REKTÖR UYSAL’DAN FETÖ DARBE TEŞEBBÜSÜ ADLI ESER

518

Dumlupınar Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü kapsamında yeni bir esere daha imza attı. Uysal, ‘FETÖ Darbe Teşebbüsü’ adlı eserinde darbenin amacı, FETÖ’nün gerçek yüzü, diğer darbelerden farkı, FETÖ darbe teşebbüsünün bertaraf edilmesinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın rolü gibi önemli konulara değindi.

Rektör Uysal eserinde 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nün yıl dönümünde vatan ve millet sevdasıyla canını ortaya koyan şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerken gazilerimiz başta olmak üzere tüm milletimizi saygıyla selamladığını belirtti. Uysal eserinde şu ifadelere yer verdi;

FETÖ DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN AMACI NEYDİ?

15 Temmuz 2016 gecesinde aziz milletimiz Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kanlı bir darbe teşebbüsüne maruz kalmıştır. 15 Temmuz kanlı darbe girişimi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine sızmıș FETÖ mensubu bir grup asker ve sivil destekçileri tarafından yapılmış ve yaklaşık 22 saatte kontrol altına alınmıştır. Ülkemizin dünya üzerindeki stratejik konumu ve aziz milletimizin diğer milletlerden faklı durumu nedeniyle tarih boyunca birçok darbeler ve ihanetlerle karşılaştık. Ancak FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe teşebbüsü aziz milletimizin daha önce karşılaştığı hiçbir darbe ve ihanetle karşılaştırılamayacak kadar tehlikeli ve yıkıcı olmuştur. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün başarılı olması durumunda muhtemelen Irak ve Suriye’de yaşanan iç savaş ve yıkımdan daha ağır bir tablo ile karşılaşacak, bir daha kendimize gelemeyecek ve belki de tarih sahnesinden silinecektik. Böylesine ağır neticeleri olabilecek 15 Temmuz hain darbe girişimi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve aziz milletimizin feraseti ve kahramanlığı sayesinde bertaraf edilmiştir. Çok sathi bir bakışla FETÖ darbe teşebbüsünün amacının ‘Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenlemek, Anayasal düzeni ve Parlamenter sistemi yıkmak, bir cunta hükûmeti kurarak aziz milletimizin dini ve milli değerlerini yozlaştırmak ve tahrif etmek’ olduğu söylenebilir. Ancak takdir edileceği üzere FETÖ, diğer terör örgütlerinden farklıdır. En temel özelliği milli ve dini değerlerimizi su-i istimal ederek faaliyet yapması, suret-i haktan görünerek aldatmasıdır. FETÖ’nün bu temel özelliğinden dolayı halkımız daha kolay kandırılmış ve aldatılmıştır. 2. Aldanan veya ihale alan teröristler de FETÖ’nün en alt tabakasını oluştururlar. Bu tabaka ‘ibadet tabakası’ olarak da adlandırılabilir. Bunlar haşhaşidirler, mankurtturlar ve ahmaktırlar. Bu tabakadaki FETÖ mensupları Gülen’i ‘mehdi veya kâinat imamı’ olarak kabul ederler. FETÖ elebaşından gelen emirleri akıl süzgecinden geçirmeden, vicdan terazisinde tartmadan, İslami prensiplere uygunluğuna bakmadan tatbik ederler. Bunların tek amacı FETÖ elebaşının rızasını kazanmaktır. FETÖ elebaşı ‘vur dese vururlar, ‘öldür’ dese öldürürler, ‘öl’ dese ölürler. FETÖ elebaşının emri gereği öldüğü veya öldürdüğü için de Cennetin garanti olduğuna inanırlar. 3. FETÖ yapısını oluşturan bir tabaka da menfaat düşkünü insanlardır. Bunlara menfaatperestler (menfaatine tapan- lar) de denebilir. Bu tabaka menfaatini FETÖ de gördüğü için destek vermiştir. Gerçekte bir zamanlar öğrenciler için sınav kazanmanın, ișsizler için iș bulmanın hatta memur olmanın, memurlar için derece almanın veya amir olmanın, esnaflar için para kazanmanın ve zengin olmanın, bekarlar için kolayca eş bulmanın en kolay yolu FETÖ’ye hizmet etmekten geçiyordu. Hal böyle olunca da menfaatine düşkün bukalemun tipli insanlar için FETÖ mensubu olmak oldukça cezbedici olmuş, ateş kelebekleri gibi kendilerini FETÖ ateşine atmışlar ve yanmışlardır.

 FETÖ’NÜN GERÇEK YÜZÜ NE ZAMAN VE NASIL ANLAȘILMIȘTIR?

 FETÖ’nün mahiyeti uzun yıllar anlaşılamamıştır. Çünkü FETÖ, öncelerde çok sinsi davranmış kendine milli ve dini değerlere hizmet eden bir cemaat görüntüsü vermiştir. Böyle olduğu için de halkımız ve idarecilerimiz iyi niyetle desteklemişlerdir. Hepimizin bildiği gibi; FETÖ’nün ülkemizin seçilmiş ve meşru iktidarını illegal yollarla devirme planı 2012 yılında açığa çıkmıştır. FETÖ’nün gerçek yüzü bu tarihteki MİT krizi olayı ile daha iyi anlaşılmıştır. Bilindiği gibi 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı ile Eski Müsteşar ve yardımcısı İstanbul Özel Yetkili Savcılığı tarafından ifadeye çağrılmıştır. Bu, yargı ve polis içine sızmış FETÖ mensubu teröristlerin seçilmiş iradeye karşı açıktan yaptıkları ilk yasa dıșı hamle olmuştur. Bu hamle ile FETÖ, hem Kürt meselesinde çözüm sürecini sabote etmeyi, hem de MİT’i ele geçirmeyi hedeflemiştir. O dönem MİT Müsteşarı Hakan Fidan Sayın Erdoğan’ın talimatıyla PKK’nın silahsızlanmasını sağlamak için görüşmeler yapıyordu. FETÖ ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı terör örgütü üyesi olmakla suçluyordu. Bundan sonra meşru hükümete yönelik Gezi ve 17-25 Aralık olayları ile FETÖ’nün gerçek yüzü daha net anlaşılmıştır. FETÖ’nün mahiyeti anlaşıldıktan sonra sayın Erdoğan FETÖ ile amansız bir mücadeleye girmiş ve bunu da açık açık ilan etmiştir. FETÖ ile mücadele kapsamında FETÖ’ye bağlı dershanelerin kapatılması, özellikle asker içindeki FETÖ mensuplarının temizlenme niyeti 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile sonuçlanmıştır. 15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızın ulusal medya üzerinden yaptığı ve halkı demokrasiyi korumak için meydanlara çağırdığı konuşma sonrası milletimiz sokaklara dökülmüş ve darbenin seyri değişmiştir. Milletimiz darbeye karşı dünya tarihinde örneği görülmemiş bir direniş göstermiş ve darbe püskürtülmüştür. Sayın cumhurbaşkanımız ölümü göze alarak milletimiz karşına çıkmasaydı, gizlenmeyi veya kaçmayı tercih etseydi milletimiz olup biteni anlayıncaya kadar darbeciler memlekete hâkim olacaktı. Bazı dalkavuk kişiler veya bizzat FETÖ mensupları tarafından milletimiz yanlıș yönlendirilecek ve ‘bu aşamadan sonra kardeş kanı dökülmesin’ denecek ve bu mülahaza ile muhtemelen FETÖ’ye teslim olunacaktı. Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanımızın darbeyi önlemedeki rolünü önemsiz görenler hatta haksız olarak eleştirenler ya FETÖ’ye hizmet eden kötü niyetli ya da gerçekleri görme yetisi zayıf saf akıllı insanlardır.

FETÖ DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN DİĞER DARBELERDEN FARKLI YÖNLERİ NELERDİR?

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü ülkemiz ve milletimi için birçok bakımdan ilkleri barındırır.

1. Aziz milletimiz tarih boyunca birçok darbe görmüştür.Her darbe ülkemize büyük kayıplar verdirmiştir. Ancak 15 Temmuz kadar ağır neticeleri olan yıkıcı ve kanlı bir darbe teşebbüsü ile karşılaşmamıştır.

2. Aziz milletimiz tarih boyunca çok tehlikeli, acımasız ve sinsi birçok terörist başı görmüş ve mücadele etmiştir. Ancak FETÖ elebaşı olan F. Gülen kadar sinsi ve tehlikeli bir

terörist başı ile ilk defa karşılaşmıştır.

3. Aziz milletimiz tarih boyunca farklı terör örgütlerine mensup çok sayıda teröristle mücadele etmiştir. Ancak FETÖ’cü teröristler kadar kalp, akıl ve vicdan duyularını kaybetmiş, Man kurtlaşmış, üstün takiyye yeteneğine sahip teröristlerle ilk defa karşılaşmıştır.

4. Aziz milletimiz tarih boyunca milli ve dini değerlerimizi su-i istimal eden terörist gruplar görmüştür. Ancak FETÖ kadar milli ve dini değerleri şerde ve ihanette ustaca kullanan, milli ve dini değerlerimize böylesine ağır darbeler vuran, milletimizin medar-ı iftiharı olan sivil toplum kuruluşlarına sızarak itibarsızlaştıran şeytani bir terör örgütü görmemiştir.

5. Aziz milletimiz tarih boyunca yedi düveli yanına alıp bize karşı savaştıran dessas milletler görmüştür. Ancak FETÖ kadar uluslararası boyutta destek gören, devasa bir ekonomik güce ulaşan bir terör örgütü görmemiştir.

6. Aziz milletimiz ülkemizin bazı bölgeleri ve kurumlarına has terör örgütleri görmüştür. Ancak FETÖ kadar kanser gibi tüm ülke coğrafyasına ve kurumlarına yayılan ve metastaz yapan bir terör örgütü görmemiştir. Burada sayılan hususlar dikkate alınırsa FETÖ terör örgütünün aziz milletimizin bașına ne denli büyük bir bela olduğunu ve nasıl bir tehlikeyi atlattığımızı daha kolay anlarız.

BU DENLİ BÜYÜK BİR MUSİBETİ NASIL BERTARAF ETTİK?

FETÖ DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN BERTARAF EDİLMESİNDE SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN ROLÜ NEDİR?

Yaklaşık 40 yıldır içimize sızan, bu kadar uzun bir süre suret-i haktan gözükerek devasa bir sosyoekonomik büyüklüğe ulaşan sinsi bir terör örgütünün bertaraf edilmesinde en temel faktör Sayın Cumhurbaşkanımızın kendine has cesur liderlik vasfı olmuştur. Nitekim aziz milletimiz neredeyse her on yılda bir darbe veya darbe teşebbüsüne maruz kalmış ve genelde her defasında darbeciler muvaffak olmuştur. Bunda halkımızın ülke içinde anarşi ve kargaşa istemeyen anlayışı etkili olmuştur. Diğer darbeler dönemlerindeki liderler genelde ya bizzat darbelerin içinde yer almış veya darbelere karşı sessiz kalmış ve boyun eğmiştir. Son FETÖ darbe teşebbüsünde ise sayın cumhurbaşkanımız ölümü hiçe sayarak ve göze alarak meydanlarda olmuş, halkı sokaklara ve direnişe davet etmiştir. Liderin bu kahramanca duruşu, milletimizde de makes bulmuş, önceki darbelerde sesini çıkarmayan aynı millet bu defa destansı bir direniş göstermiştir. Aziz milletimizin önceki darbelerde sessiz kalması ve darbeye boyun eğmesi kanaatimce doğru ve yerindeydi. Çünkü önceki darbe dönemlerindeki hiçbir lider Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi ölüme meydan okuyarak milletimizi darbeye karşı direnmeye çağırmamış, çağırsa bile iletişim vasıtaları çok gelişmiş olmadığından sesini duyuramamıştır. Durum bu minvalde olmasına rağmen bazen Sayın Cumhurbaşkanımız insafsızca eleştirilere maruz kalıyor. ‘Neden daha önce göremedi ve neden bu kadar büyümesine müsaade etti ve fırsat verdi?’ deniyor. Yukarıda da belirttiğim gibi FETÖ’nün en bariz özelliği; suret-i haktan görünmesi, dini ve milli değerler arkasına gizlenmesidir. Şeytan gibi yıllarca gizli kalmış, çoğu zaman sağdan yaklaşmış, İblis (en büyük şeytan) gibi davranmıştır. Dine ve dini hizmetlere taraftar birçok insan da uzun yıllar FETÖ’nün mahiyetini anlayamamıştır. Bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın veya halkımızın kusuru değil, FETÖ’nün şeytanlıkta ustalığının neticesidir. İşte Sayın Cumhurbaşkanımız böylesine usta ve sinsi bir şeytanla mücadele etmiş ve galip gelmiştir. FETÖ darbe teşebbüsü ve sayın cumhurbaşkanımız ile ilgili değerlendirme yaparken bu perspektiften bakılmasının daha gerçekçi ve daha akli olduğunu düşünüyorum.

FETÖ DARBE TEŞEBBÜSÜ KONTROLLÜ BİR DARBE MİYDİ?

Bazı zevat, FETÖ tarafından yapılan 15 Temmuz darbe teşebbüsünü ‘kontrollü darbe’ olarak tanımlamaktadırlar. Kontrollü darbe tanımlaması ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünü güya mevcut hükümet ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından planlı ve kontrollü yapıldığını veya yaptırıldığını ima etmektedirler. Bu iddia sahipleri ya bilerek FETÖ’ye hizmet etmektedirler ya da siyasi muhalefetleri basiretlerini kör ettiğinden gerçekleri görememektedirler. Çünkü bu iddialar hem yaşanan gerçeklerle hiç örtüşmez ve uyuşmaz hem de tamamen FETÖ’yü masum göstermeyi ve aklamayı amaçlar. Șöyle ki; Birinci olarak Sayın Cumhurbaşkanımız ve çalışma arkadaşları FETÖ ile özellikle 2012 yılında meydana gelen MİT krizi olayı ile amansız bir mücadeleye girmiştir. Bu mücadele tüm halkımızın gözü önünde yaşanmıştır. Bu süreçte meşru hükümet çok ciddi sıkıntılara maruz kalmış, FETÖ kumpasları ve saldırıları ile zaman zaman iktidarını kaybetme tehlikesi yaşamıştır. FETÖ ile mücadele sürecinde adeta bir var oluş mücadelesi verilmiştir. Böylesine herkesin gözü önünde yapılan amansız bir mücadele ve sonrası FETÖ tarafından teşebbüs edilen darbe teşebbüsüne ‘kontrollü darbe’ yakıştırması yapanlar ya bilerek FETÖ’ye hizmet edenlerdir ya da bu mücadelenin hiçbir yerinde görev almayıp uzaktan seyredenlerdir.Kontrollü bir darbe olmadığının ikinci delili ise bizzat darbe gecesi ve sonrası yaşananlardır. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünde F-16 savaş uçakları, savaş gemileri,helikopterler ve tanklar gibi ağır askeri silahlar kullanılmış ve bu alçak kalkışmaya yaklaşık on bin kadar FETÖ mensubu asker katılmıştır. Bu ağır silahlar sadece bir askeri üsse değil çok farklı üslerde konuşlandırılmış silahlardı. Bu iddia sahipleri eğer FETÖ’cü değillerse aslında kendilerini ele veriyorlar ve askerliklerini fason yaptıklarını gösteriyorlar. Türk askeri sisteminde bu kadar askeri ve ağır silahı herkesi uyutarak veya kandırarak tiyatro oyunu oynarcasına kullanmak elbette imkânsız bir durumdur. FETÖ darbe teşebbüsünde 251 vatandaşımız şehit edilmiş 2740 vatandaşımız da yaralanmış ve gazi olmuştur. Bu iddia sahipleri eğer FETÖ’cü değillerse sanal ile gerçeği ayırt edemeyen hasta kişiler de olabilirler. Çünkü bu kadar şehit ve gazinin olduğu bir olayı seyredip böylesine deli saçması bir sözü söylemek ancak bu olayın gerçek değil animasyon filmi olduğunu zannetmekle mümkündür. Üstelik 15 Temmuz gecesi FETÖ darbe teşebbüsünde adeta ülkemizin kalbi ve beyni hedef alınmıştı. Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Genelkurmay Başkanlığı, polis karargâhları ve emniyet binaları, hava limanları, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) binaları, haberleşme sistemleri ve yayın kuruluşlarına (TÜRKSAT, TRT, TRT World ve CNN Türk vb) saldırılmıştı. Gözü dönmüş katiller milletimizin parası ile alınan ağır silahlarla milletimizin en stratejik ve en değerli kurumlarını ve tesislerini hedef almışlar ve büyük zararlar vermişlerdi. 16 Temmuz sabahı ortaya çıkan manzara gerçekten dehşet vericiydi. İşte böylesine yıkımın ve zararın fazla olduğu 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne ‘kontrollü darbe’ demek öncelikle yaşanan gerçeklerle bağdaşmaz.

 FETÖ, DİN İSTİSMARI YAPARAK FAALİYET GÖSTERDİ. DİN İSTİSMARINI ÖNLEMEK, FETÖ BENZERİ ÖRGÜTLENMELERE MANİ OLMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Yaratıcıyı arama, yaratıcının varlığına inanma ve yaratmadaki amacını anlama insan için en temel ihtiyaçlardan birisidir. Çünkü canlılar içerisinde olaylar arası ilişki kurma ve problem çözme, sanattan sanatkârı, yapıdan ustayı, resimden ressamı, kitaptan yazarı anlama kabiliyeti yalnızca insana verilmiştir. Bundan dolayı insan fıtri olarak içinde yaşadığı bu muhteşem sistemin sahibini anlamaya çalışır. Etrafında olup biten fiillerin (mesela dünyanın dönmesi, güneşin doğup batması, bitki ve hayvanların yaratılması vb.) failini merak eder. İnsanın canlılar içerisindeki yerini ve neden var edildiğini sorgular. Tüm bu işleri yapan yaratıcının amacını merak eder ve bilmek ister. Bundan dolayı insanlık tarihi boyunca inanç ve dinler hep var olmuştur. Yaratıcının diğer canlılara vermeyip sadece insana verdiği bu özelliklere bakılırsa yaratıcının insanı muhatap aldığı ve insana kendini tanıma sorumluluğu yüklediği anlaşılır. İnsan, fizyolojisi gereği merakını ve ilgili duygularını tatmin edebilmek için yaratıcıyı bulmak ve tanımak ister. İşte insana verilen bu duygular doğru tatmin edilmediği için tarih boyunca akla ve mantığa hiç uymayan garip inançlar ve dinler ortaya çıkmıştır. İnsanlar ateş, inek, ay, güneş gibi farklı varlıkları ilah edinmişlerdir. Hatta kendi yaptığı putlara tapınmışlardır. Yaratıcı insanoğluna kendini tanıtmak için insanlık tarihi boyunca çok sayıda peygamber ve kitap göndermiştir. İnsanlık zaman geçtikçe yaratıcının gönderdiği rehberlerin ve kitapların öğretilerinden uzaklaşmış ve dinlerini tahrif etmişlerdir. Zaten yaratıcının insanlık tarihi boyunca çok sayıda peygamber göndermesinin nedeni de bundan dolayıdır. İnancımıza göre yaratıcının en son gönderdiği peygamber Hz. Muhammed (sav), kitap Kur’an-ı Kerim, din ise İslamiyet’tir. İşte ülkemizde FETÖ’nün ortaya çıkmasındaki en temel sebep; bilime ters düşmeyen, akıl ve mantıkla uyumlu güzel dinimizin doğru kurum, kişi ve kaynaklarca öğretilmemesi, hatta zaman zaman İslam Dininin temel esaslarının yasaklanmasıdır. Ülkemizde sıklıkla yapılan darbelerle, özellikle de 28 Şubat Post modern Darbesi ile dini hizmetler yapan resmi (mesela Diyanet İşleri Başkanlığı) ve gayrı resmi kurumlar (sivil toplum kuruluşları) ve dindarlar üzerinde anlamsız baskılar kurulmuş, dini hizmetler gereği gibi yapılamamıştır. Din ve dindarlarla mücadele edilmiş, İslamiyet’e irtica, Müslümana mürteci denilmiştir. Çağ dışı bir uygulamayla Müslümanın kılık kıyafetine ilişilmiş, eğitim hakkı gibi en temel haklarından mahrum edilmiştir. Hal böyle olunca insanımız dini bilgiler bakımından yetersiz kalmış, doğruyu yanlışı ayırt edemez duruma düşmüştür. Bu hal ise tam da yabancı istihbaratlar ve şer güçler için uygun bir ortam oluşturmuştur. Din istismarı yapanlara, yani din ile dünyayı kazanmaya çalışan sahtekârlara gün doğmuştur. İşte FETÖ, ülkemizde yaşanan bu olumsuz şartların bir mahsulüdür. Kısaca gayet fıtri olarak yaratanı tanımak, İslam’ı öğrenmek isteyen insanımızın karşısına din istismarcısı hain FETÖ elebaşı ve aveneleri çıkmıştır ve insanımızı kandırmıştır. Milletimize doğru İslamiyet doğru kaynaklardan öğretilseydi, yani diyanet kurumumuz ve ehlisünnet dairesinde hareket eden sivil toplum kuruluşlarımız görevini hakkı ile yapsalardı, elbette insanımız FETÖ’nün tuzağına düşmeyecekti. O halde bundan sonra FETÖ benzeri terör örgütlerinin ortaya çıkmaması için yapılması gerekenler gayet açıktır. Hak olan güzel dinimiz insanımıza doğru şekilde öğretilmeli ve baskı altında olmadan İslam’ın yaşanmasına müsaade edilmelidir.

FETÖ”NÜN BEŞ TEMEL ÖZELLİĞİ (FETÖMETRE)

FETÖ”nün en temel özelliklerini (FETÖMETRE) beș maddede toplayabiliriz. FETÖMETRE’ye göre FETÖ’yü ve FETÖ’nün yerini doldurma ihtimali olan STK’ları değerlendirebiliriz.

1. STK’lar arası istișare ve uhuvvete önem vermezler.

2. STK’ların hizmetlerini istemezler ve kıskanırlar. 3. Hedefe götürecek yolların meşruiyetine önem vermezler. Hedefe götürecek her yolu mübah sayarlar.

4. Fakire değil zengine ilgi gösterirler.

5. Tartma ve muhakeme melekeleri yoktur. Kendilerine emredilirse, düşünmeden onu yaparlar. FETÖ”den ders almayıp aynı hataları yapmak, FETÖ’nün veya FETÖ özelliklerini taşıyan STK’ların gelişmesine ve güçlenmesine fırsat vermek büyük bir hatadır ve basiretsizliktir. FETÖ, aziz milletimizin mukaddes değerleri olan dini ve milli değerlerini sulandırdı ve kirletti. Devleti ve milleti ile yüzyıllardır barışık olan, devletin yükünü alan, Anadolu’nun temel gerçeği ve asli unsurları olan vakıf kültürü ve tarikatları itibarsızlaştırdı. Dini ve milli değerlere önem vermemek, İslam’a hizmet eden STK’ları hor görmek ise FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmek ve FETÖ’nün değirmenine su taşımaktadır.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *