KILICIN KESKİN OLURSA

424

 Rivayete göre Yavuz Sultan Selim kıyafetine pek dikkat etmez, elbisesi eskidiği halde yeniletmezmiş. Bu yüzden devlet ricali gerek saygı dolayısıyla, gerekse kendisinden çekindikleri için huzuruna yeni ve süslü elbiseyle çıkmaya çekinirlermiş.

 Padişahın elbisesi gitgide fersudelişir, lakin kimse kendisine bunu hatırlatmaya cesaret edememiş. Bir ara padişah ve vezirleri adam akıllı kılıksızlaşır. O sırada bir elçinin geleceği haber alınır. Bunu fırsat bilen sadrazam, bin bir korku ile hünkâra:

 – Efendimiz, bu kafir makulesi, a akl-ı kesirleri muktezasınca zahir bin olup alâyişe ziyade nazar ederler. Layıktır ki, siz padişahsınız dahi…Yavuz onun maksadını anlar ve sözünü keser:

 Ha…Evet, öyle yaparız. Hem siz dahi bir hoş ziynetlu libas tedarik eylen!

 Vezirler sevinir ve süslü elbiseler diktirip hazırlanırlar. Padişah ayrıca, elçiyi kabul edeceği zaman tahtın ayak ucuna bir yalın kılıç konulmasını emreder.

 Her şey hazırdır. Vezirler, başta sadrazam bulunduğu halde muhteşem elbiseleriyle tahtın etrafında yer alıp Padişahı beklemektedirler. Birdenbire Yavuz gelir lakin eski kıyafetleriyle! Vezirlerin korkudan dudakları patlayıp aksakalları çeneleri gelincik çiçeğine döner. Aynı zamanda elçi de huzura kabul olunur. Devrinde dünyayı titreten Yavuz’un önünde korkudan iki büklüm bir halde durur. Mutat, merasim ve konuşmadan sonra ise padişahın huzurundan çıkar. O zaman Yavuz vezirlere: -Şimdi varın, elçi beye sorun. ” Padişahın libasını nasıl buldunuz?” deyin! Vezirler koşarlar ve bu suali Elçiye tekrar ederler. Aldıkları cevap ise şudur: – Ben şevketli hükümdarı görmedim bile…Tahtının ayak ucundaki yalın kılıç gözümü aldı; sadece onu gördüm! Bu cevap padişaha söylendiğinde padişah parmağı ile hala tahtın ucunda duran kılıcı göstererek şöyle demiş:

 -” Hod bunun ağzı kestikçe, küffarın gözü anda olup bizi görmezler ve libasımızı fark etmezler. Allah anın keskin olmadığı günü göstermeye ki libas ve alâyiş o güne mahsustur. Çünkü kafir gözü o zaman yerden kalkıp Al-i Osman padişahlarına dikilir!” Bu hikayeden de anlaşıldığı gibi savunma sanayi her zaman çok çok önemlidir ve gereklidir. Başta kıbrıs çıkarması olmak üzere ve bölücü terörle mücadelede ülkemize nasıl ambargolar yapıldığını gördük yaşadık. Kılıcımızın hep keskin ve savunma sanayimizin daha güçlü olması temennisiyle sağlıkla kalın bizimle kalın değerli GAZETE KIRKÜÇ okurları.  




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *