ÇALIŞANLAR VE KONUŞANLAR

735

  Çalışanların kazandığını, çalışmayanların bir “günah keçisi” arayarak sızlandıklarını, seçimler sonrası bir kez daha anladık.

 Başta Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bakanlar, ilgili bürokratlar ve AK Parti milletvekilleri bayram süresince deprem bölgesinde depremzede kardeşlerimizle iç içe olurken, acılarını paylaşırken, mağduriyetlerini azaltmaya çalışırken, yapılanları ve yapılmakta olanları incelerken, işleri hızlandırırken muhalefet ise sorunlarını dahada büyütmeden, parti bölünmeden çözmenin derdine. 

 ” Halka hizmet Hakka hizmettir” inancıyla halkına değer veren, onların derdini dert edinen, kadir kıymet bilen iktidar partisinin onarıcı, umutlandırıcı hizmetleri medyada fazla yer almazken, gündemde hezimete uğrayan, halkın partisi olma iddiasında bulunan ama hizmet adına görünmesi gereken yerlerde olmayan ana muhalefet partisi yer aldı. 

Seçimler sonrası ve bayramda en çok konuşulan, tartışılan konuların başında 73 yıldır güçlü bir iktidar yüzü göremeyen CHP oldu. Medyada, bayram ziyaretlerinde, sohbetlerde genellikle CHP’nin başarısızlığı üzerine konuşuldu. Öyle ki üzerine vazife olanda konuştu olmayanda. Bizde ” Yaralı kuşa taş atılmaz” diye güzel bir söz var. CHP adeta bir yaralı kuş misali olduğunu düşünerek öyle kaş- baş yaracak taşlar atmamalıyız.

 Bütün bu konuşulanları,  tartışmaları dinleyen izleyen siyasi tarihimiz hakkında yeterli bilgiye sahip olamayan CHP’nin ilk defa seçim kaybettiğini düşünecek. 

Halbuki 1950 yılından buyana değişen bir şey yok hep yenilgi üstüne yenilgi.

  Seçim mağlubiyetinin olumsuz psikolojisini daha üzerinden atamayan CHP’nin bu kadar çok konuşulup tartışılması partinin lehine değil aleyhine. Zira üzüntü ve öfke bir arada olunca hoş olmayan hadiseler olur. Bazen öfkenizi kontrol edemez başta kendiniz olmak üzere çevrenize zarar verebilirsiniz. Atalarımızın ” Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır” dediği olur. Yüzümüzün kızarmaması için olaylara uhulet ve suhuletle yaklaşmalıyız.

 Anlamlı, anlamsız bütün bu tartışmalardan bıkan sokaktaki vatandaşımız bunu biliyor, lakin parti üst yönetimi yeter diyerek noktayı koymuyor.

 Konuşanlar çok olunca ortaya farklı görüşler çıkıyor. Faturayı genel başkana kesmek isteyenler olduğu gibi, parti üst yönetiminde değişim isteyenlerde var. Birde genel başkanlığı ” Altın tabak içinde” kendisine bedavadan sunulmasını bekleyen.

 Değişim çağrılarına duyarsız kalmayan Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu, tepkileri azaltmak, gazlarını almak için kendi konumunu değiştirme yerine yıllardır çalıştığı, danıştığı danışmanlarını değiştirdi. Danışmanın her alanda olduğu gibi özellikle siyasi alanda gerkli olduğu bir gerçektir ve ihtiyaçtır. Çünkü sorumluluk sahibi olan kişi, iç ve dış meselelerde bazen güçlükle karşılaşabilir. Sorunları kendi imkanları içinde çözemediğinde başkalarına ihtiyaç duyabilir. Buna dikkat çeken atalarımız, ” Bin bilsen de bir bilene danış” demiş. 

 Bence Kılıçdaroğlu, bu seçimden zaferle çıkmak için ne gerekiyorsa fazlasıyla yaptı. Partisi’ni iktidara taşımak, yılların özlemini gidermek, adını tarihe efsane genel başkan olarak yazdırmak için birbirine benzemez patileri bir masa etrafında bir araya getirme başarısını göstererek millet ittifakını oluşturdu. 7-8 tane Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve yüzde bilmem kaç oy alan partilere 39 milletvekili verdi. Vermesine verdide bu partilerin CHP katkısı ne oldu.? Hakikaten hemşerim Kılıçdaroğlu bu hususta çok bonkör. 

 CHP’liler millet ittifakı dağılmasın diye her türlü fedakarlığı gösterdiğini, seçim sürecinde daha çok çalıştıklarını, maddi ve manevi gayret gösterdiklerini, partisinin ilkelerine ters düşen bazı söylem eylemleri sinelerine çektiğini, fakat aynı gayret ve hassasiyeti ittifakın diğer üyelerinin göstermediği söyleniyor. Doğrudur değildir ben onu bilecek konumda değilim. Ancak Saadet Partililerin çalıştıklarını biliyorum.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *