GÜLCE…

1307

Gül ve gülücük… Gül verin, gülüverin; gülü hak eden anneye-babaya-öğretmene, eşe-dosta, darda kalana, yolda kalana, gönlü buruk olana ve pîr-i fâniye… “Sevdiklerinize gül verin; gülünüz yoksa gülüverin.” (Hz. Mevlana)… Gül, gönülden verilince, yüzler güler… “Tebessüm/gülümsemek, kana en hızlı karışan ilaçtır.” (Charlie Chaplin)… Gül, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in sembolü… Gül (Farsça gul); sarmaşık ve baston gibi çeşitleri bulunan beyaz, kırmızı, pembe veya sarı renkte çiçekleri olan küçük ve dikenli bir bitki… Gül, divan edebiyatında sevgilinin simgesi… Gül, tasavvufta vahdet inancının sembolü…  Gül… Beraberindeki her bir sözcüğe derin anlam ve içtenlik katan sözcük… Ayşegül… Fatmagül… Roma döneminde ‘gül’, aşk ve neşe çiçeği sayılmış, ziyafet sofralarını süslemiş… Gül, cennet çiçeği… İbrahim Peygamber ateşe atıldığında, ateş,  gül bahçesine dönüşmüş… Mevlitlerde, gül suyu dağıtılmasının sebebi: Rivayete göre, Miraç Gecesinde, Allah Resul’ünün terleri yeryüzüne düşmüş ve düştüğü yerlerde güller bitmiş… Her insanın zihninde farklı çağrışımlar yapan gül, kadim medeniyetimizde çok önemli bir motif olmuş… Bu nedenle, yeni doğan bebeklere güllü isimler takılmış… Gül, güzelliğin ve saflığın sembolü olmuş… Genç kızlar mendillerine, kanaviçelerine hep gülü nakşetmiş… Genç kızlar ve erkekler, sevgiliye güllü maniler söylemişler… Gül; atasözlerimizde,  deyimlerimizde her daim söylenen söz olmuş… Gül, her dönem şiirimizde önemli bir figür olmuş… Gül, hep seher vaktinde sabâ yeliyle açılmış… Gül, bülbüle, bülbül de güle âşık olmuş… Mutasavvıflara göre, gül, gönülde meydana gelen bilginin neticesi ve meyvesi… Yunus’un dilinde, gül, cennette de açacak ve ‘Allah’ diye kokacak çiçek… Gül, yeni dönem şiir anlayışında da, hep var olmuş… Sezai KARAKOÇ gülle ilgili şiirlerini ‘Gül Muştusu’ adlı kitabında toplamış…

Tüm çiçekler içinde bence gül en güzelidir.” (W. Shakespeare)… Gülün güzelliğini, kokusunu ve anlamını dillendiren sözler… “Bir gülün kokusu, bin kelimeye bedeldir.” (Hz. Mevlana)… “Güller, en sessiz şiirlerdir.” (Thomas Moore)… Gül, dikeniyle güzel ve anlamlı… Bilmeyen, görmeyen; gülün güzelliğini göremez, gider dikenine takılır… Gül; bülbül olmadan, güzel olsa, güzel koksa ne çıkar? Gülün kıymeti olmaz, âşık ve mâşûk olmasa… Gülü seven, elbette dikenine katlanır… Dostluk gül olmaktır, yaprağı ile dikeni ile… Gül ve Gülce… Gülce, gül tarzı… Gülce; gül gibi ya da güle benzeyen… Gülce; gülün kalbi ile susmanın, kalbe konuşmanın dili… Gülce; kalpten içtenlikle konuşmanın üslubu… Gülce, kültürümüzde yaygın olarak kullanılan ve güzel anlamlar taşıyan bir kız ismi… Gülce, toplumumuzda estetik ve doğayla ilişkili anlamları olan bir ad… Gül, hem çiçek anlamında hem güzellik, aşk ve zarafet anlamında… ‘Ce’ eki, küçültme ve sevimlilik ve sevgi anlamı katıp ismi daha da çekici hâle getirmekte… ‘Gülce’ ismi, 21. yüzyılın başlarından itibaren ülkemizde popülerlik kazanmış… Ebeveynlerin, çocuklarına ‘Gülce’ ismini vermeyi tercih etmeleri, hem geleneksel hem modern bir hava taşıdığı için… Torunum Gülce doğmadan iki hafta kadar önce, güzel torunuma yazdığım ‘gülce’ adlı şiirim… “Gülce… Gülün efendisine bende… Hanım efendisin gönlümde. Her daim gülesin ömrünce… Sevesin sevilesin Gülce. İlk tek sözün olsun besmele… Ceddini temsil et gül ile. Hep mutlu ol bülbülün ile… Bilinesin edebin ile. Bir olsun özün sözün Gülce. Güven ver gülünce Gülce. Bülbülün Hak adına sevince… Huzur bulsun seni görünce. Hayat iki hece bilmece… Gayret edesin gündüz gece. Sıra sana gelince Gülce… Ayağa kalk ve koş, düşünce.”… Gül, dikeniyle acıtır; kokusuyla gülümsetir… Gül dikene mi, diken güle mi katlanır? Bilen bilir, dikensiz gül olmaz; dikensiz gül koklanmaz… Her diken de gül vermez… Gülün dostu dikendir; gül solup gitse de diken dimdik durmaya devam eder… Mesele, ‘gül ve bülbül’ olabilmek meselesi… Yeter ki, gül olabilelim; utanacak olan ise, gül uğruna ötmeyen bülbül olsun… Gülü ve kalbimizi; gönlümüzün gülüne, kıymet bilen sevenimize verelim… Gülü taş niyetine, ne dosta ne düşmana atalım… Dosta atılan gül de olsa acıtır… Gülü sevgimizle sarıp sarmalayıp dosta ve düşmana hem gülüverelim hem gül verelim…

Derdimiz, bir bardak suda fırtına koparmak… Kaldı ki, evrende dünyamız da bir bardak misâli… Küçüldükçe büyüyen düşünceler, büyüdükçe küçülen düşünceler… Biz, hangi tarafın taraftarıyız? Bu, öylesine bir durum ki, taraf olmayınca bertaraf olunur… Düşünce çilesinden kaçmak çözüm değil… Dert ile dertlenmek, dertten kurtulmanın ilk adımı… Şifa, bir damla suda… Bir çiğ damlası, çisem, damlaya damlaya göl olur, nehir olur… Suyu gören, gül olur… Gülü gören, gülünce, gülce olur… Hayat bu, sonuçta, bir gün her bir şey toprak olur… Sözden nasibi olan, harekete geçen, gönüllerde tuğra olur… Burak olur, semalara çıkar, şimşek olup göklerde çakar, yıldırım olup toprağa düşer, gül güle, bülbül gülüne, gemi kaptanına kavuşur… Su akar, nehir olur. Su, toprakla buluşunca, diken bile gül olur… Yeter ki, akan suya oturup bakmayalım, kabımızı suyla dolduralım… Taşıma suyla değirmen dönmese de, önce biz hele bir dönelim ay gibi neşeyle gülün çevresinde… Dönelim ki, her bir işin çarkı da dönsün… Dönmeden muradımız, fırıldak olup dönmek değil elbette… Semazen gibi dönelim, dünyanın döndüğü gibi dönelim, her bir zerrenin döndüğü gibi dönelim… Ham kalmayalım, pişelim ve yanalım… Nehir gibi akalım… Gül gibi kokalım… Mâziden âtiye, dünden bugüne, bugünden yarına; ay yıldıza, bozkurta hep birlikte selam duralım… 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününü bu şuurla idrak edelim

Gülce’ye yakışan, içi kan ağlasa da gülüvermek… Sabırla, azimle, zarafetle hareket etmek ve çalışmak… “Olgun insanın mihenk taşı akıl danışmak, güler yüz, nefse hâkimiyet acıya katlanmaktır.” (Lokman Hekim)…  Gülce olabilmek; taşı taş üstüne koyabilmeye ve taş yerine ağaç dikebilmeye bağlı… Gülce kız; taşı, maksadının hilafına yontmaz, yol üstüne engel olsun diye taşı yolun ortasına koymaz… Taşı, birilerine atmak için ise, asla kullanmaz… Taşı gediğine koyar… Taşa değil, başa bakar; taşı değil, ağacı diker… Taşı bağrına basar, gülü bağına diker… Gülce; “Güzel bir gülüş, karanlık bir eve giren güneş ışığına benzer.” (Tolstoy) gerçeğini yaşayandır… Gülce, acıları umuda ve mutluluğa çevirendir… Gülce; gülün yürüyen formatıdır… Gülce; gülün ve gülümsemenin insana dönüşmüş görünümüdür… Gülce, masumiyetin ve saflığın canlı misâlidir…

Gülün rengi neyi mi anlatır? Kırmızı gül, aşkı ve romantizmi… Pembe gül; minnettarlığı, zarafeti, hayranlığı ve neşeyi… Turuncu gül, coşkuyu ve tutkuyu… Sarı gül, dostluğu… Beyaz gül, masumiyeti ve saflığı… Siyah gül; ölümü-değişimi-umudu-cesareti, yenliği… Gülce; gülün bütün renklerini ve sevgiyi… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *