BOŞ BELEŞ SÖZLER / YUSUF KOÇ

799

 Yarım asırdır bu şehirdeyim. Her duyarlı insan gibi beni de rahatsız eden sözler var. Onlardan biride ” bizden bir şey olmaz” sözü. Karamsarlık içeren bu lafı söyleyenin maksadını anlamış değilim. Umarım konuyu açınca bana hak verirsiniz. Çevrenizde Kütahya’nın sorunları mevzubahis olunca kalkınmadan, gelişmeden söz eden, birlik ve beraberliğin öneminden dem vuran icraata gelince bahaneler uydurarak kıvıran tipler görürüsünüz. Bu boş beleş sözle yetinmez geçmişte olmuş veya olmamış, yalan-yanlış birtakım tevatürleri öne sürerek hayırlı bir şey yapmazlar ve en kötüsü de güven kaybına yol açarlar. Ayrıca eleştirdikleri konulara ilişkin ortaya somut bir şey koymadıkları gibi iş yapmak isteyenleri soğutur bunu da marifet sayarlar. Malayani sözlerine itiraz ettiğinizde hemen komşu şehirlerle mukayese ederek onların gerisinde kaldığımızı, gelişemediğimizi, zengin mahallenin fakir mukimi durumuna düştüğümüzü anlatır iktidarı ve bu şehre önemli yatırımlar yapmış insanları suçlarlar. Hem komşu şehirlere özenirler hem de oraların nasıl kalkınıp geliştiğini görmezler. Görmezler çünkü o şehirler kamu değil, özel sektör marifetiyle kalkınıp gelişmiştir. Tabii yapılanları görüp öz eleştiri yaparak yatırımlara destek verende olmuştur. Bazı menfi düşüncelere inat Kütahya gelişiyor, üretiyor ve satıyorsa özüyle sözüyle Kütahya’yı seven müspet düşünceli idealist insanlar sayesindedir.

 Artık geçmişe takılıp kalmanın bir işe yaramayacağını anlayıp, maziye değil atiye bakarak bu şehirde yaşayan bizler” ben çalışmalıyım, üretmeliyim, başarmalıyım” diyerek gıpta ettiğimiz şehirlere ulaşmanın gayretinde olmalıyız. Tabii öyle lafla değil kafa kafaya vererek ortak akılla hak ve halk için hakiki işler yapmalı menzile ulaşmanın azminde olmalıyız. Bunun için Kütahya cazip bir şehirdir çünkü önemli kaynaklara sahiptir. Mühim olan bu potansiyeli değerlendirerek Kütahya’yı hak ettiği yere getirmektir.

 Mazide bu şehirde nelerin yaşandığı, kimin kime çelme taktığını ben bilmiyorum ve her söylenene de itibar etmiyorum. Çünkü sui  misal emsal olamaz olmamalı. Olmuşsa bile onları tekrar gündeme getirmenin bir alemi yok çünkü hiçbir faydası olmuyor. Yani toplum yararına olmayan her söz abesle iştigalden başka bir şey değil. Bizler bugün özümüzle sözümüzle en iyisini yaparak emsal teşkil edecek eseler bırakmalıyız. Bu ferden olacağı gibi müştereken de olabilir.

 Bunları başarmak için önce korkularımızı ve güvensizlik saplantımızı yenerek ve bizden bir şey olmaz sözünü hafızamızdan silerek işe koyulmalıyız. Her şeyi ahlaki ve yasal çerçeve içinde yaparsak sıkıntı yaşanacağını sanmıyorum. “Korkunun ecele faydası yok ” diyen ecdadımız” korkak bezirgân ne kâr eder nede ziyan” diyerek ticarette kararsızlığın ziyana sebep olacağını belirtmişler. Bugün bize düşen bu zararla daha fazla yürünmez diyerek, asaletiyle övündüğümüz bu kadim şehrin kalkınıp gelişmesi için üzerimizdeki ataleti atarak makus talihimizi yenmek için birlikte gayret etmeliyiz. Söz buraya gelmişken Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, ‘ DAVAM ‘ adlı kitabından birliğin önemini anlatan bir alıntı yapayım.

” Bundan yıllar önce Avustralya’nın güneyinde çok büyük bir kasırga tespit edilmişti. Bu kasırga kuzeye doğru ilerliyordu. Bu devasa kasırganın Hint ve Çine gideceği ve bu bölgelerde yüzbinlerce insanın hayatına son vereceğinden endişe ediliyordu. Kasırga her türlü enerjiyle dolmuş geliyor. Herkes büyük bir felaket beklerken bir de bakıldı ki bu büyük kasırga Avusturalya’yı geçtikten sonra Hint ve Çine gidecekken, son anda yönünü değiştirerek okyanusa yöneldi. Kasırga bütün enerjini okyanusa boşalttı ve insanlık büyük bir felaketten kurtuldu. Meteorolojistler, fizikçiler, kimyacılar seferber oldular. Araştırdıkları konu şuydu: Bu muazzam güç, bu devasa kasırga nasıl oldu da son anda yön değiştirdi? Avusturya’nın kuzeyinden gelip Asya’yı kasıp kavurması gerekirken, ne oldu da okyanusa yöneldi? Bunu incelemeye başladılar. Sonunda ittifakla tespit ettikleri husus şudur:  Tam o tarih, Avusturalya’da kelebeklerin göç mevsimidir. Aynı anda milyonlarca kelebek, bu göç için kanatlarını çırpmaya başlar. İşte kelebeklerin kanat çırpışları havada birleşerek ortaya muazzam bir enerji çıkarır. Ve bu enerji o kasırganın yön değiştirmesini sağlar”.

  ” Birlikten kuvvet doğar ” inancıyla hareket ederek kelebekler misali arzuladığımız hedefe ulaşmamız için amiyane işleri bırakıp, herkesin istifade edeceği faydalı işler için kanat çırparak başarmanın gayretinde olmalıyız vesselam. Bu temenniyle sağlıkla kalın bizimle kalın değerli GAZETE KIRKÜÇ okurları.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *