5 Nisan günkü gazetemizde, Hayme ana bez bebekler tarihi yaşatıyor haberini okuyunca aklıma Denizli’de ziyaret ettiğim bez bebek müzesi geldi. Şehri gezerken tabelasını gördüğüm bez bebek müzesinde nelerin bulunduğu merakıyla gittiğimde kendimi renk cümbüşü içinde buldum. İki katlı tarihi binada kurulan bez bebek müzesini gezerken rahmetli anamın bacılarıma yaptığı bez bebeklerini hatırladım. Gelenek ve görenekleriyle, Denizli kültürünü yansıtan eserlerin sergilendiğini görünce neden bizimde böyle bir müzemiz olmasın diyerek hayıflanmıştım.
Girişin parasız olduğu müzede çeşitli boyutlarda renk ve desenlerle üretilen, Denizli’nin folklorik değerlerini anlatan,
geçmişi geleceğe taşıma amacıyla yüzlerce bez bebek bulunuyor. Büyük bir özenle tasarlanan tamamen yerelliği yansıtan ve yine aynı itina ile sergilenen bez bebekler müzesi başta çocuklar olmak üzere her yaştan insanın ilgi odağı oluyor. Çünkü herkes kendine ait bir şeyler buluyor. Konuştuğum görevli bez bebek müzesinin Türkiye’de ilk defa Denizli’de açıldığını ve başka şehirlerde olmadığını söylemişti.
İnşallah ikincisi de kuruluşun ve kurtuluşun şehri, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış, birbirinden güzel ürünleriyle, unutulmaya yüz tutmuş çocuk oyunlarıyla, gelenek ve görenekleriyle bize bizi anlatan Kütahya’da olur. Çünkü Kütahya’nın mahalli kıyafetleri gerek işlenişindeki zevk ve ahenk, gerekse kalite ve sanat değeri bakımından etkileyici özellikleri var. Var olmasına var da, bizim esas sorunumuz bu değerlerimizi yeterince tanıtamıyor, ekonomiye kazandıramıyor oluşumuz.
Günümüzde Kütahya’ya ait kültürel değerlerimize ve sanatımıza sahip çıkan, yaşatmaya çalışan, bu iş için samimi gayretin içinde olan duyarlı insanlarda var. İşte onlardan biride bez bebek sanatçısı Sayın Şaziye İlgün. Şaziye hanımın teşviki ve gayretiyle sürdürülen kursta kursiyerler büyük bir özenle ve merakla Hayme ana giysili bez bebekler üreterek devlet anamızı tanıtmaya, ata mesleğimizi yaygınlaştırmaya ve unutturmamaya çalışıyorlar. Bez bebek deyip de geçmemek lazım. Zira ninelerimizin ne kadar becerikli ve üretken olduklarını el emeği göz nuruyla işledikleri esvaplar da ve kıyafetlerde görüyoruz. Sabrın ve emeğin ürünü olan, geçmişin giyim kuşam kültürünü bugüne taşıyan gelenek ve göreneklerimizi gelecek kuşaklara ulaştıran önemli birer araçtır.
Üretmek ne kadar önemliyse, emek verilerek üretilen ürünleri değerlendirmek, şehrimizi tanıtmak amacıyla bir müzede sergilemek, istihdam oluşturmak, ekonomik gelir elde etmekte değerlidir. Haberden anladığım kadar şu anda faaliyet gösterdikleri Germiyan sokağındaki UNESCO Şehirler Ağı Ve Halk Sanatları konağı bu müze için uygun bir mekan. Ürettikleri ürünler bir müze için şimdilik az olsa da kursiyerlerin gayretiyle kısa zamanda yüzlerce bez bebek yapılır ve bez bebek müzesi oluşturulur. Çünkü müzede hem kurslar devam edecek hemde üretim. Hem bakarsınız müzeyi gezen biri toptan bez bebek siparişi de verebilir.
Kursiyerler tarafından büyük bir titizlikle üretilen’ Hayme Ana’ giysili bez bebekleri gelecek kuşaklara aktarmak için birer araç olduğunu ifade eden bez bebek sanatçısı Şaziye İlgün şunları söylüyor.” Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği, Kütahya Belediyesinin ‘ Geleneksel sanatlar Genç Kuluçka Merkezi projesi dahilinde Kütahya Halk Eğitim Merkezi iş birliği ile geleneksel sanatımız olan ‘ Bez bebek kursu’ açılmıştır.’ Bu kursun her şeyi ile bir ilk olduğunu, ürettikleri bez bebekler ile geçmişten geleceğe köprü görevi gördüklerini dile getiren İlgün, ” Medeniyetlerin kesiştiği, Osmanlı İmparatorluğu’na yurt olmuş, şehzadeler şehri, Süleyman Şah’ın eşi Ertuğrul Gazi’nin annesi, Osman Gazi’nin babaannesi Hayme Anayı Domaniç’in bağrında saklamaktadır. Domaniç Hayme Ana giysili bez bebeklerimizle kültürel mirasımızı yaşatıp gelecek nesillere aktarmak istiyoruz” diyerek kursun önemini ortaya koyuyor.
Tarihini fakir, kültürünü hakir görmeyen idealist insanların gayretiyle dilerim bu müzemiz kurulur ve gelişerek her yaşta insana hitap edecek duruma gelir. Köy ve şehir yaşamanın sergilendiği, tamamen Kütahya’ ya özgü kıyafetlerin bulunduğu kapsamlı bir müze olur. Böyle tematik bir müze inanıyorum ki büyük ilgi görecektir. Bu duygularla hoşça kalın bizimle kalın değerli GAZETE KIRKÜÇ okurları.
