bir hamalın tek sermayesi, bir ipBir ipin hesabını veremeyen hamal, bir hikâyenin kahramanı… Kaderin kırmızı ipliği, Çin mitolojisine dayanan, birbirinin kaderi olan iki insanın görünmez kırmızı bir iplikle ayak bileklerinden birbirlerine bağlanmasının hikâyesi…  Görünmez İp (The Invisible String),            Patrice Karst’ın yazdığı bir hikâye kitabı… İp Cambazı İmparator, Su Tong’un yazdığı bir kurgu roman… İp; bilgisayar ağlarında IP (internet protocol), bir cihazın internete bağlanmak için kullandığı benzersiz numara…

İnternette her bilgisayarın bir IP adresi (Internet Protocol address -Internet Protokol adresi) var… IP adresi, noktalarla ayrılan dört rakamdan ibaret… İnternete bağlanıldığında, bilgisayara bir değişen (dinamic) ya da sabit (static) IP adresi atanmakta… Bu sayede, internete bağlı bir bilgisayarın (bir web sitesinin) IP adresi  (IP rakamları ya da buna karşılık gelen alan adı -Domain Name Server- DNS)  web tarayıcısına yazılarak istenilen bilgiye ulaşılabilmekte… IP çakışması sadece birden fazla bilgisayarın tek bir ağa bağlanması ile ortaya çıkan, aynı IP adresine sahip iki cihazın aynı ağda olması durumu… IP çakışmasının çözümü basit… Aktif olan bağlantının devre dışı bırakılıp tekrar ağ bağlantısını etkinleştirmek… İpini koparanlara ya da ipsiz olanlara, bu çözüm ilham vermeli… İpin ucunu ve sonunu görebilmektir mühim olan… İttihatçıların önemli simâsı ve 2. Abdülhamid’i en şiddetli eleştiren Rıza Tevfik Bölükbaşı, yıllar sonra yaptıklarına pişman olmuş ve doğru ipe anlamlı sözlerini dizmiş: “Şeytan ne dediyse, biz ‘beli’ dedik; çalıştık fitnenin intibahına. Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz; bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz. Sade deli değil, edepsizmişiz. Tükürdük atalar kıblegâhına.”…  Darısı, tutundukları ipleri çürük olanlara…

Asıl mesele, ipin ucunu kaçırmamak… Yoksa ip inceldiği yerden kopar… İpi göğüsleyebilmek için ipin sırrını bilmek lâzım… İpin çözümü böyle bir şey… İpin ipinden tutmasını becerebilenlerle birlikte hareket edebilmek önemli… İpliği pazara çıkmak, bir kişinin ya da bir durumun gerçek yüzünün ortaya çıkması, saklı olanın açığa çıkması… Bu, ipin koptuğu yer… İyi veya kötü olan işin patladığı yer… İp ve siz bir araya gelince ipsiz olunmuyor… İpi tutan, siz biz hepimiziz aslında… Önemli olan, ipsiz kuyuya inmemek, düşünmeden, tedbirsizce risk almamak veya tehlikeli bir duruma düşünmeden atlamamak… İpsiz kuyuya inmenin mâzereti olamaz… İpsiz davranmanın (belirsiz, düzensiz veya dayanaksız bir şekilde davranmanın veya hareket etmenin) bedeli; kendi ipimizi kendimizin kesmesine sebep… En kötüsü, ipi boğazımıza dolamak ve ucunu çeksinler diye sömürenlerin eline vermek…

Hayatın cilvelerinin bizde bıraktığı tortuyu, ip cambazı olsak da arıtabilmek gayrimümkün… İp cambazı, ip iskelesine takılı ip merdivende ne kadar emniyette olabilir, şayet ip çürükse? İpi kırık birinin elindeki ip torbasında kendi sonunu hazırlayan yağlı bir ip oldukça, çamaşır ipinin yararı, çamaşır kuruyana kadardır… İp, ipucu olmalı ki, İngiliz ipiyle, alicengiz oyunlarıyla baş edebilelim… Bir o yana bir bu yana ip olmadan sallanan biri; ip atlasa, ipe un serse, ancak kendi ipini kendi çekebilir… Problem çözmede neden mi yetersiz kalınır? Okuryazar olup da okumayanın, dinlemeyenin, bilgiyi kazanım hâline dönüştüremeyenin ipin ucunu kaçırması yüzünden… İpini kaptırandır, aklını kiraya verendir, düşünme zahmetine katlanmayandır böyle birisi… Gereğinden fazla tıkınıp diş ipiyle dişlerini temizleyenin, başkalarını düşünmeden midesini dolduranın, yapabileceği tek şey; ipe un sermek olur… Aslında, her birimizin günleri, dertlerimizi ipe dizmekle geçiyor… İpe sapa gelmemenin başka nasıl bir açıklaması olabilir ki… Unutmamamız gereken, sabırlı olmak… İp inceldiği yerden kopar, lâkin koptuğu yerden de bağlanır… Mesele, ipimize sahip çıkabilmek meselesi… İpten kazıktan kurtulmanın ilacı, ipleri başkalarının eline vermemektir… İp, birinin eline geçtikten sonra, ne yapsak beyhude… İpten kuşak kuşanarak, konuya Fransız kalmanın âlemi yok… İşimiz ipi çözmek, düğümü kör düğüm hâline getirmemek olmalı… Tarihimizde, ipe gönderilen ve asıldığı ipin parasının ailesinden alındığı bir başbakan varken, ne desek ne demesek? Bu, sözlerin çürük ipe dizilmesi ve görünmez bir ip torbasına konulması gibi bir gârabet… Vatanımızda gözü olan ipe gelesicelerin ipini çekebilmek, basiret ve izan sahibi olmaya bağlı…

Bir işe başlamadan önce, her birimiz kendi çapında, Türkiye çapında ve dünya çapında büyük düşünmeliyiz; analiz ederek, araştırarak, teyit edilen bilgiyi ve referansı dikkate alarak, çaptan ve gönüllerden düşmeden gereğince yapmalıyız… Çalışma gücümüzü yitirmeden, verimimiz tükenmeden çapımızı ve çevremizi korumalıyız; çabalarımızı sürdürmeliyiz… Ateş olsak, cirmimiz (cüssemiz, hacmimiz, gövdemiz, ebadımız, çapımız) kadar yer yakarız, sahibi olduğumuz mal-mülk-servet-makam kudreti kadar değil! Cürmümüz (suçumuz, kabahatimiz, kusurumuz, hatamız, yanlışımız) ne olursa olsun, insan olabiliyorsak, yeni ve temiz başlangıçlar yapabiliriz… Yoksa birilerine gönderme yapmak adına teröristler ile aynı ipe tutunarak, tepeden bakış tarzıyla, sadece kendi ipimizi keseriz… Özellikle sosyal medya platformlarında bilgiçlik taslayıp akıl hocalığı yapanlara (dilli düdüklere), ipini koparanlara, ipsiz olanlara, ipini başkalarına verenlere hâdlerini nasıl mı bildirelim? Yanlış ve hatalı gördüğümüz yanlışa takılmadan, doğrusunu yaparak… Hak buyruğu belli: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmrân Suresi, 103)…

                Siyasî arenalarda veya şurada burada politika yapanların birbirlerinin iplerini kesmeleri, mârifet değil… Mârifet, büyük düşünerek daha iyisini ve güzelini yapmak çabası olmalı… İpin inceldiği ve koptuğu, güvenin yalama yaptığı hengâmede, bağrımıza bastıklarımızı yere serilecek yazgı yaparak ya da duvara asarak, işin içinden sıyrılmak ve sonrasında alın yazımız diye avunmak… Geçmişin en mâsum empati körlüğü ve bir ileri bir geri mobbing uygulaması, bu olsa gerek…  Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *