Kazı kazan, emek sarf etmeden şansa dayalı para kazanmanın adı… Kazı kazan, milli piyango tarafından düzenlenen şans oyunu (kazı kazan kartı)… Kazı kazan kartı (kazı kazan bileti, kazı kazan oyunu, anlık oyun, anlık piyango, lot scrotları, scritchies), yarışmalar için tasarlanmış kart… PIN (personal identification number –kişisel kimlik numarası)’leri gizlemek için genellikle ince kart veya plastikten yapılan, bir veya daha fazla alan, opak bir kaplamanın kazınmasıyla ortaya çıkabilecek gizli bilgileri içeren kart… Kazı kazan yaklaşımıyla, emek ve alın terinin, bir anlık şansa endekslenmesi ne kadar doğru? Bu mânâda, her şans oyunu, eğlence olmasının ötesinde, çalışmanın ve emek sarf etmenin önünde büyük bir engel… Kutsal olan tek şey, emek… Gayret etmeden yapılan, ‘armut piş, ağzıma düş’ türünden dua, gerçekten dua olabilir mi? Emeği yok eden her bir şey, toplumu sömürme illeti…
Kazı kazan, şans oyunlarının en popüler olanlarından biri… Kazı kazanın, kısa sürede sonuç veren olması ve oynayanlara hemen ödül kazanma imkânı sunması, cazip olmasına neden… Kazı kazanın, basit olması ve anında sonuç vermesi, yaygın olmasına sebep… Kazı kazan, 1970’li yıllarda ABD’de ortaya çıkmış… İlk olarak Massachusetts Eyaleti Piyangosu tarafından 1974 yılında tanıtılmış… Kazı kazan, hızlı bir şekilde Amerika’da popüler hâle gelmiş ve ardından dünya geneline yayılmış… Ülkemizde, kazı kazan 1990’lı yıllarda Milli Piyango İdaresi tarafından kullanılmaya başlanmış… Kazı kazan, kâğıt/plastik kartlar üzerinde yer alan kapalı bölümlerin bir madeni para veya benzeri bir araçla kazınması suretiyle oynanmakta… Kazı kazan oynayan, kartın altındaki sembolleri, rakamları ya da resimleri açığa çıkarır ve belirli bir kombinasyonu yakaladığında ödül kazanır… Çeşitli kazı kazan oyunları bulunmakta… Ödül miktarı, kazanma ihtimali ve oynanış şekli bakımından farklılık göstermekte… Kazanmak için belirli bir sayıyı tutturmak veya aynı sembolü yakalamak yeterli olmakta… Kazı kazanın, eğlence olarak kalması masum görünse de, sonuçta havadan para kapmak, emek sarf etmeden kazanmak olması bakımından, kazı, kazan olmamalı; kazıma, kazanma ve çalış, kazan olmalı… Kazı kazan, eğlenceli ve heyecan verici olsa da, işin içine para girince, kumar bağımlılığı riski taşıyan bireyler için son derece tehlikeli…
Kazı kazan vb. oyunlar, emeği yok etmektir… Günümüz toplumlarında şans oyunları, bireylerin kısa yoldan zengin olma arzusunu besleyen araçlar hâline gelmiş, maalesef… Basit bir kazıma işlemiyle büyük ödüller vaadi sunan bu oyunlar, çoğu zaman masum bir eğlence olarak görülse de, aslında toplumsal ve bireysel düzeyde ciddî sorunlara yol açmakta… Emek, insanın kendini gerçekleştirmesi ve topluma katkıda bulunması için harcadığı fiziksel ve zihinsel çabanın bütünü… Emek, sadece maddî kazanç sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bireyin özsaygısını güçlendirir, ona bir amaç ve anlam kazandırır… Böylesine önemli olan emeğin basit bir kazıma işlemiyle iç edilmesi kabullenilemez… Havadan para kazanmak amaçlı, kumara dönüşen her şans oyunu, emeğin katledilmesi demektir… Kumara dönüşen her eylem ve eğlence, emeği değersizleştirir… Kumara dönüşen, kazı Kazan vb. şans oyunları, bireylerin emek harcamadan kısa sürede büyük kazanç elde edebileceği yanılsaması algısını oluşturan bir çıkmaza sokar her bir bireyi ve toplumu… Bu bağlamda, kumara dönüşen oyunlar, çalışma ve çaba yerine tesadüfî bir şansın peşinden gitmeyi teşvik eder… Bireyler emek harcamanın ve disiplinli bir şekilde çalışmanın değerini göz ardı eder hâle gelir… Bu durum, özellikle genç nesiller üzerinde olumsuz etki yapar… Kumara dönüşen şans oyunlarının yaygınlaşması, toplumsal düzeyde de önemli sorunlara yol açar… Emeğin değersizleştirilmesi, bireylerin üretkenliğini olumsuz etkiler, ekonomik eşitsizlikleri derinleştirir… Düşük gelirli bireyler, kısa yoldan zengin olma umuduyla bu tür oyunlara yönelirler… Kazanma ihtimali son derece düşük olan kazı kazan vb. oyunlar, çoğu zaman bireyleri daha da borçlu yapar ve umutsuzluğa maruz bırakır… Emek sarf etmeden, üretmeden kazanmak; toplumluların çökmesini hızlandırır…
Emeğin değerini yeniden topluma kazandırmak için, bireylerin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi önemli… Eğitim kurumları ve medya, şans oyunlarının zararlarını ve emeğin önemini vurgulayan kampanyalar düzenlemeli… Devletler bu tür oyunların reklam ve erişim alanlarını kısıtlamalı, bireyleri koruyacak yasal düzenlemeler yapmalı… Her şeyden önemlisi, her eğitim kurumunun her kademesinde, kadim medeniyet değerlerimizi esas alan davranış eğitimi yapılmalı… Bireylerin ve toplumun üretkenliğini baltalayan, ekonomik ve sosyal dengesizlikleri derinleştiren, kumara dönüşen kazı kazan vb. tehlikelerin çocuklarımızı etkilemesine izin verilmemeli… Toplumsal bilinçlenme ve öz değerlerimizin dikkate alındığı eğitim olmadan, sorun kartopu gibi büyümeye devam eder… Emeğin hak ettiği değeri yeniden kazanması mühim… Geçmişi kazımak, anı kazımak ve geleceği kazımak… Bu, şans oyunu ile bir anda birine ya da birilerine birilerinin emeğinin, mevcut birikiminin bir kısmının veya tamamının aktarılması demek… Kazı kazan, işte böyle bir şey… Kazanmak, aş ile aş kazanı ile olur… Emek sarf etmeden kazanmak, asalak yaşamak demek… Ruh sağlımızı bozan asalaklar; dedikodu yaparlar, fitne çıkarırlar, yalan dolan konuşurlar, nefislerinin arzularına gem vuramazlar, çıkarları peşinde koşarlar… “Ciğeri beş para etmez, asalak insanlar…” (George Orwell)… Üretmeden tüketenler… Üretmeyi laf üretmenin ötesine taşıyamayanlar… “Bir kez hazır yemeye, başkasının emeğine yaslanıp asalak geçinmeye alışılmaya görsün, işte böyle saati gelince herkes hünerini göstermeye başlar…” (Fyodor Dostoyevski, Suç ve Ceza)… Asalaklara hayat hakkı tanımak akıl kârı değil… Bunun vebali sessiz kalmayı tercih edenlerin omuzlarında… Mesele, ‘ya hayır söylemek ya da susmak’ olarak geçiştirilemez… Mesele, haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytan olmakla eş değer durum olduğudur… Asalaklık, böyle bir şey… Asalaklık illetinin ilacı; alın terine, el emeğine, göz nuruna konuşlandırılan fikir, zikir ve şükür… Öncelik, bir damla fikir… Elbette, bir damla fikir olmadan, ne zikir ne şükür ne hareket ne bereket ne huzur olur… “Çılgınlık aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” (Albert Einstein)… Kazı kazan vb. her türlü şans oyunları, tekrarlayıcı umut ve hayâl kırıklığına neden olur… Şans, hazır olan zihne yardım eder… Şans oyunlarında kazanma ihtimâli olsa da hazırlıklı olmak ve çalışmak her zaman daha doğru olandır… “Şans, fırsatın hazırlıkla buluştuğu andır.” (Seneca)… Şans oyunlarından elde edilen kazanç emekten, insanlıktan tâviz vermektir…
Emektir, ekmektir, kitaptır, kalemdir; kutsal olan… Emek ve hakkaniyet odaklı paylaşım, sevgi ve saygı ile yoğrulduğunda tesanüt/dayanışma sağlam olur. Bize rehber olması gereken ölçü: “Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din olanın rehberi şeytan olmuştur.” (Yunus Emre). Emek ve hakkaniyete riayet etmek, pazarlıksız Hak için sevmek, dost olmak ve birlik ve dayanışma içinde huzurlu yaşamak… Aklı midesinde olana, aklı bir karış havada olana ne yapsan nafile… Emeğe ve emek sarf edene hürmette kusur etmemek gerek… Dünya kazan, biz kepçe… En büyük tehlike: “Biri gelir, seni sen eder… Biri gider, seni senden eder.” (Şems-i Tebrizi)… Çalışmaya devam… Emeğin sömürülmesine hayır! Selam, sevgi ve saygılarımla… https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz dileğiyle…