DAHA NE KADAR CANIMIZ YANACAK

433

 Geçen gün Kütahya’nın sesi sitesinde ses getirecek önemli bir haber vardı. Kütahya da sokak köpekleri vatandaşı tedirgin ediyor başlığıyla verilen haberde “ Kütahya ve ilçelerinde başıboş sokak köpekleri, vatandaşlar için büyük tehlike oluşturmaya devam ediyor. Türkiye genelinde her gün yaşanan köpek saldırıları Kütahya’da büyük bir endişeye neden oluyor”. Bu haberi okuyunca bir kedi zede olarak bu yazıyı yazmam elzem oldu.

 Maalesef tehlike oluşturan yalnız köpekler değil. Öyle sık olmasa da kediler de bazen saldırganlaşıyor. (Mesela beni tırmalayan ve ısıran kedi gibi ).  Gelecekte daha büyük acılar yaşanmasın istiyorsak yerel yönetimler ivedilikle gerekli önlemleri almalI vatandaşı bu endişeden kurtarmalılar. Ben itlaf edilsinler demiyorum. Sahipsiz başıboş kedi ve köpekleri toplayıp hayvan barınaklarında koruma altına alınması hem insanlar ve hem de onlar için faydalıdır.  Buda hayvan sevgisinin bir gereğidir.

 Ben köylü çocuğuyum kedi ve köpeklerle büyüdüm. Aşımızı evimizi onlarla paylaştık. Bazen kedilerimizle yattık kalktık. Hep barışık olduk onlarla. Onlar bizim evimizin, canımızın, malımızın bekçileriydi. Köpekler rahat uyumamızı sağladılar, kediler fareleri sokmadılar evlerimizin içine. Onlar bizi korudu bizde onları. Kedi ile köpeğin ayna kaptan yediklerine şahit oldum. O zamanlar aşı gibi koruyucu bağışıklık sağlayan ilaçlar olmamasına rağmen kedilerde, köpeklerde bugün olduğu kadar saldırgan değillerdi. Yani o vefalı yaratıklarla hep barışık ve birlikte olduk.

 Bunları yaşayan biri olarak hep korkusuzca yaklaştım kedi ve köpeklere. Taki son yıllarda yaşanan köpek saldırılarına ve aşılı olan bir ev kedisinin bana saldırıp, ayağımı tırmalayıp ısırmasına, yara bere içinde bırakmasına kadar. Şimdi “ Sen o hayvancağızın canını acıtmasaydın oda sana saldırmaz canını yakmazdı” dediğinizi buradan duyar gibiyim.

 Hayır, asla ve kata o kedinin canını acıtacak hiçbir şey yapmadım. 22 Haziran akşamı Elazığ’da kız kardeşimin misafiriydik. Sehpanın altında bir şeylerle oynayan kedinin yanından telefonla konuşarak geçerken acayip şekilde miyavlayarak ayaklarıma saldırıp tırmalamaya ve ısırmaya başladı. Tabi ayağım kan içinde kaldı.

 Uzaklaştırmak için hamle yapmama rağmen özellikle sol ayağımı perişan etti. Can havliyle bağırınca kız kardeşlerim ve eşim yetişip kediyi başka bir odaya kapattılar. Bu konuda deneyimi olan ev sahibi bacım hemen bir leğen getirerek ayağımı ve yaralı yerleri soğuk su ve sabunla yıkadı. Kanama olduğu ve diyabetli olduğum için hemen Elazığ Feti Sekin Şehir Hastanesine gittik acilden giriş yaptık. Bize önce kediyi ve ne işlem yaptığımızı sordular. Ev kedisi ve aşılı olduğunu, ayaklarımı musluk suyu ve sabunla yıkadığımızı söyleyince doğrusunu yaptığımızı söylediler. Ayağımın yaralı yerlerine ve kalçadan iğne ve gerekli aşılarımı yaptılar. Elime üzerinde “ Kişiye Planlanan Aşı Takvimini” ve üç doz kuduz aşısı yapmamı belirten bir aşı kartı verdiler. Son doz kuduz aşımı 6 Temmuzda Kütahya’da yaptırdım. Croxilex-1000 tablet hap ve THİOCİLLİNE krem yazdılar. Hap bitti kremi günde iki defa sürmeye devam ediyorum ve ayaklarımı günde beş kez musluk suyu ve sabunla bazen de tuzlu suyla yıkıyorum.

 O günden sonra sokakta bir kedi görünce beş metre uzağından geçip gidiyorum. Geçen akşam Belediyenin sosyal tesislerinde eşimle yemek yerken bir kedinin diğer bir kediye hırçın biçimde saldırmasını görünce ürperdim kollarımdaki kıllar diken diken oldu. Millete bu korkuyu yaşatmaya  kimsenin hakkı olmasa gerek.  Bilmem meramımı anlata bildim mi dostlar. Sağlıcakla kalın bizimle kalın değerli GAZETE KIRKÜÇ okurları.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *