MERTLİĞİ BOZAN…

1049

Tüfek çıkınca, mertlik bozulmuş… “Benden selam olsun Bolu Beyi’ne… Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır. Ok gıcırtısından kalkan sesinden… Dağlar seda verip seslenmelidir. Düşman geldi tabur tabur dizildi. Alnımıza kara yazı yazıldı. Tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Eğri kılıç kında paslanmalıdır.” (Köroğlu -Ruşen Ali)… Mertliği bozan, her defasında evrensel normların, kadim medeniyet değerlendirin aşınmasıyla özdeki saflığın yitirilmesidir, haddin aşılmasıdır, doğuşta var olan çizginin eğrilip bükülmesidir… Mertliği bozan, kurnazlığın zekâya tercih edilmesidir… Akıllı geçinmenin, akılsız formatıdır, mertliği bozan… Kötülüğün iyiliğe yeğlenmesidir,  mertliği bozan… Kuşaktan kuşağa devam eden davranışların, alışılmışların bir sonraki aşamasında kesilen racon, mertlik üzerine nasıl mı konuşlandırılmalı? Hile hurda olmadan yapılan her bir iş ve işlemle… Özümüze ayar vermenin usulü, âdabı; evrensel normlara, kadim medeniyet değerlerine, etik/ahlâkî değerlere, ilim-irfana, edebe-terbiyeye ve millî bilince tâbi olmaktır; akılların kiraya verilmemesidir…

Mertliği bozan her bir şey, insanı bozan her bir şey… İnsanın özü, doğuşta tertemiz… Yaşadıkça, özümüzü kirleten, olumsuz davranışlarımızın üst üste yığılması; aklımızın, irademizin, gönlümüzün başkalarının egemenliğine terk edilmesi… Elimizdeki kaleme nâmert ellerin dokunması; bizi bizden eden, mertliği bozan neden… Mertliği bozan, ucuz yaklaşımlardan daha öte bir şey… Tüfek çıkınca, kılıç ne kadar bahane olabilir? Bunu silsile hâlinde uzatabiliriz… Kılıç çıkınca, mızrak, taş-sopa… Bomba çıkınca, tüfek… Kalem çıkınca, divit (hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik uçları olan çubuk)… Dijital kalem çıkınca, kalem… Yenisi gelince, eskisi; her ne ise, geride kalan âtıl teknoloji ürünü… Mertliği bozan, teknoloji olamaz… Mertliği bozan, teknolojiyi kötü kullanan… Maksadın kötülükle uygulanmasıdır, amacın şerre teslimiyetidir, mertliği bozan… Mertliği bozan, oyun içinde oyundur, genlerle oynanmasıdır, aklımızla-yüreğimizle oynanmasıdır… Mertlik, dürüstlük çizgisinde olmak… Nâmertlik, dürüstlüğün yerini sahtekârlığın alması… Nâmertlik; verilen sözlerin, planlanan işlerin; haksız kazanca, çıkara göre yapılması… Nâmertlik, yobazlık (bağnazlık)… Nâmertlik, bilimin siyasete, siyasetin bilime, dinin çıkara, çıkarın dine ve bir şeyin bir başka bir şeye musallat olması… Nâmertlik, mertliği bozan her şey…

Sözünde durmayandır, sözünü yerine getirmeyendir, mertliği bozan insan… Etik/ahlakî değerlere bağlı olmayandır, yürekli ve dürüst olmayandır, mertliği bozan insan… “Nâmertle dost olma; mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.” (Şeyh Edebali)… Kimine göre mayası bozuk olandır, mertliği bozan… Aslında, özünde insan olan insana, ‘sütü bozuk olunca maya tutmaz’ derlerse de; asıl mesele, sütü bozan sebebi görmezden gelmektir, esas sorun… Kime sorarsanız sorun, mesele sormakla bitmiyor; sorgulamak lâzım… Mertliği, nezaketi, zarafeti bozan; kaba saba düşüncesizce davranmaktır. İbretlik bir hikâye… “Geçmiş zamanın âlimlerinden biri, yorgun bitkin bir hâlde uzun bir yolculuktan dönmüş, kirlenmiş, terli vaziyette soluğu hamamda almış… Hamamda dinlenmeyi ve kirlerinden arınmayı murad etmiş… Maalesef, hamamda kendisini keseleyen tellak görgüsüz biriymiş… Tellak, kese yaparken, keseye dolan kirleri suya tutup yıkayacağına; “Ne kadar kirlemişsin.” dercesine, deriden dökülen kirleri bilgin zatın önüne yığmış… Tellak, keselediği kişinin, ilim sahibi biri olduğunu öğrendiğinde; “Siz derin bir âlimsiniz. Mertlik nedir?” demiş… Aldığı cevapla ters köşe olmuş… “Mertlik, kimsenin ayıp ve kusurlarını yüzüne vurmamak, kirlerini kendisine göstermemektir.”… Mertlik, köpeğe kemik parçası atmak değil, önündeki eti köpekle paylaşmak… “Mert olmayan bir insanla işe başlamak, sonu gelmeyecek, ya da kötü bitecek bir yola çıkmak demektir.” (Montesquieu)… Mertlik, yürek işi… “Yüreğin, kadını erkeği yoktur. Bir mert olanı vardır, bir de nâmert olanı.” (Nazım Hikmet)…

Psikolojimizi bozan her bir şey, kişiliğimizin ve karakterimizin aşınmasına neden… Kişilik ve karakterin yozlaşması, mertliği bozan sebepler silsilesi… Maddî kaygılar… İşsiz kalma kaygısı… Çaresizlik… Güvensizlik… Sevdiğimiz işi yapamamak… Aile baskısı… Belirsizlik… Arkadaş çevresi… Toplumsal kutuplaşma… Mükemmeliyetçilik… Yalnızlık…  Mertliği bozan her ne ise, iletişimin de felç olmasına sebep… İletişimi kesintiye uğratan, iletişimi çıkar ilişikleri hâline getiren faktörler… Plansızlık… Dinleyiciye uygun olmayan anlatım tarzı… Hızlı ve gereksiz bilgi aktarımı… Yanlış ve maksadı aşan sözcüklerin kullanılması… Ses tonu ayarının uygun olmaması… Beden dilini kötü kullanma…  Sinirli olma ve huzursuz davranma… Güveni sarsan ilişki… Ön yargılı hareket etme… Muhatabını dikkate almama… Okuduğunu ve dinlediğini algılamadan konuşma ve yazma… Net ve anlaşılır olmama… En önemlisi, sorumlulukların, görevlerin yerine getirilmemesi ve verilen sözlerin tutulmaması…

Düşmanın bile mert olanı ile muhatap olunmalı… “Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir.” (Hz. Ali)… Mert olan kişi, asildir; nâmertten intikam almaz… Nâmert olan, mertliği bozandır, toplum barışını bozandır, her doğru olanı ifsat edendir… Bir nâmert, bir kibrit çaksa, yangın hızla yayılır… İyi olmak kolaydır; zor olan âdil olmaktır, mert olmaktır… Keşke herkes, söylediği sözler kadar içten davranabilse, mert olabilse… Öyle bir zamandayız ki, ne mert belli ne nâmert belli, maalesef… Ne uzaktan adam görünenlerle ne adamlıktan uzak olanlarla iş tutulur… Mert olanın bir şey söylemesine gerek yoktur; mert olan, zaten gereğini denmeden yapar… Mert olan, zâlime sert, mazluma nahif davranır…                                                                                                                                                                                Balı bozan neden, balın kristalleşmesi (şekerlenmesi)… Balın bozulması, akışkan kıvamdaki balın, içerisinde doğal olarak bulunan glikozun zaman içinde yarı katı hâle geçmesi… Baldaki glikozfruktoz ve su miktarına bağlı olarak erken veya daha geç bir şekilde meydana gelebilen değişimdir, balın bozulması… Balın değişimi bile, balın değerinden bir şey eksiltmemekte… Mesele, her mekânda ve koşulda bal olabilmekte, ballı olabilmekte… Her bir şeyin bozulmasına bir çözüm var; ancak mertliğin bozulmasına çare bulmak çok zor… Daha zor olanı, durduk yerde ona buna bozulmak… Kulağımıza küpe olsun; aşa, eşe, büyüğe küsülmez… Bozulana bozulmaya da gerek yok; dönüşüm ve değişim var… Espri bir tarafa, ‘köpeğe dalaşmaktansa, çalıyı dolanmak yeğdir’, diyelim… Terbiyesiz ve nâmert bir insanla karşılaşmaktansa, onun bulunduğu yere uğramamanın iyi olduğunu bilelim… Hiçbir şeyin bizi bozmasına izin vermeyelim. İnsan bozulmaya görsün, içimizdeki canavar ortaya çıkmaya görsün; ortalıkta ne insan tarafımız kalır ne tutulacak bir tarafımız kalır… Yeter ki, sol tarafımız acısın, sağduyumuz hep diri kalsın; mertliğimiz zarar görmesin… Nâmerde muhtaç olmamanın tek yolu, mertliği bozan her bir şeyden uzak durmaya bağlı… 

Mertlik; çalışıp çabalamayı, bir sorun olduğunda sorunu çözmeyi, öncelikle kendinin değil toplumun menfaatini düşünmeyi gerektirir… Mertlik; görev bilincinde olmaktır… Adamın hası, merttir, yiğittir; yolda, işte, alışverişte belli olur… “Yiğitlik intikam almakla değil, tahammül göstermekle olur.” (William Shakespeare)… Gerçekten, adamın hası, harpte; gerçek dost dert zamanında; kâmil insan hiddetli olduğu zaman nasıl davrandığında ayan beyan olur… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *