Kütahya’da Kütahya çinisini gelenekten geleceğe taşımayan Sıktı Olçardan ilhamla pek çok yeni sanatçının kendi üslubunu oluşturduğunu belirten Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini Sanatçısı Nida Olçar, “Bu bizim atölyemizde de böyle. Hiçbirimiz Sıtkı Usta’yı taklit etmeyiz hepimizin yolu kendine özgüdür.” Dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Çini Sanatçısı, Kütahyalı İş İnsanı Nida Olçar, Çini Sanatının dünü, bugünü ve yarınına dair önemli açıklamalarda bulundu.
‘BU İŞİN DÜNYADAKİ MUTFAĞI KÜTAHYA’
Çininin 14. yüzyıldan itibaren ülkemizde farklı alalarda var olan bir sanat olduğunu belirten Olçar, Porselen çini ve seramiğin pişim oranlarının, toprakların farklı olduğuna dikkat çekti. Kapadokya dendiğinde akla kırmızı toprak Kütahya dendiğinde kil kaolen yani beyaz toprak geldiğini belirten Olçar, “O yüzden Kütahya şu anda hammadde, çıkan madenler dolayısıyla Dünya’da bu işin mutfağı. Yurtdışına gittiğinizde gördüğünüz toprak çini magnetler, süsler aslında hep Kütahya’dan.” Şeklinde konuştu.
Çini yapımının erkek erkil bir meslek olduğunu dile getiren Olçar, “Bu işi babadan kıza devam ettiren ender isimlerden biriyiz. Bizim atölyemiz alaylı, içinde sırları olan bir atölye reçetelerimiz herkesten farklı. Bizim ustalarımız renklerin formülünü kendi çocuklarına dahi anlatmaz.”dedi. Çini yapımının büyük bir ekip işi olduğunu ifade eden Olçar, bir orkestra şefi gibi ustalarla birlikte çalıştıklarını küçücük bir objeye dahi 22 ustanın elinin emeğinin değdiğini belirtti.
‘TARİHTEKİ MERCAN KIRMIZIYA
EN YAKIN KIRMIZIYI YAPIYORUZ’
Kütahya’da her ailede bir çini ustası olduğunu herkesin yolunun bir kere çiniden geçtiğini ifade eden Olçar, “Birçok ustamız çocuğuna el vermiştir o yüzden ben babamın ustalarının çocuklar ile devam ettiriyorum bu işi.” Dedi. Tarihteki mercan kırmızısına en yakın kırmızıyı çalışan atölye olduklarını belirten Olçar, “Turkuaz sırrı yapan son atölyeyiz sarı sırrı artık bizde yapamıyoruz çünkü altyapı malzemesini aldığımız bir fabrika kapandı artık üretemiyoruz bizde. Tarihte de böyleydi bir yerde hammadde ya da sırlar tükenebiliyor.” Şeklinde konuştu.
Çini yapımının da gelişen teknolojiden etkilendiğini ifade eden Olçar, “Şimdi teknoloji çok ilerledi. Eskiden fırınlar odunlu idi. Fırının ısısı bir derece geçerse içerdeki bin ürünün atma olasılığı çok yüksek. Ben daha gençken bir odunlu fırına dijital saat taktığım için Bir ustamız “Sen bana güvenmiyor musun” diye darıldı bana. Her gün kendim getirip götürdüm atölyeye.” Şeklinde konuştu. Kendi atölyelerinde endüstriyel ürünler yerine hala toprak boyalar, kazın kanadından merkebin yelesinden fırçalar ile çalıştıklarını ifade eden Olçar, endüstriyel malzemeler ile ürünlerin hem istedikleri gibi çıkmadığını hem de alışkın olmadıklarını vurguladı.
ÇİNİYİ GELENEKTEN GELECEĞE TAŞIDI
Babası Sıktı Olçar’ın bu işe 1971’de Kütahya çinilerini alıp satmak üzere bir mağaza açması ile başladığını dile getiren Olçar, “Ustalardan Kütahya desenlerinin olduğu ürünleri alıp satıyor ama çok sıkıyor aynı desenleri satmaktan ustalara teklif götürüyor. “Ya buna bir Selçuklu desen koysak içinde Osmanlı yelkenlerini yüzdürsek.”diyor. Çininin aslını bozacaksın diye atölyelerden çok ciddi tepkiler alıyor. Ve evinin bodrumunda kendi atölyesini kurmaya karara veriyor. İlk başta farklı ürünler yapmaya başlıyor. Ama ilk başta insanlar yadırgıyor. Hatta o dönem bir ara umudunun yitirmeye başlıyor. Artsan sanat galerisinin sahibi Ertan Mesci babamı keşfediyor. Israrlar bir imza atmasını istiyor. Ama dönemin adabı gereği bırak kendi imzanı atölye ismi bile yazamıyorsunuz. Sıtkı imzası ile bir Sıtkı ekolü doğuyor. Babam denenmemiş teknikleri denemek istiyor. Mercan kırmızısının Selçuklu sarı sır ve turkuaz sırrın peşinde düşüyor. Denenmemiş form ve desenleri canlandırıyor. Anadolu medeniyetleri müzesinde sergilenen Friglerin yaptığı dünyanın ilk oyuncaklarından esinlenerek Frig kuşlarını oyuncaklarını çiniye uyarlıyor. İlk defa kaftan serilerini yapıyor. 2006 yılında 22 ayar altın denemeleri yapıyor. Piri Reis haritalarını işliyor. Alışılmışın dışına çıkıyor Kütahya çiniciliğini gelenekten çağdaşa taşıyor.. Çinide ilk kez mozaik tekniğini uygulamıştır.” Dedi.
Şu an Kütahya’da Sıtkı ustanın açtığı yolla çok fazla atölye açıldığını yeni sanatçıların doğduğunu ifade eden Olçar, “ Sıktı Usta’dan ilhamla herkes kendi üslubunu yaratmaya odaklanmış. Bu bizim atölyemizde de böyle. Hiçbirimiz Sıtkı Usta’yı taklit etmeyiz hepimizin kendi yolu farklıdır, kendine özgüdür. Her serginin konusu konsepti farklı olur.” İfadelerini kullandı.
KÜTAHYA’DA ODUNLU FIRINLAR NEDEN YIKILDI?
Çini sanatında öğrenci yetiştirmenin önemine dikkat çeken Olçar şu ifadeleri kullandı: “Ben öğrenci yetiştirmekten yanayım ancak yetişmiyor şimdi herkes hızlı ve kolay para kazanmak istiyor. Genç ustalar az. Sanatla ayakta kalmak gerçekten çok zor. Bu anlamda sanatın desteklenmesi çok önemli. Belki tüm geleneksel yöntemler bitecek yeniden yapılacak. Odunlu fırınları Japonya yıkmıştı daha önce Güngör Güner’in Kütahya fırınları rölevelerinden yola çıkarak yeniden canlandırıldı. Kütahya’daki fırınlar da hava kirliği yüzünden yıkıldı. Elektrikli fırınlara yönlendirildik. Şu an çalışan bir odunlu ya da kuyu fırını yok. Ayakta bir iki fırın var göstermelik ama yakacak ustası da kalmadı.”
ŞEYMA DÖNMEZ DEMİRDAŞ