UNESCO

1402

1942 yılında 2. Dünya Savaşı döneminde, Nazi Almanya’sı ve müttefiklerine karşı olan Avrupa Ülkeleri’nin Eğitim Bakanları Birleşik Krallık’ta yapılan konferansta (CAME -Conference of Allied Ministers of Education), bir araya gelmişler… Barış sonrasında, eğitim sistemlerini yeniden nasıl inşa edeceklerini ve yöntemlerini tartışmışlarYenidünya düzeni projesini harekete geçirmişler… CAME’in önerisi doğrultusunda Londra’da 1-6 Kasım 1945 tarihlerinde bir eğitim ve kültür kurumu kurulması için Birleşmiş Milletler Konferansı (ECO/CONF) düzenlenmiş… Konferansın sonunda 37 ülke tarafından Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO)◼ kurulmuş… 16 Kasım 1945 tarihinde imzalanan UNESCO Kuruluş Sözleşmesi, 20 ülkenin (Avustralya, Birleşik Krallık, Birleşik Devletler, Brezilya, Çekoslovakya, Çin, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, Kanada, Lübnan, Meksika, Mısır Norveç, Suudi Arabistan, Türkiye, Yeni Zelanda ve Yunanistan) onamasıyla 4 Kasım 1946 tarihinde yürürlüğe girmiş…

UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization), Birleşmiş Milletler’e bağlı bir ajans ve eğitim, bilim, kültür, iletişim alanlarında faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu…  UNESCO’nun merkezi Paris’te bulunmakta… UNESCO’nun işleyişi; Genel Konferans, Yürütme Kurulu ve Sekreterlik şeklinde… UNESCO; barış odaklı eğitim, doğa bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, kültür ve bilgi ve iletişim merkezi olarak etkinlikler yapmayı ve dünyada adâletin, hukuk üstünlüğünün, insan haklarının, evrensel barışın ve güvenliğin sağlanmasını, yoksulluğun kalkmasını, sürdürülebilir kalkınmaya ve paylaşılan ortak değerlere dayalı toplumlararası diyaloğun tesisini amaçlamakta… Dünyada toplam 208 ülke bulunmakta… Asya kıtasında 47, Avrupa kıtasında ise 44 ülke var… En fazla ülkenin (54) bulunduğu kıta Afrika kıtası… UNESCO’ya üye olan ülke sayısı, 195… UNESCO Sözleşmesi, ülkemizde 20 Mayıs 1946 tarihli ve 4895 sayılı kanunla yürürlüğe girmiş bulunmakta… UNESCO Kuruluş Sözleşmesinin 7. maddesi gereğince UNESCO Genel Direktörlüğünün ülkemizdeki tek ve yasal temsilcisi niteliğinde olan UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, 25 Ağustos 1949 tarihinde faaliyetlerine başlamış bulunmakta… Japonya ve Almanya Federal Cumhuriyeti 1951’de, İspanya 1953’de, SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği -USSR) 1954’te, Çin Halk Cumhuriyeti 1971’de, Güney Afrika 1957-1994 yılları arasında, Alman Demokratik Cumhuriyeti, Almanya Federal Cumhuriyeti’ne katıldığı 1972-1990 yılları arasında, SSCB dağıldıktan sonra 12 eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Rusya Federasyonu 1992’de, 19 Afrika Ülkesi 1960’lı yıllarda, Filistin 2011’de üye olmuş… Siyasî nedenlerle UNESCO’dan çekilen, sonra tekrar üye olan ülkeler: Amerika Birleşik Devletleri 1985-1993 arasında, İngiltere ve Kuzey İrlanda Birleşik Devletleri 1986-1997 yılları arasında, Singapur 1986-2000 yılları arasında…

UNESCO Millî Komisyonlar Tüzüğü, Paris’te yapılan UNESCO Genel Konferansı’nın 20. Oturumunda, 27 Kasım 1978 tarihinde kabul edilmiş… Bu tüzüğe göre, her üye devlet; eğitimsel, bilimsel ve kültürel faaliyetlerle ilgilenen belli başlı organlarını UNESCO’nun Kuruluş Sözleşmesinin 7. Maddesi gereğince kurulan Millî Komisyonların çalışmalarıyla bağdaştırmayı ve özel şartlarına uygun düzenlemeler yapmayı taahhüt etmekte… UNESCO’nun tüzüğü ve yaptığı eylemler, millî ve kaim medeniyet değerlerimizle hangi nispette örtüşmekte? UNESCO, toplumsal cinsiyet eşitliği, yoksulluğun, azaltılması, sürdürülebilir tüketim, güvenli şehirler ve barışçıl toplumlar gibi konuları tartışmak ve çözüm önerileri geliştirmek için Güney Kore’nin Incheon kentinde üye ülkelerin temsilcilerinin katıldığı bir toplantı düzenlemiş… UNESCO 2015’te gerçekleştirilen bu toplantıda, 2030 yılına kadar eğitim ile ilgili hedeflerinin belirlenmesi ve belirlenen hedeflerin gerçekleştirilmesi için hangi adımların atılması gerektiği tartışılmış… 2030 Raporu’nun 8. Maddesinde toplumsal cinsiyet eşitliğinden ve eğitim hakkının elde edilmesinde cinsiyet eşitliğinin önemi belirtilmiş…  Tüm ülkeler, cinsiyet eşitliğine duyarlı politikaları geliştirmeye, planlama ve öğrenme ortamlarını desteklemeye, toplumsal cinsiyet konularının öğretmen eğitimi ve müfredatta yaygınlaştırılmaya ve okullarda cinsiyete dayalı ayrımcılığı ve şiddeti ortadan kaldırmaya davet edilmiş… Toplantı sonucunda düzenlenen rapora göre, 2015 sonrası eğitim ve kalkınma gündemi ile ilgili yoksulluğun ortadan kaldırılması, sosyal ve ekonomik gelişmenin teşvik edilmesi, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi, fırsat eşitliğinin teşvik edilmesi ve kaliteli eğitime erişimin mümkün kılınması hedeflenmiş… Eğitimden yeterince ve âdil bir şekilde yararlanılabildiğini kim söyleyebilir? Küresel kalkınmanın özellikle refah seviyesi yüksek ülkelerin dışında hangi yoksul ülkeler için söz konusu olabileceğini kim söyleyebilir? Birleşmiş Milletler’in daimî değişmez beş üyesi kararlarına göre, dünyanın dizayn edilmeye devam edildiği bir yapılanmada; küresel eşitsizlik yok edilebilir mi, çatışmalar durdurulabilir mi, açlıktan ölenlere çare bulunabilir mi, sömürü devam ettiği müddetçe yoksulluk ortadan kaldırılabilir mi? Küresel ekonomik durgunluğun, çatışmaların ve iklim değişikliği vb. sorunların üstesinden gelinebilir mi?  ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ teşvik edilerek aile yapısının korunması mümkün olabilir mi?

Mesele, Birleşmiş Milletlere üye ülkelerin, mâlum 5 ülkenin kararlarına tâbi olması ve buna boyun eğmesi meselesi… Mesele, ülke olarak dikleşmeden dik durmayı bilme meselesi… Mevcut eğitim sistemimiz, hâlâ, ilgili kanun gereğince 27 Aralık 1947’de imzalanan  “Fulbright Anlaşması”na göre oluşturulan eğitim komisyonunun önerileri dikkate alınarak şekillendirilmekte… Mesele, millî olan eğitim sisteminin eksikliği meselesi… İvedilikle, özel kurs merkezlerinin fizikî şartları, imkânları, sahip oldukları birikim ve tecrübeleri eğitim sistemimize entegre edilmeli ve her yerde aynı eğitim standartları uygulanmalı… Kurs merkezleri, hayatboyu öğrenme etkinlikleri kapsamında kalmalı… Okulların fonksiyonları köreltilip yerine kurs merkezleri ikâme edilmemeli… Kurs merkezleri, merdiven altı ve gölge alternatif eğitim-öğretim merkezleri hâline gelmemeli… Millî olan eğitim sistemimize, kadim medeniyet değerlerimize rücu edilmeli… Her eğitim kademesi için okutulacak dersler, mahallî imkânlar ve istihdam ihtiyaçları dikkate alınarak Belediyeler, Sanayi ve Ticaret Odaları vb. kurumlar tarafından belirlenmeli… Her kademe davranış eğitimi, birincil eğitim olmalı… Rehberlik Servisleri, doğrudan Rehberlik Araştırma Merkezlerine bağlı olarak faaliyet göstermeli… Psikolojik Danışmanlık uygulaması gözden geçirilmeli… Eğitim kurumlarının Rehberlik Servislerinde en az üç personel (PDR, Psikolog ve Psikiyatrist) görevlendirilmeli. Her öğretmen, rehberlikte ve iletişim becerilerinde etkin ve yetkin hâle getirilmeli…

Ülkemizde, Bilim ve Sanat Eğitim Merkezleri (BİLSEM)’in fonksiyonları millî olan çizgide sürdürülebilir akılcı politikalarla kadim medeniyet kodlarımıza göre işlevsel hâle getirilmeli… Millî olabildiğimiz, millî olan eğitim sistemimizi yeniden inşa edebildiğimiz ve ilim-irfan-edep ile yoğrulabildiğimiz nispette var olabileceğimizi bilelim… Velhasılıkelam, UNESCO kararlarını ve raporlarını millî süzgeçten geçirip gerekli önlemleri alıp uygulayalım… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *