İSRÂF…

1593

İsrâf, boşa ve gereksiz harcanan her şey… Gereksiz tüketim, savurganlık, tutumsuzluk… İsrâf, malı helâk etmek, faydasız hâle getirmek, faydalı olmayacak şekilde sarf etmek… İsrâf eden iflâh olmaz… Gıda israfı, su israfı,  elektrik israfı, zaman israfı… İsrâf, devamlı olan kayıp…  İsraf, ortak kazançlara, ortak alanlara el koyma bağnazlığı… İsraf, davranış şekli hâline getirilmemiş bilginin uygulama versiyonu… İsraf, hayatı değiştirebilme gücünün olumsuz hâli… Sormayanların, soruşturmayanların, akılını kiraya verenlerin ve düşünme zahmetine katlanmayanları ahvâli, fikrin iflası…  İflasın ne olduğu ne olmadığı; iktisatlı, istikrarlı olmayı bilmeye endeksli… Müsrif olan, cimri olan; isrâfı anlama engellidir…

İsrafı en iyi anlayabilmenin yolu Hak buyruğuna tâbi olmakta: “Ey Âdemoğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf / 31)… “Velîsi bulunduğunuz yetimleri evlilik çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Eğer onların akılca olgunlaşıp kâr-zararı ayırt edebilecek bir duruma ulaştıklarına kanaat getirirseniz, o takdirde mallarını kendilerine hemen devredin. Büyüyecekler de mallarını elimizden alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yiyip tüketmeyin. Zengin olan veli, yetim malına tenezzül etmesin; muhtaç olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak meşrû ölçüde bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde de yanlarında şâhit bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter.” (Nisâ / 6)… “Asmalı asmasız bağları ve bahçeleri, çeşit çeşit renk ve tatlarda hurmaları ve ekinleri, zeytinleri ve narları, kimi bakımdan birbirine benzer, kimi bakımdan benzemez biçimde yaratıp yetiştiren Allah’tır. Ürün verdikleri zaman onların ürününden yiyin; mahsulün biçilip toplandığı gün fakirlerin hakkını verin. Fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez.” (En’âm / 141)… “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver; fakat malını israf ederek saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (İsrâ, 26-27)… “Onlar, harcadıklarında ne isrâf eder ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan / 67)… “Kibre düşmeden ve israfa kaçmadan (dilediğiniz gibi) yiyin, sadaka verin/harcayın ve giyinin!” (Hadis-i Şerif)… “İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar(ı değerlendirme) hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.” (Hadis-i Şerif)… “İktisat eden zenginleşir, isrâf eden fakirleşir.” (Hadis-i Şerif)… “İsraf ve kibirden sakının!” (Hadis-i Şerif)…

İsraf ile ilgili bir not… İsveç’te Stockholm’deki bir otelin lavabosunda aynanın yanında ilginç bir yazı notu: Lütfen, tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu var, oraya bırakın. Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayiine yardımcı olun.  Her türlü isrâfın önüne geçmenin bin bir türlü yöntemi var… Birkaçı… Vatandaşlarımızı medyada yapılacak duyurularla meselâ, şu tarihte, şu saatte, gelecek görevlilere, “Lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun! Ülkemizin kalkınmasına yardımcı olun! Fazla ağaç ziyanına engel olun!” denilebilir… Misâller çoğaltılabilir… Bununla alâkalı muhakkak güzel bir anınız olmalı… Çocukluğumuzda nenelerimiz ile farklı şekillerde yaşadığımız, unutamadığımız hâtıralar gibi… “Rahmetli nenem, pirinç (veya fasulye, nohut, bulgur vb.) ayıklarken bir pirinç tanesi yere düştü… Nenem, eğilerek yere düşen pirinci özenle arayıp buldu ve alıp tepsiye koydu… Şaşırdım bunca çabaya elbette. Bir pirinç tanesi için bu kadar yorulmaya değer mi diye… Yetişken olunca anladım ki, insanların pirinç tarlalarında pirinç toplarken ne kadar zorluk çektiklerini… Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi olduğunu… Dünyadaki herkesin bir pirinç tanesini israf etmesi durumunda, aslında binlerce ton pirincin isrâf edileceğini.”… Ebeveyn eğitimi olmalı öncelik… Sonrasında, ebeveynlerin çocuklarını eğitebilmeleri mümkün… Davranış eğitimi olmadan, her türlü eğitim boşa kürek çekmek… Eğitim, öğrenilenlerin davranış hâline gelmesi demek… Okulöncesinden başlayarak evrensel normların, etiğin/ahlâkın, öz değerlerimizin ve kadim medeniyet değerlerimizin işlendiği davranış eğitimleriyle, ancak istenilen hedefe ulaşılabilir… Yerden çöp alıp, çöp kutusuna atamayan; davranış eğitiminden nasibini almamış demektir… Yollarda seyir hâlindeyken arabasının camından çöp atanlarla hangi tutarlı, duyarlı ve başarılı işlere birlikte imza atabiliriz ki? Hesaba çekilmemiz gereken dört isrâf… Ömrümüzü nasıl geçirdiğimiz… Öğrendiklerimizi, bildiklerimizi nasıl uyguladığımız… Sahip olduğumuzu malımızı, mülkümüzü nereden, nasıl kazanıp nerelere harcadığımız… Bedenimizi nerede yorup hırpaladığımız… İsrâf lüksümüz yok… Lüks, zaten özü itibariyle isrâf… Sadece midemizin değil; beynimizin, dilimizin, yüreğimizin ve davranışlarımızın da isrâf lüksünden kurtulması gerek… İsrâftan kurtulmanın yolu… İsrâfın zararlarını bilmektir ve bunları düşünmektir… Sahip olduklarımızı amaçsız dağıtmamaktır ve harcamalarımıza dikkat etmektir… İsrâfın sebeplerinden uzak durmaktır… Bizi isrâfa sürükleyen nedenler… Sefahat (sefih olmak, aklı az olmak)… İsrâfı cömertlik sanmak… Riya (show, gösteriş) yapmak… İşlerimizde gevşeklik ve tembellik yapmak… Gereksiz yere başkalarından utanıp sıkılıp harcama yapmak… Öz değerlerimize göre yaşamamak… Sahip olduklarımızı hakça başkalarıyla paylaşmamak… Alışverişte acele edip aldanmak…

Elbisenin en güzeli, pahalı olanı değil; temiz olanıdır… İnsanın en iyisi, biriyle güzel konuşan değil; güzelce az konuşandır, onunla güzel doğru etkin ve etkili iletişim kurandır, sözlerini boş yere isrâf etmeyendir… İsrâf edilince, ahlakî ve insanî değerler göz ardı edilince, yenilip içilenler, üretilip tüketilenler ve giyilenler fayda yerine zarar vermeye başlar ve toplumsal bir yozlaşma yaygınlaşır… Tüketilen gıdaların, gereksiz harcamaların ve lüks içinde hayat sürmenin, insan karakteri ve psikolojisine etkisini ve aşırı yeme içme, giyinme ve harcamanın insan sağlığına ve ruhuna zararı olduğunu bilelim… Sözün bittiği nokta: “İnsan, sevme hissini isrâf etmemeli.” (Necip Fazıl Kısakürek)… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *