Şu Benim Vatandaşım;

179

Çatalın kenarını bıçak niyetine kullanır,nereye giderse gitsin, bir şekilde manzara resmi çekebilen, yediği yemekler ile birlikte bu resimlerini sosyal medyada paylanmaktan haz duyar benim vatandaşım.

Güneş gözlüğü takınca yakışıklı olduğunu sanan, arabasını her yere park edebileceğine inan, yediği çekirdeklerin kabuklarını her yere atabilen aynı zamanda temizlik imandan gelir deyimine inandır benim vatandaşım.

TV yayının arkasından el sallayıp aynı anda cep telefonu ile yakınlarını arayıp haber veren, cihazların uzaktan kumandalarını naylonla  kaplayan, telefon çalınca yanına gidip bir kez daha çalmasını bekleyen ve böyle bir sürü garip davranışları olandır benim vatandaşım.

Çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri veren, fazladan verilen ketçap, mayonez ve kolonyalı mendili sonra lazım olur diye çantasına atan, ancak Asgari ücretle çalışıyor bile olsa maaşının iki katı fiyatlı cep telefonuna sahip olma isteyecek kadar garip şekilde tasarrufu sevendir benim vatandaşım.

Düğünlerde  “Dom Dom Kurşunu” ile göbek atarak, “bir avcı vurdu beni, bin avcı yedi beni” gibi sözlerle kendinden geçen, mandanın söğüt dalına yuva yaptığını anlatan türküleri çok sevendir benim vatandaşım.

Şu benin vatandaşım; araba camlarına “beni yıka” yazarak arabanın duygularına tercüman olacak kadar duygulu, sarı ışıkta korna çalacak kadar aceleci, kaza yapan aracın etrafında toplanıp, yaklaşık hasar tahmini yapacak kadar yardım severdir.

Şu benim vatandaşım; rüzgarlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su koyacak, sandalyenin oynayan ayağına kağıt sıkıştıracak, radyosu arızalandığında vurarak tamir edecek kadar pratik fikirli, içtikten sonra “nolucak  bu memleketin hali”diye  soracak kadar siyasetçi, tuttuğu takımın her mağlubiyetin sonrası daha iyi takım kuracak, taktik verecek kadar da teknik direktördür benim vatandaşım.

Markete bir ekmek almak için gidip en az on ekmeğe dokunan fakat en sonunda ilk mıncıklanan ekmeği alan, bazen de ekmek dışında bir çok şey alan, esnaf ziyaretini çok seven, yaya kaldırımı varken yoldan gitmekten zevk alandır benim vatandaşım..

Ve Aynı zamanda,:

İstanbul’da Kızkulesi,  Anadolu’da buğday, Çukurova’da pamuk, Ege’de tütün, Karadeniz’de çay veya fındık, Trakya’da ayçiçeği olan. Kar yağdığında evsizleri düşünen. Balkon köşesine kuşlar için  ekmek kırıntısı, su koyan, sıkıntılı günlerinde bile kapıların mültecilere açacak kadar  insanlığı bilendir benim vatandaşım.

Yemeği ziyan etmekten korkan, göz hakkına  saygı gösteren, misafirlerine en iyi odasını ve yemek takımlarını tahsis eden, “komşusu açken tok yatan bizden değildir” prensibi ile hamur işi yaptığında “kokmuştur “diye komşusuna da ikram ederek yaşamasını bilecek kadar ince fikirlidir benim vatandaşım.

Milli maçta veya istiklal marşında ağlayacak, saz çaldığında, ney üflendiğinde,  yüreğinin derinlerinde bir sızı hissedecek kadar  duygusal, hayatın  verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” diyecek,her işin “hayırlısına” inanacak kadar kadercidir benim vatandaşım.

Sevgili dostlar; nasıl olursa olsun, gönlü bol, güvenilir, kanaatkar ve dinide, devletine, toplumuna bağlı, istiklali uğruna tankın önüne yata bilecek, uçaklara in aşağı diye karşı koyabilecek kadar damarlarında asil kanı olan benim vatandaşımdır. Kısacası eksikleri, yanlışları ve gariplikleri olsa da her hali ile çok güzeldir benim vatandaşım. Ya sizce…. Hepinize iyi haftalar…




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *