Depreme dayanıksız binaların tespiti için envanter çalışmasının sokak taraması ile değil, yapının ve zeminin tüm özelliklerini doğru anlayarak yapmak gerektiğini ifade eden İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki, “Biz hangi binanın ne durumda olduğunu bilmezsek yatırımlarımızı doğru yere yapamayız.”dedi.
Kütahya İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) tarafından Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KUTSO) işbirliği ile düzenlenen 2023 Türkiye Depremleri Işığında Kentlerimizin Deprem Güvenliği semineri düzenlendi. Seminere yapı envanteri stoğu çıkarılması konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yön veren İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki konuşmacı olarak katıldı.Terör saldırısını lanetleyip şehitlere rahmet, yaralılara acil şifa dileyerek sözlerine başlayan İMO Kütahya İl Temsilcisi Emirhan Aydın, İMO Kütahya olarak Prof. Dr. Alper İlki’yi ağırlamaktan gurur duyduklarına değindi.
![](http://gazetekirkuc.com/wp-content/uploads/2024/10/1-17-1024x683.jpg)
![](http://gazetekirkuc.com/wp-content/uploads/2024/10/6-10-1024x683.jpg)
Betonarme yapıların ömrünün 50 yıl olarak düşünülmesinin teorik bir yaklaşım olduğunu dile getiren İlki, “Kurallara uygun inşa edilen yapılar çok daha uzun ömre sahiptir. Bu sadece ekonomik karşılaştırmalar için dikkate alınan bir ömürdür ve tamamen teoriktir. Eğer biz yürürlükteki kurallara uygun, inşaat mühendisliği kurallarına uygun bina tasarlayıp inşa edebilirsek ki gün geçtikçe yapım kalitesinin arttığını söylemek mümkün; ülkemizde bu yapılar da çok daha uzun ömürlü olabilecek, 100’lü yıllara ulaşabilecektir. Şeklinde konuştu.
![](http://gazetekirkuc.com/wp-content/uploads/2024/10/3-18-1024x683.jpg)
‘KOLON KESMEK CİNAYETTİR’
Mühendislik hizmeti görmemiş binaların deprem sırasındaki performansı hakkında yorum yapamadıklarını dile getiren İlki, “İyi bir usta tarafından sağlam da yapılmış olabilir, çok bilinçsiz bir şekilde de yapılmış olabilir.” Dedi. Altı dükkan olan binalarda kolon kesilmesi ya da proje uygunluğu için kolon sayısının azaltılmasının kabul edilebilir bir şey olmadığını vurgulayan İlki, “Bu riski çok artırır ve bir cinayettir. Bu olmasa zeminlerdeki dükkânların duvarsız inşa edilmesi diğer katlarda riski artırıyor.”dedi. İlkin, ülkemizdeki depremlerde birçok binanın bu nedenle yıkıldığına da dikkat çekti.
Kütahya’daki kumlu zeminlerde yapılaşma varsa ve bu bölgelerde yer altı suyu da yüksekse deprem sırasında sıvılaşma potansiyeli olduğunu belirten İlki, bundan kaçınmak için daha derin temelli veya yüzeyde zemin ıslahına gitmek potansiyel gerektiğini belirtti.
‘HANGİ BİNA NE DURUMDA BİLMEK ZORUNDAYIZ’
Tarım arazisine yapılan binaların depremlerde ciddi zarar görebildiğini ifade eden ilki, “Biz aslında her zemine depreme dayanaklı bina yapabiliriz ama bunun bir maliyeti var. Bu önlemler fiyatı ve süreyi yükseltiyor. Daha doğru yerlerde daha doğru zeminlerde bina yapmak hem de daha kolay ve maliyetsiz.”şeklinde konuştu. Vatandaşların yetkililerden, belediyeler ve ilgili bakanlıklardan riskli yapı envanterinin çıkarılmasını talep etmesi gerektiğini belirten İlki, “Yapı stokundaki binaların farklı deprem dayanıklılıkları var. Bunların bazıları depremde iyi performans gösterecek ve ayakta kalacak. Bazıları hasar görecek ama yıkılmayacak bazıları ise yıkılacak. Biz hangi binanın ne durumda olduğunu bilmezsek yatırımlarımızı doğru yere yapamayız. Gereksiz bütçe harcamış oluruz. Yıkılmayacak binalarla zaman kaybetmiş esas müdahale etmemiz gereken yapılara müdahale etmediğimiz için can kayıplarının önüne geçemeyiz. Bu sebeple doğru önceliklendirme yapmak son derece önemli. ” İfadelerini kullandı.
![](http://gazetekirkuc.com/wp-content/uploads/2024/10/5-13-1024x683.jpg)
KÜTAHYA’YA ÖNERİSİNİ AÇIKLADI
Kaynakların doğru şekilde yönlendirilmesi ve en olası, en hızlı şekilde deprem riskli binaların belirlenmesi için çeşitli yöntemler olduğuna değinen İlk, “Çok detaylı yöntemler var yönetmelik tabanlı bunlar pahalı ve zaman alan yöntemler. Sokak taraması denen yöntemde dışardan elde ettikleri görüntü ile karar veriliyor bu da maalesef gerçekçi değil. Ülkemizde imar koşulları nedeniyle sadece sokaklar değil binalar da birbirine benzer. Oysa bunların demiri, betonu birbirinden farklı. O yüzden İstanbul’da uygulanan yöntemle benzer bir yöntem yani; sadece binanın dıştan görünüşü değil, içine girilerek kolonların ölçüldüğü demirlerin türüne, sayısına bakıldığı beton kalitesine bakıldığı yöntemler çok daha gerçekçi olacaktır. Eğer Kütahya’da böyle bir uygulama yapılacaksa kesinlikle bunu öneririm. Sokak taramasının bize vereceği bilgi bina bazlı riskten ziyade, sadece bölgesel risk düzeyinde olacaktır. Ki hangi bölge eski, hangisi zayıf zeminde ya da fay hattına yakın bu zaten biliniyordur. Riskli olduğu bilinen bölgelerdeki binalarda incelemeler yapmak da bir yöntem.”dedi. Depreme dayanıklı binalar oluşturmak adına en kolay ulaşabilecek kurumun tüm mühendislerin kayıtlı olduğu İMO olduğuna değinen İlki, vatandaşın, meslek odası ve belediyelerin, depreme karşı sağlam bir şehir yapmak, ölümleri azaltmak için amacının paralel olması gerektiğini vurguladı.
FATMA SÜMER