AHMET ULUÇAY DPÜ’DE ETKİNLİKLERLE ANILDI ‘SİNEMA İÇİN ÇEKTİĞİ SIKINTILAR BİLİNMELİ’

218

Ahmet Uluçay’a Vefa Panelinde Uluçay’ın filmlerinin mecazi sembolik değerleri olduğunu ifade eden Yönetmen Zabit Karaköse, “Onun filmini bir kişinin bile izlemesi, Ahmet Uluçay’a çektiği sıkıntıları unutturmak için yeterliydi. Sinemaya ilgi duyanlar onun kitaplarını okumalı, sinema için çektiği sıkıntıları bilmeli” dedi.

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ve Tavşanlı İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile Ahmet Uluçay’a Vefa Paneli ve Sergisi düzenlendi. Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ın moderatörlüğünde düzenlenen Ahmet Uluçay’a Vefa başlıklı panelde Zabit Karaköse, İhsan Kabil ve Abdülhamit Güler konuşmacı olarak yer aldı.

‘YÖNETMEN BEN DEĞİLİM, BENİ YÖNETEN EŞİMDİR’

Türk sinemasına ömrünü adamış Ahmet Uluçay’ın, sanata, sanatçıya bakışı dolayısıyla Türk sinemasında yerinin çok müstesna olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, şu ifadeleri kullandı: “Kendisi kendine has çizgisiyle eser üretmiş bir sanat insanıdır. Uluçay, başarısını da üstüne almaz ve “Asıl yönetmen ben değilim, beni yöneten eşimdir” veciziyle eşine mal etmesiyle hatırlanır. Ahmet Uluçay, ele aldığı konuları işleme biçimine gelen eleştirilere de “Ben köylü yönetmen değilim. Köyde yaşayan yönetmenim” cevabını vermiştir. Yarım asrı biraz geçen görece kısa sayılabilecek ömrüne pek çok eser sığdırmıştır. Kütahya Dumlupınar Üniversitesinin yürüttüğü çalışmalarda ilham kaynaklarından biri de kısa sürede büyük işler başaran Ahmet Uluçay’dır.”

‘HAYATI SİNEMA GİBİ GÖREN EŞSİZ BİR SANATÇIYDI’

Panelin konuşmacılarından İhsan Kabil, Ahmet Uluçay ile ilgili “Hayatı sinema gibi izleyen bir yönetmendi. Kendisi sinemayı aklında yaşayan, yaşatan ve hatta gerçekleştiren eşsiz bir sanatçıydı. Kendisi film çekebilmek için aradığı desteği yeterince bulamamıştı. Ama bu üretkenliğine, sinemayı düşünmesine, hayata sinema gözüyle bakmasına engel olmadı. Bir mekânı kendi zihninde kurmada, oradan sanatsal bir bakış açısı çıkarmada ve göstermek istediği sorunları işaret etmede çok yetenekliydi. Ekonomik olarak daha iyi durumda olabilse aklından geçenleri sinemaya daha iyi yansıtabilirdi. Ruhu şad olsun” ifadelerini kullandı.

Abdülhamit Güler, Ahmet Uluçay’ın sinemaya duyduğu ilginin çocukluk yıllarına dayandığını kaydederek “Sinemaya olan ilgisi 12 yaşında başlayan Uluçay, sinema dışı alanlarda çalışan, başarısız ticaret girişimleri de yaşamış birisi. Ama bu başarısızlığın temel sebebi sinemaya duyduğu ilginin diğer işlere duyduğu ilgiden çok daha fazla olması. İlk uzun metraj filmi olan Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak büyük ses getirmişti. Tek filmiyle çok geniş kitlelere ulaşan ve kısa filmleriyle sinemadan kopmayan Ahmet Uluçay, 2009 yılında aramızdan ayrıldı” dedi.

FOTOĞRAF SERGİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Zabit Karaköse, ise Uluçay’ın filmlerinin mecazi sembolik değerleri olduğunu ifade ederek “Ben kendimi onda gördüm. Dergilerde onun gibi şiirler yazıyorum. Onun filmini bir kişinin bile izlemesi, Ahmet Uluçay’a çektiği sıkıntıları unutturmak için yeterliydi. Sinemaya ilgi duyanlar onun kitaplarını okumalı, sinema için çektiği sıkıntıları bilmeli” şeklinde konuştu. Panelin ardından Fuaye Alanı’nda Güzel Sanatlar Fakültesi akademisyenlerinden Arş. Gör. Sercan Kehribar tarafından açılan sergide, Uluçay’ın Bozkırda Deniz Kabuğu filminin çekimleri sırasında kaydedilen fotoğraflarından oluşan 25 eser katılımcıların beğenisine sunuldu.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *