NET, İNTERNET…

1244

Net, net/açık, açık-seçik; geçiş, ağ (network), şebeke, tül, tuzak… Net; ağ yapmak, ağ ile yakalamak, tuzağa düşürmek, kazanmak, kâr etmek… İnternet, bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağı, bilgisayar ağı, bilgisunar… İnternet yerine zaman zaman sadece ‘net’ sözcüğü de kullanılmakta… Web (İngilizce, world wide web, www ), kumaş dokusu anlamında, bilgisayar donanım ağı… Bilgisayar ekranında gördüğümüz her bir web dokümanı, internet üzerindeki servislerden birisi, internet üzerinde yazı, grafik, resim, ses ve hareketli görüntülerden oluşan dokümanlar, uzaktaki bilgisayarlara birçok yazılım sayesinde iletilmekte… Web sayfaları bir araya getirilerek bir web sitesi yapılmakta… Her web sitesinin internet üzerindeki yerini belirleyen adrese  (URL uniform resource locator) denilmekte… Web sayfaları özel bir programlama dili (HTMLHypertext Markup Language) ile yazılmakta… Web sayfası URL adresinin üç temel bileşeni bulunmakta… http:// host (alan_adı) / path (yol) / page (sayfa_adı) (http://gazetekirkuc.com/category/yazarlar/zafer-nefer/), (https://gazeteyenikutahya.com/2023/05/30/baba-ocagi-ana-kucagi/)… İnternete bağlı olan ve bir (IP –Internet Protocol numarası, domain name)  olan her web sunucu yazılımı (Apache Server) olan bilgisayar web sunuculuğu yapabilmekte… Web tarayıcıları (Web Browsers), web dokümanlarını (web sayfalarını) görüntüleyen ve başka işlevleri de olan bazı bilindik yazılımlar; Lynks, Mosaic, MS Internet Explorer, Netscape Navigator, Opera, NeoPlanet, Microsoft Edge, Google Chrome, Mozilla Firefox, Vivaldi, Brave… İnternet üzerinde farklı türden veri alış-verişleri (servisler) yapılabilmekte… Veri alış verişlerini (servisleri) belirleyen ve yöneten yazılımlar (protokoller);  FTP (File Transfer Protocol), http (Hyper Text Transfer Protokol), https (HTTP Secure –güvenli), Email, IP, TCP (Transmission Control Protocol), TCP/IP, Gopher, WAIS (Wide Area Information Servers), Veronica, Telnet,  Usenet, Netnews, Mailto (e-mail servisi)...

Nete/internete takılmak, artık sıradanlaştı… Nete/internete takılmak için bilgisayarımızın, tabletimizin ya da smart phone’numuzun (akıllı cep telefonumuzun) olması yeterli… Özellikle cep telefonlarının emzik hâline geldiği bir hengâmede; internette sörf yapmak (gezinmek) çok kolay… İnternette vakit geçirmek, bilgiye ulaşmak dışında çoğu zaman büyük tehlike riskleriyle yüz yüze gelmek demek… Gelişigüzel internette gezinmek ve zararlı web sitelerine girmek; zihinleri uyuşturan,  uyuşturucu almakla eşdeğer bir durum… Bu dijital zehir… Bununla teknoloji tutkunluğu olan hastalıklara mâruz kalınır… Internet tutkunluğu, artık yaygın bir hastalık… Dijital dünya hastalıkları (e-hastalıklar) diye bilinen bu hastalıklar; Cheesepodding, Photolurking, Ego sörfü, Facebook depresyonu, Youtube Narsizmi, Borderline selfitis, Fantom titreşim sendromu… Akıllı Cep telefonları sayesinde, ortam dinlemeler yapılabilmekte, bilgi kirliliğinde neden olunmakta… Sanal âlemde, fake (sahte) montaj ve kurgu çekim ve yanıltmalarına vb. tuzaklara düçar kalınmakta… Günümüzde savaşlar, böylesine tehlikeli sosyal medya platformlarında yapılmakta artık… Savaş yapılmadan esir olmak… Toplum değerlerinin fosladığı ve bireysel tutkuların toslaştığı bir hayat tarzı bu… Bu vahim tehlikelerden uzak kalabilmek için “Ya Rabbi eşyanın hakikatini bana göster.” (Hadis-i Şerif) diye dua edilmeli ve duanın gereği yerine getirilmeli… Dijital zehirden korunmanın çaresi; dijital teknolojiyi terk etmek değil, beyin ve gönüllere öz ve millî değerlerimizi zerk etmek, eğitim sistemimizde teknolojiyi doğru, kararlı ve ölçülü kullanma yetisini kazandırma projelerini harekete geçirmektir… Dijital zehrin ve gönülleri tarumar eden ifrat ve tefritin panzehri; “Hiç mi öğüt alıp düşünmüyorsunuz?” (Saffet, 155) buyruğuna tâbi olmaktır…

Bilgisayar, tablet ve akıllı cep telefonu; kullanmasını bilenler için akıl yürütme ve uygulama araçları… İnsanın önüne bir bilgisayar, tablet koyarak ya da eline akıllı bir telefon tutuşturarak, onun daha üretken olmasını sağlayabiliriz… Ancak, eğitim olmadan, kendimizi geliştirmeden, donanımlı olmadan, bilgisayar, tablet ve akıllı cep telefonu; daktilo klavyesinden öte bir anlam ifâde etmez… Araştıran, soran, sorgulayan ve kendini sürekli yenileyen bir iş adamına bilgisayarla ilgili bir şey öğretmek, bir programcıya iş hayatını öğretmekten çok daha kolay olsa gerek… Bizi her durumda ve şartta terk etmeyen ve sorduğumuzu, sorguladığımızı, kendisine yüklediğimiz bilgilere göre cevaplayan bilgisayarın/tabletin/akıllı telefonun bize dost olmasını istiyorsak şayet; onları bilinçli ve doğru kullanmamız gerek… Bilgisayar/tablet/akıllı telefon, hata yapmayacak kadar akıllı değil; hızlı ve verimli aptallar… Bu cihazların hâfızaları var, ama muhakeme kabiliyetleri ve hayâl güçleri yok… Bilgisayarın/tabletin/çakıllı cep telefonun, bizden farklı olan tarafı kalmadığında, büyük tehlike kapıda demektir… İnsanların yerine yapay zekânın, robotların yer aldığı; insanın, kendini yok ettiği bir dünya… Bilişim teknolojisinin zihinleri uyuşturduğu, zehirlediği ve dijital hâle getirdiği dünya… Her durumda ve şartta insan etkisinin azaldığı, bilgisayarın/tabletlerin/akıllı telefonların etkin olduğu dünya…  Yakın gelecekte, yüz yüze kalacağımız en büyük tehlike… Tehlike her eve, her iş yerine, her yere girmiş durumda… Bu cihazlar, ev ve iş hayatımızı değiştirmekte… Bilgi teknolojisi ve insan, ayrılamaz bir şekilde birbirlerine bağlı… Yaşadığımız mekânlarda, dost hatırı ve dosta bağlılık, boşa çıkmış maalesef… İnsan, bu cihazlar olmadan konuşamaz ve yazamaz duruma gelmiş… Bu cihazların bizi kullanması, son derece vahim… Hâlbuki bu cihazlar, insanın hayatını kolaylaştırsın diye yapılmış… Bu cihazlar ile sadece oyun oynayarak vakit geçirmek, zamanın boşa tüketilmesi demek… 

Nedir yapılması gereken? Öncelikle, iyi ve kaliteli bir bilgisayara, tablete ve akıllı telefona sahip olmak… Sonrasında bu cihazları doğru ve akıllıca fayda odaklı kullanabilmek… Elbette, bu cihazları kullanan insan, kaliteli olamadıkça, cihazların işlevleri de vasat olacaktır… Birçok ülkedeki bilgisayar sayısı, yönetici sayısının neredeyse dört katı kadar… İş hayatında çalışanın eline güçlü bir bilgisayar verdiğimizde, firmayı güçlendirecek yeni yollar üretilebilir ve hiç umulmayan bir sinerji yakalanabilir… Bu nedenle, evimizde, iş yerimizde, her yerde hedeflerimize doğru yol kat ederken gerekli etkenleri bir araya getirmeliyiz ve ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi (sinerjiyi) harekete geçirmeliyiz… Böylece, pozitif enerji ve pozitif sinerji ile iyi bir bilgisayar/tablet/akıllı telefon; bu cihazları iyi, doğru, verimli ve etkili kullanabilen sayesinde işlevsel hâle gelecektir…  RAM’ı (Random Access Memory -Rastgele Erişimli Hafıza)’sı, iyi olan bir cihaz ile işimizi daha iyi, doğru, etkili yapabiliriz… Unutmayalım ki, bu akıllı cihazlara kumanda eden beynimiz de bir bilgisayar… Vücudumuzdaki 20 milyara yakın hücre ve bunlar arasındaki bağlantılar dikkate alındığında, beynimiz; yaklaşık 2,5 milyon GB hafızası olan, düşünebilen harika bir bilgisayar… Sorun, beynimizin ne kadarını, hangi kapasitede kullanabilmekteyiz?  

Mârifet, bilgiyi, sormaya, sorgulamaya ve araştırmaya dayalı kaydedebilmekte… Bilgi kirliliği le hafızaların doldurulması ise ayrı bir garabet… Neti/interneti kullanmada, net olalım… Bilgi veri girişinde, bilgiye ulaşmada net davranalım; doğru ve net bilgiyi paylaşalım… Birbirimizin yüreğine dostça inelim, üretebilmek için emek sarf edelim, ter dökelim, her işimizde net olalım… Sonrasında internete girelim, internetten çıkalım… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *