EMEK ve EMEKLİLİK…                            

1484

Emek (Divanü Lügati’t-Türk emgek), bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, çalışma, uzun, yorucu ve özenli çalışma, çaba sarf etmek, gayret göstermek…  Emek, zahmet ve sıkıntı anlamında da kullanılmış… Emek çekmek, zahmet ve sıkıntı çekmek demek… Emeği geçmek, bir işin gerçekleşmesi için yardım etmek demek… “Verdiğim emek gözüne dizine dursun.” diye, nankörlük eden kimseye karşı söylenen ilenme sözünü bilmeyenimiz var mı? Bu ne kadar doğru? Verilen emeğin karşılığını beklemek bizi sukutu hayale uğratabilir… Emeğin karşılığını beklemek doğru değil… Yapılan iyiliğin başa kakılmasına da üzülmemek gerek… İyiliğin gösteriş amaçlı yapılması, emeğin boşa gitmesine neden… Emek ve emeklilik… Emekli ve emeksiz… Emek vermiş olan emekli… Emeklilik, yaşlılık sebebiyle çalışamayacağı varsayılanların planlı bir şekilde çalışmayı bırakmalarıyla başlayan durum… Emekli olana emekli veya tekaüt denmekte… Emek vermemiş olana da emeksiz! Yıllarca emek verip bir an önce emekli olmayı bekleyerek çalışmak ise, meslekî tükenmişliğin adı… Böylesi emeklilik, emekli olanı daha da tüketecektir… Yaş haddinden dolayı emekli olmak zorunda kalan nice bedeni ve ruhu zinde,  genç verimli insanlar da var ebette… Emeklilik en çok böylelerinin hakkı aslında… Emekli de olsa yapacak bir iş ve meşgale bulan, üreten bu insanlar, gerçekten saygıyı hak ediyorlar… Orada burada pinekleyenin, ahı gitmiş vahı kalmış sadece tüketen olanın hâli, elem verici…

Emek, ekmek, kitap, kalem kutsal kavramlar… Emek ve hakkaniyet odaklı paylaşım, sevgi ve saygı ile yoğrulduğunda tesânüd/dayanışma sağlam olur. Bize rehber olması gereken ölçü: “Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din olanın rehberi şeytan olmuştur.” (Yunus Emre).  Emek ve hakkaniyete riayet etmek, pazarlıksız Hak için sevmek, dost olmak ve birlik ve dayanışma içinde huzurlu yaşamak… Emekli için huzur kim bilir belki huzurevinde… Kendi evinde artık bir yük olarak telâkki edilen emekli nerede huzur bulabilir? Etrafında oynaşan torunların olduğu yerde mi, kendi evinde mi, sığınacak bir dört duvar arasında mı? Bu soruları sormak bile zül… En iyisi bir emeklinin kendine yetebilmesi, başkalarına ışık olabilmesi… Tecrübelerinden yararlanılan ve hâlâ üretken olan bir emekli zaten emekli de olsa emekçi olduğu için huzuru yalnız da olsa, her yerde bulabilir… Emek ver ver, olmayınca sığınacak bir yer; her şey boş… El âlem ne derse der, çok mu önemli? Aklı başında olana çare var… Aklı midesinde olana, aklı bir karış havada olana ne yapsan nâfile… Emekli olmuş ya da olamamış bütün yaşlılarımıza, büyüklerimize hürmette kusur etmemek ve onların hayat deneyimlerinden yararlanmaya devam etmek önemli…  Emekli olduğumuzda çoluk çocuğumuza, çevremizdeki herkese iyi bir gelecek için emek vermeye devam edebilmek önemli…

Emek, alın teridir, göz nurudur, değerlidir… Kırışmış, nasır tutmuş eller, değerlidir… Kırışmış yüz, değerlidir… Emekçi değerlidir… Emek, ak alınla pâk yürekle hareket ister… Büyük Türkiye ülküsü, büyük birlik ve beraberlik ile gerçekleşir… Hareket olmadan, yürekler ak olmadan derde devâ olunmaz, gelecek deyip gelinmez; demokrat olunmaz, hiç kimseye iyilik yapılamaz… Emek olmadan, Cumhuriyet kazanımları hebâ olur… Emek olmadan, Millet saadet bulamaz… Emeğin ve üretimin kutsal değer olduğunu anlatmak; her birimiz için görev… Toplumumuzdaki her birey emek sarf etmeli ve üretmeli; yan gelip yatmamalı! Binlerce yetimin ve öksüzün hakkını yemekle eş değer bir durumdur, yan gelip yatmak… Durmak, oturmak ve keyfe keder rahatlık içinde olmak gibi bir lüksümüz olmamalı… Vatanperverlik, daha çok çalışmayı ve üretmeyi gerektirir… Boş vermişlik, hazırdan tüketmek ve işleri yan getirip yatırmak, ülkemizin çıkarlarını iç etmek ve ekonomiyi batırmak demek… ‘Enkaz edebiyatı ve açım edebiyatı’ yapmak, harcanan emekleri görmezden gelip algı operasyonlarının parçası olmak demek… Bu, kişilere güven duyulmayan bir toplumun oluşmasına sebep… Hata ve yanlış da yapılsa kişilere güven duyulmalı. Allah’ın rahmeti, adaleti ve hükmü bütün güvenceleri güvenli kılar… İnsana ve emeğe verilen değer, katma değer ve ürün olarak topluma fayda sağlar… Emeğin sömürüldüğü ve güvence altına alınmadığı bir yerde, kalitesizlik ve çözülme vardır… Emek verip ekmeği taştan çıkarmak gerek… Hakça paylaşmak ve hakkı teminat altına almak gerek… Hata ve yanlışların olması, hem çalışıldığının hem var olmaya çalıştığımızın bir göstergesidir. Okunmayan kitabın sayfaları buruşuk olmaz. Kitabın buruşuk tarafına takılmak, kendi adımıza bir şey yapamamanın da yansımasıdır… İnsan olmanın bedelini, millî ve kadim medeniyet değerlerimize göre hareket etmemizin bedelini ve bu yolda çalışmamamızın semeresini, sahip olduklarımızı kaybedince anlarız… Hatır kırılınca biz de hatırda kalmayınca, geriye kalan sadece çözümü yapılamayan bulmacadır… Yarın çok geç olabilir… Dün bitti. Bugün hâlâ fırsat varken dost ve kardeş olmak için emek verelim… Dostluklarımızı kalıcı kılalım… Kayıtsız şartsız Hak için sevelim, sayalım… Emeğe değer verelim… Ebette soralım ve sorgulayalım, ancak sorunun değil çözümün bir parçası olalım… Problemlerin üstesinden gelebilmek için üçüncü gözümüzle görmeye çalışalım… Ailemizde, yaşadığımız yerde, memleketimizde muzır davranışları terk edelim… Sevelim, sevilelim… Sevgi dolu yürekle emek verelim, omuz verelim, kol kanat olalım, taşın ucundan tutalım, duyarlı olalım… Unutmayalım, keyfine düşkün miskin olan başarısız kimselerin yollarındaki taşlar, çalışan emek sarf eden başarılı olanlar için birer basamak gibidir… Birbirimizin paçasından çekiştirmeyi bırakalım, problemlerin üstesinden gelebilmek için emek harcayalım… Bize taş atana, bize laf sokana, biz baş olalım, birlikte azığımızı/aşımızı paylaşalım… Taşla vurana, aşla vuralım/dokunalım, aşkla merhametle karşılık verelim… Ak alınla ve yürekle hareket edelim, iyilik yaparken görünmeyelim; görünmeden iyilik yapalım ve görünmeyelim; emeklerimizi gösterişe heder etmeyelim…

Sevgi emek ister, emek de sabır… Emeksiz yemek olmaz… “Kimse, kendi kazancından daha hayırlı bir rızık asla yememiştir.” (Hadis-i Şerif)…  Emek vermeden bir şeye ulaşmayı düşünmek, ‘armut piş ağzıma düş’ hayalperestliği… Emek ile birikim/sermaye; birikim ile emek birbirini bütünleyen ayrılmaz ikili… Emek olmadan hiçbir şey yetişmez ve üretilemez… Emek, zahmetin anlamlı versiyonu; neticesi rahmet… Emekliler Günü (30 Haziran), emek odaklı değerler öne çıkarıldığında anlamlı… Emek ve emeklilik…  Selam, sevgi ve saygılarımla…




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *