İBN-İ SÎNÂ, HACI BEKTÂŞ-I VELÎ…                                               

1938

İbn-İ Sînâ, felsefenin büyük üstadı (eş-şeyhu’r-reîs), İslam düşünürü… İbn-İ Sînâ, Avrupa’da modern Orta Çağ biliminin kurucusu ve hekimlerin önderi… İbn-İ Sînâ, hem İslam dünyasında, hem Ortaçağ Hıristiyan dünyasında Avicenna (Latince, İbranca Aven Sena) adıyla ün kazanmış Türk filozofu… İbni Sînâ Haftası (17-25 Ağustos) ve Hacı Bektâş-ı Velî’yi Anma Günü ve Haftası (16-23 Ağustos), iç içe girmiş… Bu bağlamda İbn-i Sînâ’ya ve Hacı Bektâş-ı Velî’ye ait sözleri ve onların kadim medeniyetimize kazandırdıklarını hatırlayalım…

İbn-i Sînâ (Ebu Ali Sînâ, 979 – 1037, Sâmânî sarayı kâtiplerinden Belh’li Abdullah bin Sînâ’nın oğlu), Özbekistan Buhara şehri Efşene köyünde doğmuş… İran Hemedan şehrinde ölmüş… İbn-i Sînâ, 10 yaşında hafız olmuş, akabinde edebiyat, dil, fıkıh ve akaid eğitimleri almış… Babasından, ünlü bilgin Nâtilî’den ve Hanefi fakihi İsmâil ez-Zâhid’den dersler almış… Hekim Kuşyar’ın yanında tıp eğitimi almış… 18 yaşında saray hekimi olmuş… Geometri (özellikle Öklid geometrisi), mantık, fıkıh, sarf, nahiv, tıp ve doğabilim alanında çalışmalar yapmış… Fârâbî’nin ‘El-İbane’sinden Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenmiş… Babası öldükten sonra, Gürgan’da Şirazlı Ebu Muhammed’den destek almış… El-Kanun fi’t-Tıb (Canon, Tıbbın Kanunu) kitabını (14 cilt) Gürgan’da yazmış… Tıp ve Felsefe alanında 200 kadar kitap ve değişik konular üzerine, 240’ı günümüze kadar gelen, 450 kadar makale yazmış… Felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü’ş-Şifa (İyileşme Kitabı) ve El-Kanun fi’t-Tıb (Tıbbın Kanunu) isimli eserleri, Orta Çağ üniversitelerinde okutulmuş; Fransa Montpellier’de ve Belçika Leuven’de (Louvain) 1650 yılına kadar ders kitabı olmuş… İbn-i Sînâ’dan deyişler… “Ne öğrendiysem secdede öğrendim… Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir… Her hastalığı yapan bir kurttur; ne yazık ki onu görecek elimizde âlet  (mikroskop) yokAletlerin en faydalısı kalemdir. Bir şişe mürekkep bir külçe altından hayırlıdır.” İbn-i Sînâ’dan bilindik tavsiyelerinden bazıları: Hiper (yüksek) tansiyona karşı, kabak suyu içilmesi… Kalbi güçlendirmek için elma yenilmesi… Felce yakalanmış kişilerin çam fıstığı yemesi… Göğüs hastalığından şikâyeti olanların badem yiyip ardından bal şerbeti içmesi… Karaciğeri çalıştırmak için karnabahar yenilmesi… Vücudun kuvvetini korumak için süt içilmesi… İyi beslenmek için yumurta yenilmesi…

Hacı Bektâş-ı Velî (1281 – 1338), barışı, insana verilen değeri, paylaşmayı, öğrenmeyi ve İslamî değerleri içinde bulunduğu topluma nakşeden önder, derviş, dervişlerin pîri, bizden biri, içimizden biri… Hacı Bektâş-ı Velî, sözleriyle hayatıyla yaptıklarıyla hepimize rehber olan biri; gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata… Hacı Bektâş-ı Velî, Horasan’ın Nişabûr şehrinde doğmuş,  İlk eğitimini Şeyh Lokman-ı Perende’den almış; eğitimlerini tamamladıktan sonra Anadolu’ya gelmiş… Nevşehir Sulucakarahöyük’te (Hacıbektaş’ta) vefat etmiş… Hacı Bektâş-ı Velî, halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli talebeler yetiştirmiş; Anadolu’da dini, iktisadî, askerî ve sosyal kurum olan ‘Ahilik Teşkilatı’nda büyük hizmetler yapmış; Osmanlı sultanları tarafından sevilmiş ve hürmet görmüş… Kuruluş devrinde olan Osmanlı Devleti’nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olmuş… Sultan Orhan zamanında teşkil edilen ‘Yeniçeri Ordusu’na dua etmiş… Yeniçeriliğin pîri, üstadı ve manevî hâmisi olmuş… Yeniçeriler; “Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali… Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli…” diyerek savaşmışlar… Hacı Bektâş-ı Velî, ‘Makâlât’ (makaleler), Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Kitâbu’l-Fevâid, Şerh-i Besmele, Şathiyye, Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye adlı eserler yazmış… Hacı Bektâş-ı Velî, “Okunacak en büyük kitap insandır. Hak’ın yarattığı, her şey yerli yerinde.” demiş… “Bir olalım, iri olalım, diri olalım.” diyerek paylaşma ve yardımlaşmayı teşvik etmiş… “Kendine ağır geleni başkasına yapma.” nasihatiyle âdil olmayı dillendirmiş… “Âlimin uykusu cahilin ibadetinden üstündür.” diyerek öğrenmenin önemini vurgulamış…

Kadim medeniyet değerlerimizin içselleştirilebilmesi, İbn-i Sînâ’ları, Hacı Bektâş-ı Velî’leri bilmekle ve nice bilim ve gönül adamlarımızı tanımakla ve onların açtığı yolda yürümekle mümkün… Kaçımız haberdarız, tarihe yön veren kadim medeniyet değerlerimizin temsilcilerinden?◼ Meselâ, Hekimlerin pîri İbn-i Sînâ’dan… İlk robotun mûcidi Cezerî’den… Denizlerin Parlayan Yıldızı Pîri Reis’ten…  Matematik dehâsı Cahit Arf’tan… Göklerin Fatihi Ali Kuşçu’dan, Birunî’den Ferganî’den, Uluğ Bey’den… Filozofların üstadı Fârâbî’den… İbn-i Haldun’dan… Hacı Bektâşı Velî’den… İsimlerini zikredemediğimiz nicelerinden… Kadim medeniyet değerlerimizden kopmamız, bizi her şeyin Batı uygarlığı sayesinde olduğu saplantısına sürüklemiş on yıllarca maalesef… Bu saplantıdan kurtulabilmek ve üstesinden gelebilmek için, kendimiz olabilmemiz ve kendimize egemen olabilmemiz gerekmekte… Kızılelma ülküsüyle kendimize gelmemiz ve sonrasında her birimizin görevlerimizi ve sorumluluklarımızı yerine getirmememiz gerekmekte… Tarihimizde, Kızılelma; Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdumuzu geri alma ülküsü… Cebeli Tarık’tan Hicaz’a Balkanlardan Asya’ya tüm insanlığın hasretle beklediği ülkü… Malazgirt’ten İstanbul’un Fethine destanların yazıldığı kutlu yürüyüş… Kızılelma, gölgesinde nice mazlumun serinlediği ulu çınar… Kızılelma, ‘birlik ve dirlik’… Kızılelma, dili Türkçe olan devletlerin bir arada olması, ortak hareket etmesi, ortak siyasi ve ekonomik kararlar alması ve uygulaması… Türk Devletleri Teşkilatı… Dünyamızın refahı için gerekli olan Türk Birliği… Bu ülkünün günümüz kahramanlarına dokunacaklarını söyleyenlere aman ve fırsat vermemek, boynumuzun borcu… Gün, o gün… Türkiye Savunma Sanayii Başkanımız Prof. Dr. İsmail Demir’e, Selçuk Bayraktar’a, Prof. Dr. Mahmut Akşit’e ve daha nice millî kahramanlarımıza, bilim adamlarımıza sahip çıkma günü!  Unutursak dünü, yaşamadan tüketiriz yarını ve bugünü…

İbret alıp kendimize, kadim medeniyet kodlarımıza dönmemiz gerektiğini hatırlatan söz: “Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık.” (Nobel Ödüllü Fizikçi Pierre Curie)… Selam, sevgi ve saygılarımla.             

https://www.tarihiolaylar.com/galeriler/tarihe-damgasini-vurmus-musluman-bilim-adamlari-581




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *