ŞEHREMİN VE ŞEHİR GİRİZGÂH ( 3 )

264

  Birincisi ve ikincisi geçen hafta yayınlanan, hakikatleri anlatan, bilgilendiren bu yazıyı özellikle şehir yönetiminde bulunanların ve talip olanların fayda sağlayacağı kanaatindeyim. İdarecilik konusunda deneyim ve birikim sahibi olan Alaettin Güven hocamızın ileride kitaplaştıracağını umduğum yöneticinin el kitabı niteliği taşıyan makaleleri şu sırada adaylar için önemlidir. Başarıya götürecek yolu- yöntemi işaret eden, önemli bilgiler ihtiva eden değerli yazılarını okurlarımla paylaşayım dedim.

 Şehremin yürür şehir ardından yürür. Şehir problemleri olan coğrafya, Şehremin problem çözen adamdır. Şehrin kahramandır. Dünya problemlerin art arda sıralandığı mekân. İnsan teker teker problem çözen varlık.

 Şehremin, şehri iyi dinler, şehri iyi anlar, şehrin dilini öğrenir ve şehirle aynı dili şehrin dilini konuşursa etkinliği artar. Problemleri hızlı ve doğru çözüme kavuşturur.

 Şehremin, şehrin çaldığı teli ve argümanı aramalı, bulmalı, keşfetmeli ve aynı telden çalmalıdır. Şehir başka Şehremin başka telden çalarsa şehir içine kapanır.  Çözümler gizlenir problemler katlanarak büyür.

 Şehremin, şehre ait çözülmesi gereken problemleri öncelik sırasına göre planlar ve çözmeye çalışır. Şehremin bilir ki, problemler birbirlerinin sebep ve tetikleyicisidir. Onun için önceliği tesbit eder. Ekibiyle belirlenen problemleri çözmek için gerekli adımları ertelemeden ve ötelemeden atar ve yola çıkar.

 Her çözümden sonra şehir ve şehirli derin bir nefes alır ve rahatlar. Şehremine dualarla teşekkür eder. Onu gönülden sever ve kendine yakın bilir.

 Şehrin ve şehirlinin ferahlaması ve memnuniyeti çözümün etkin ve çabuklaşmasına vesiledir. Çözümü gören şehirlinin emanı artar. Güveni artar. Şehirlinin Şehremine güveni artıkça çözümlere ortak olma hevesi de artar. Bu ortaklık ve birliktelik hız ve haz kaynağı olur.

 Şehirli Şehremine, Şehremin de şehirliye inandıkça işler kolaylaşır. Paylaşımcılık artar. Herkes meselenin bir tarafından tutma

 sevdasında ve gayretinde olur.  Ardından yapılana sahiplenme gelir. Sahiplenme artıkça şevk artar. Bu şevkle; şehir güzelleşir. Estetik artar. Süreklilik gelir.

 Şehir seferberliği diyebileceğimiz onarım ve imar estetikle birleşir. Estetik deyip geçmemeli Şehremin. Estetik hizmetin görsel abidesi ve elbisesidir. Estetiği yani güzel görünümle gözü ve gönlü okşamayan her eser ve işte atalet başlamış demektir.

 Yaptığı işlerde ve hizmetlerde estetik kaygısı duymayan şehremin işe eksi puanla başlamış demektir. İhtiyaçlar estetikle birlikte giderilmelidir. Hangimiz yeni bir elbise alırken aynaya bakmaz? Hangimiz evden çıkarken kendine çeki düzen vermez?

Estetik; inanç, kültür, örf, adet ve geleneklerimizin harmanlanarak; yaptıklarımıza ettiklerimize itina ile nakledilmesi demektir. Şehremin bu konuya azami derecede itina göstermek ödeviyle ödevlidir. Bu onun sınavıdır. Ödevine de çok çalışarak sınavını geçmek zorundadır.

 Burada bir örnekle estetik konusunu müşahhaslaştıralım ve Şehreminliğine talip olanların sürekli hatırlamaları gerekliliğini de vurgulamış olalım. Örneğin alemlere rahmet ve timsal olarak gönderilmiş en güzel insan efendimizin örnek hayatından…

Şöyle ki; Defin hazırlıkları yapılmış ve bir cenaze mezara konmak üzeredir. Mezar güzellik abide son elçi mezarın son denetimi yapmaktadır. Mezarın başında mezarı hazırlayan arkadaşlarına eliyle işaret ederek; ” O çukuru doldurun. Şu tümseği düzeltin” diyerek son rötuşları yaptırmaktadır. İtiraz yok. Denilenler harfiyle yapılmakla birlikte düzenlemeleri yapanların ve olaya şahit olanların içinden de biraz sonra kapanıp gidecek bir mezar için bu ihtimam neye ola ki? Merak saiki düşünceler geçmektedir. Olsa olsa o çukurlar ve tümsekler ölüye zarar vermesi sebebiyle düzeltilmiş olmalı diye geçer akıllarından.

Defin işlemi tamamlandıktan sonra oturup efendimizle sohbetlerinde sorarlar. “Ey Allah’ın Resulü!  Biraz önce mezarın tabanındaki, üstü kapanıp gidecek tümsek ve çukurları düzelttirdiniz. Yoksa; o çukur ve tümsekler ölüye zarar verip rahatsız mı eder? Efendimiz. Hayır! Ölüye zarar vermez. Ama dirilerin gözüne zarar verir.” diyerek estetik ve sanatın anlık görünümüne itina gösteren bir güzeller güzeliyle karşı karşıya olduklarını anlar arkadaşları.

 Az sonra kapanıp gidecek, yok olacak bir görüntü kirliliğine bile; göz yummayan bir medeniyetin temsilcisi olan millete Şehremin olma sorumluluğunun da ne denli önemli olduğunu anlatmaktadır bu olay. Görüntü kirliliği, bir şehir için bir insanın kangren olmaya giden deri hastalığına benzer. Şehremin bunu bilir ve önlemlerini alır. Almak görevidir ve zorunludur.

 Böyle olunca sürekli göz önünde bulunan eserlerin göze ve gönle hoş görülmesini sağlamak şehreminlik gereğidir. Bunun ihmali sorumluluğu ihmal olur. Şehremin güzel bakmalı, güzel görmeli ve güzel yapmalıdır. Şehremin denetim sorumluluğunu rüyasında dahi gören görevini müdrik duyarlı kişidir. Hele hele depremlerin olup durduğu ülkemizde denetim bir Şehremin için olmazsa olmazlar arasında olduğu unutulmamalıdır.

 Şehremin keyfi davranamaz ve keyfi davranışlara müsaade etmez. Şehir emanettir. Emin ellerde olmak ister. Şehremin bir şehrin emin elidir.” Evet değerli okurlarım Sayın vekilimizin yazısından da anlaşıldığı gibi her şeyin temeli bilgidir. Nasıl temelsiz bina tez yıkılırsa bilgisiz ve liyakatsiz insanda tez unutulur. Emin ellerde olmamız temennisiyle sağlıkla kalın bizimle kalın kıymetli GAZETE KIRKÜÇ okurları.         




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *