TABİKİ BÜYÜYECEĞİZ  BÜYÜK KÜTAHYA OLACAĞIZ

313

  Sayın Müdürümüz, 9 Ekim günlü yazısının başlığında ” KÜTAHYA BÜYÜMELİ Mİ” diye sormuş. Yazının devamını okumayan biri ” Bu ne biçim yazı” diyerek “Elcevap tabiki büyümeli elini- ayağını tutan, önünü kesen, büyümesini istemeyen, engelleyen birilerimi var? Var ise onları kamuoyuna ifşa etmelisiniz ki bizde bilelim. Çünkü bu konuda değişik söylentiler var. Yapacaktık ama diyenler, “Oynamasını bilmeyen gelin yerim dar” diyerek bahaneler uyduranlar, yapılanları görmeyenler, deve kuşu misali ‘ Yüke gelince kuşum, uçmaya gelince deveyim’ diyerek kıvırınlar olabilir. Birde ” Düğüne gider zurna beğenmez, hamama gider kurna beğenmez” tiper var. Hal böyle olunca hep söylenip dururuz. Zaten söylenip durmak bizim terk edemediğimiz kötü bir alışkanlığımız. Eğer laf ettiğimiz kadar iş yapsaydık yapana destek olsaydık bugün daha iyi bir yerde olurduk. 

 Bu şehirde mukim olan her insan Kütahya’nın iktisadi, içtimai ve fiziki yapısının gelişmesini, gelişmiş yerlere yetişmesini yani kalkınmasını, büyümesini ister diye umuyorum. Umuyorumun demenin nedeni umutsuzluk değil, hala devletten yatırım bekliyor olmamız.Tabii hükümetin yapacağı işlerde var özel sektöründe. Devlet yatırımcıyı teşvik edecek düzenlemeler yapar, özel sektörde değerlendirerek yatırım yapar. Herkes bir şekilde hayatını idame ettirmek ister. Bu yalnız bize ve bugüne ait bir istek değil. İnsanlığın yaratılışı ile başlayan bu beklenti kıyamete kadar devam edecek. Çünkü yaşamak zorunda olan insan yaşamını sürdürecek temel ihtiyaçlara cevaplar bulmak, rızıklarını temin etmek için çalışmak zorundadır. Eğer böyle düşünmeyen bunun için bir gayreti olmayan biri var ise onun ” aklından zoru var” demektir. 

  Ben, 50 yılı aşkın bu şehirdeyim. Bitmeyen isteklerimizin başında kalkınma, büyüme ve tabiki işsizlik geliyor. Bunlar  yadırganacak istekler değil elbette. Asıl sorun bunların gerçekleşmesi için iş yeri kurmak isteyenlere müspet bir teklif sunmadan, duyduklarını araştırmadan, doğruluğunu teyit ettirmeden tenkit edenler, güven duygusunu zedeleyenler, maddi ve manevi destek vermeyenler, vermek için gayret etmeyenler. Kendimizi sorgulama yerine hep bir ” Günah keçisi” aradık. Gün geldi iktidarları suçladık, gün oldu bu şehre büyük yatırımlar yapmış iş insanlarını suçladık. Ee nasıl olsa” sırtımızda yumurta küfesi yok” salla gitsin. Hem ” Bekara karı boşamak da” kolay.  

 Büyümemizi isteyenler olduğu gibi mevcut durumun korunmasını isteyenlerde yok değil.  Büyük şehirlere gidip gelenler, oralardaki hengâmeyi görenler şehrimizin rahatlığından memnun olanlar olduğu gibi, gayri memnunlar da az değil. Onlarda hep komşu illere özendikleri için genellikle eleştirileri bu yönde oluyor. Bunları yaparken imrendikleri şehirlerin kalkınmasını, büyümesini sağlayan asıl dinamikleri görmediler yada görmezden geldiler. Bunları söylerken ben memleketimizin yeterince kalkınmadığını söylemek istemiyorum. Böyle düşünmek bile yanlıştır çünkü ekonomik ve sosyal olarak bizden daha geri şehirleride düşünmeliyiz.

 Gerçekten gelişerek büyümeyi, refah toplumu olmayı istiyorsak bunun için bir davamız olmalı. Zira davası olmayanın gayretide olmaz fedakârlığıda. Belirlediğimiz hedefe ulaşmak, ferah bir ortamda refah içinde yaşamak istiyorsak az olsun benim olsun anlayışını bırakarak, çok olsun bizim olsun anlayışıyla müşterek iş yaparak büyümeliyiz. Böyle yaparsak hem çok kişiye iş aş veririz hemde büyümeyi sağlar arzu ettiğimiz yere ulaşırız. Bu mevzuyla alakalı bir hadisi Şerifte ” Hayrun nas men yenfeun nas” yani insanların hayırlısı insanlara faydası dokunandır”  buyuruyor.  Bu Hadisi Şerif bize bütün işlerimizde bireysel değil, toplumsal menfaati ön plana almamızı öğütlüyor. Eğer evlatlarımız gurbette değil yanımızda olsunlar istiyorsak bunları yapmalıyız, yapanlara destek olmalıyılıyız. Lakin böyle düşünmeyen, başka şehirlerde yaşamak isteyen gençlerde var.

 Hülasa, müdürümüz son yıllarda sürekli göç veren bir Kütahya’dan bahisle, ” Son nüfus rakamlarlarına bakıldığında çok küçükte olsa bir nüfus kaybını görüyoruz. Ancak bundan

sonra ne olacak diye baktığımızda çevre illerdeki yatırım alanlarında ki doluluk, Kütahya’nın daha uygun bir potansiyele sahip olması, Zafer OSB, Simav Sera OSB gibi yatırımları da dikkate aldığımızda şehrin nüfusunun ilerleyen yıllarda artacağını gösteriyor. Gelişiyoruz, büyüyoruz, çoğalıyoruz yada çoğalacağız; Bunların hepsi çok güzel. Ancak biz büyümeli miyiz? Yada biz buna hazır mıyız”?  Konuya ilişkin daha geniş bilgi almak istiyorsanız müdürümüzün mezkur yazısını okumalısınız derim.

 Bence hazır değiliz ama geç kalmış da değiliz. Zafer OSB Altıntaş ilçemiz için gerçekten büyük şans.15-20 bin kişinin çalışacağı  söyleniyor. Siz bunu en az iki ile çarparsanız 30-40 bin kişi olacak. Ev sorunu yaşanmasın diye çalışanların aileleri ile birlikte barınacağı konutlar için hemen harekete geçmeliyiz. 5186 nüfuslu Altıntaş ilçemiz orada çalışacak insanların yarısının konut sorununu hallerderse işte o zaman Altıntaş’ın altı taş olduğu gibi üstüde altın değerinde olacak ekonomik zaferini de kazanmış olacak. Hele birde emek yoğun sektörler gelince insanların konut ihtiyacı daha çok olacak. Tabi bu konuda il yönetimine ve Altıntaş Belediyesine büyük iş döşüyor. TOKİ ve şehrimizdeki önemli inşaat firmalarıyla hemen diyaloğa geçilir ise bu işi başaracklarına inanıyorum. Eğer başaramazsak yazık olacak bu şehre. Geliniz üzerimizdeki bu ataleti atarak asaletimizi herkese gösterelim. Bu temenniyle sağlıcakla kalın, gelin buradan konuya ilişkin fikirlerinizi paylaşın ve hep bizimle kalın değerli GAZETE KIRKÜÇ okurları.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *