DEPREM…                                             

1770

Deprem (zelzele, seizma), yer sarsıntısı, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik (depremle ilgili, depremsel) dalgalanmalar, sismik dalgaların yeryüzünü sarsması… Deprem; yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar hâlinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsmasıyla kırıkların olması, fay hatlarının çatlaması… Deprem; volkanik faaliyetler, toprak kaymaları, mayın patlamaları veya nükleer testler sonucunda fay hatlarının çatlaması… Deprem, toprak kaymasına ve volkanik aktivitelerin tetiklenmesine sebep olabilmekte… Yeryüzünde pek çok doğal deprem, eğim atımlı ve doğrultu atımlı faylardaki kırıklar sonucunda meydana gelmekte… Ana depremden sonra gelen sarsıntılar, artçı depremler… Deprem öncesi ve sonrası sarsıntılar daha küçük olmakta… Çöküntü deprem, yerin belirli derinliklerinde kaya tuzu, gips/alçıtaşı gibi katmanların zamanla erimesiyle oluşan boşlukların çökmesiyle meydana gelen deprem… Büyük barajlar ve köprüler inşa edilirken, toprağı delerken, kömür madeni kazarken veya petrol kuyuları açarken de yapay depremler olabilmekte… Meselâ, 2008 yılında Çin’in Sichuan kentindeki Zipingpu Barajı‘nın çökmesi sonucu oluşan ve 69.227 kişinin ölümüne sebep olan olay, yapay deprem…

Deprem fırtınaları, bir bölgede meydana gelen depremler dizisi… Artçı sarsıntılardan farkı tek bir depreme bağlı olmayışları… Deprem fırtınalarında daha yüksek şiddette artçılar olabilmekte… Dünyada her yıl yaklaşık 500.000 deprem meydana gelmekte ve bunların 100.000 kadarı hissedilmekte… Guatemala, Şili, Peru, Endonezya, İran, Pakistan, Portekiz, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan, İtalya, Japonya, ABD vb. ülkelerde sıklıkla ve küçük şiddetlerde depremler meydana gelmekte… USGS (United States Geological Survey) verilerine ve Gutenberg-Richter kuralına göre, 1900 yılından bu yana yılda ortalama 18 adet 7.0-7.9 büyüklüğünde deprem meydana gelirken 8.0 ve üstü bir deprem yılda ortalama yalnızca bir kez gerçekleşmekte… Sismik dalgalar, dünyanın iç kısmı boyunca hep hareket halinde… Depremler, sismometrelerle uzun mesafeler boyunca ölçülebilmekte…

Yeryüzüne yakın bir noktada güçlü bir deprem gerçekleştiğinde ‘tsunami’ye de sebep olabilmekte… Tsunami (Japonca liman dalgası, med-cezir), okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, kasırgalar, gök taşı düşmesi, deniz altındaki nükleer patlamalar, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerjiğiyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgası demek…  Tsunamilerin %80’i Pasifik Okyanusu’nda gerçekleşmekte… Deprem, sismograf ile ölçülmekte… Deprem olaylarını inceleyen bilim dalı, sismoloji… Depremin büyüklüğü eskiden Richter ölçeği (Richter scale) ile günümüzde ise, Moment magnitüd ölçeği (Moment magnitude scale) ile belirlenmekte… Sarsıntının şiddeti Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülmekte… Depremlerin aletsel büyüklükleri ve sarsıntı oranı 7 ve üstünde olan depremler yıkıcı olabilmekte… Büyüklüğü 7 ve üstü olan yıkıcı depremlerin hissedilen şiddeti, Mercalli şiddet ölçeği ile 10-12… Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvveti üzerinde etkili… Bu yüzden yeryüzüne yakın noktalarda gerçekleşen depremler daha çok hasara neden olmakta… Deprem büyüklük ölçeğinin, bilim adamlarına göre, tahminen 9,5 büyüklüğünü geçemeyeceği düşünülmekte… Bu düşünce; depremin jeolojik potansiyel enerjinin levhalarda daha fazla saklanamamasına ve levhaların en zayıf noktasında ani hareketle jeolojik enerji potansiyelinin doğal yoldan azalacağı varsayımına dayanmakta…  

HAARP (High frequency Active Auroral Research Program – Yüksek Frekanslı Aktif Aurorasal / Güneş fırtınalarının uzaya yaymış olduğu yüklü parçacıkların Dünya’nın manyetik alanı ile etkileşmesi sonucu oluşan göz alıcı ışıkların Araştırma Programı -iklim kontrol silahı) projesi, yapay deprem, zihin kontrolü yapılabilmesi vb. birçok komplo teorisinin konuşulduğu günümüzde, zihinlerimizdeki DEPREM ve etkileri çok daha hasar vermekte aslında… Stanford Üniversitesi Türk profesörü, Umran İnan, Popular Science dergisine verdiği demeçte iklim kontrolü ile ilgili komplo teorilerinin ‘tamamen yanlış bilgiye dayandığını’ belirtmiş olsa da insanın insana verdiği zararlar, gerçekten algılarımızda DEPREM etkisi oluşturmakta… Maalesef insanoğlunun Dünya gezegeninde meteorolojik sistemleri bozmaya yönelik çalışmaları inkâr edilemez… 17 Ağustos 1999’daki 7.4 büyüklüğündeki Marmara depreminin ve 6 Şubat 2023’te merkez üstü Kahramanmaraş olan ve 10 ili etkileyen 7.7-7.6 büyüklüğündeki depremin HAARP yoluyla oluşturulan yapay deprem olduğu yönünde komplo teorisi söz konusu… ABD savaş gemisi USS Nitze‘nin 03.02.2023 tarihinde İstanbul’a gelip Dolmabahçe açıklarında demirlemesi, kanıt olarak gösterilmekte… HAARP Projesinin karşıtlarından biri olan, ünlü jeofizikçilerinden Prof. Gordon J. F. MacDonald‘e göre, elektromanyetik teknoloji ile iklimlerin değiştirebileceği, kutupların eritebileceği veya yerinden oynatabileceği, Ozon tabakasına zarar verilebileceği, deprem oluşturabileceği, okyanus dalgalarının kontrol edilebileceği, radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabileceği ve hatta dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beyninin kontrol altına alınabileceği iddia edilmekte…

 Hak buyruğu: “Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığında ve yer ağırlıklarını dışarı attığında ve insan, ‘Ne oluyor buna!’ dediğinde; o gün yer, bütün haberlerini Rabbinin ona vahyettiği şekilde anlatır.” (Zilzâl Suresi, 1-5 Ayet)… Mâruz kaldığımız doğal afetler… Jeolojik âfetler; deprem, heyelan, kaya düşmesi, volkanik patlamalar, çamur akıntıları, tsunami… Klimatik (iklimsel) âfetler; sıcak dalgası, soğuk dalgası, yıldırım, kuraklık, dolu, hortum/kasırga/tayfun, sel, siklonlar (atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtınalar), tornado (havanın çok güçlü konveksiyonel/ısınan havanın yükselmesi sonucunda doğan girdap), tipi, çığ, aşırı kar yağışları, asit yağmurları, sis, buzlanma, hava kirliliği, orman yangınları… Biyolojik âfetler; erozyon, orman yangınları, salgın hastalıklar, böcek istilası… Sosyal âfetler; yangınlar, savaşlar, terör saldırıları, göçler… Teknolojik âfetler; maden kazaları, biyolojik-nükleer-kimyasal silahlar ve kazalar, sanayi kazaları, ulaşım kazaları… Ülkemizde en sık görülen doğal âfetler; dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalar… Bizi biz olmaktan çıkaran âfetler… Önceliğimiz, kendimizle ilgili âfattan (âfetlerden) korunabilmek olmalı… “Aklın âfeti, aklını zekâsını beğenmektir. Cesaretin âfeti, azgınlıkta kullanmaktır. Cömertliğin âfeti, başa kakmaktır. Güzelliğin âfeti, güzelliği ile kibirlenmektir. İbadetin âfeti, ara vermektir. Konuşmanın âfeti, yalan söylemektir. Hilmin (yumuşak davranmanın ve merhametli olmanın)  âfeti, ahmaklık ve zillettir.” (Hadis-i Şerif)… Sonrası, her türlü âfetin üstesinden gelmek için çalışmak olmalı… Bu, âfat olduğunda bir ve beraber olmakla, birebirimizin yardımına koşmakla olur…

Gerçek şu ki Allah insanlara zerrece kötülük etmez, fakat insanlar kendilerine kötülük ediyorlar.” (Yûnus 44)… Doğal âfet zamanında her birimiz diğerimizin umurunda olmalı; hayata tutunma umudunda olanlara umut olmalı; her birimiz diğerimizi kucaklamalı… Hepimiz tek yürek, tek ses, Büyük Türkiye olmalıyız…  Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *