BEYLİKTEN CİHAN İMPARATORLUĞUNA GİDEN YOLDA KÜTAHYA DOMANİÇ’TE BİR TÜRK ANASI: HAYME ANA

158

O birkaç Hayme halkından cihangirâne bir devlet

Çıkramış, bir zaman dünyayı lerzan(titreme) eylemiş millet

(Mehmet Akif Ersoy)

Akif’in söylediği gibi Devlet Ana’nın öncülüğünde cihanşümul bir devletin temeli Kütahya Domaniç topraklarında atılmıştır. Domaniç’teki Hayme Ana’nın yaşamı derin manalar barındırır.

Ergenekon, Türk tarihindeki önemli bir dönemin ilk adımını simgelerken, Domaniç de Osmanlı Beyliği’nin tarih sahnesine çıkışında kilit bir rol oynayan bir mekandır. Osmanlı Beyliği’nin yayla hayatını deneyimlediği ve büyüdüğü yer olarak, Domaniç’te cihan imparatorluğu olma yolunda ilk temeller atılmıştır. Bu mekanlar ve isimler, özel sembollerle yüklüdür.

Domaniç, sadece coğrafi bir konumun ötesinde, birçok anlam taşır. Bu bölge, Osmanlı’nın kuruluşunu sembolize ederken, Hayme Ana ise İlbilge Hatun ile birlikte annelik işlevini, fedakarlığı ve töreyi temsil etmektedir. Hayme Ana, Türk kültüründe özel yer tutan bir figürdür; onun aracılığıyla Osmanlı’nın temel değerleri ve kültürü yansıtılır.

Türk destanlarının birçoğunda, kadınlar destanın merkezinde yer alan önemli kahramanlardır. Altay yöresi destanlarında, Kırgızların Cangıl Mırza’sı, Uygurların Nözügüm’ü, Başkurtların Zaya Tülek’i ve Hakasların Altın Arığ’ı gibi kahraman kadın tipleri, destanların ana kahramanıdır.  Manas’ın eşi Kanıkey ise bozkır kültürünün ideal kadın portresini sunar; sadakati, güzelliği, misafirperverliği, aşçılığı ve doktorluğuyla o, kültürel ve siyasal dünyanın bir simgesi haline gelir.

Türk toplumunda, kadınlar sadece anne olmakla kalmayıp toplumsal yapının de merkezindedirler. Bu durum, ekonomik güç yanında kültürel ve toplumsal gücün kadınlarda toplanarak kendine özgü anaerkil yapıların oluşmasına yol açmıştır. Türk kültüründe ateşin kullanımı da kadınlar aracılığıyla gerçekleşmiş ve sağaltma ocakları gibi yerler, manevi güce sahip Anadolu Bacıları tarafından temsil edilmiştir. Bu manevi güç sahibi Anadolu Bacıları, hem Anadolu’nun vatan olmasında hem de toplumsal yapının inşasında önemli bir rol oynamış ve örnek olmuşlardır.

Hayme Ana, Türk milletinin büyük işler başarmasında bir manevi rehber olarak öne çıkmıştır. Onun liderliğinde, Osmanlı Beyliği’nin temel değerleri ve kültürü şekillenmiş, Türk toplumunun ilerlemesinde önemli bir etkiye sahip olmuştur.

Hayme Ana, kutsal Kayı boyunu birleştiren, dünya imparatorluğu olma yolunu açan oğlu Ertuğrul Gazi’ye cesaret vermiş cihan mefkuresi ve evrensel idealleri aşılamış, torunu Osman Gazi’ye de sadakati, çabası ve teslimiyet gibi erdemli davranışları Çarşamba Ovası’nın yüksek tepelerinde ve Domur köyündeki “Mızık Çamı”nın gölgesinde öğretmiştir.

Eski Türk kültüründe, “ana” kelimesi yerine “ög/ök” kelimesi kullanılırdı, ki bu kelime öksüz ya da annesini kaybetmiş çocuk anlamına gelirdi. Türk toplumunda “ana/anne” ise ailenin lideri, Türk evinin direği, sadık bir arkadaş ve her zaman eşinin destekçisi olarak bilinirdi.  Ana sıfatı ög/ök sıfatından sonra kazanılan bir unvan gibiydi. Çocuk sahibi ög/ök aile içinde yaş aldıkça ve önemli görevleri yerine getirip tecrübe sahibi oldukça analık sıfatını taşımaya başlardı. Tüm bu rolleri üstlenen Hayme Ana, Anadolu’daki Türk tarihimizde adına ilk defa anıt mezar inşa edilen Türk kadını olmuştur. Edebi metinlerde ve atasözlerinde, hiçbir millette görülmeyen yüce vasıflarla anılan bir kadındır. “Cennet annelerin ayakları altındadır” Hadis-i Şerifindeki manaya mazhar olan bir anadır Hayme Ana.  Çünkü o bir milli misyon sahibidir, töreyi yaşayan ve yaşatan, evlatlarını geleceğe hazırlayan tek ve biricik anadır.

Hayme Ana, çalışkan bir anne olmanın yanı sıra ailesi için her türlü fedakarlığı göze alan bir annedir. Aynı zamanda halk arasında sayılan, sevilen ve hürmet gösterilen bir şahsiyettir. Oba içindeki tüm işleri üstlenirken, yardımseverliği ve alçakgönüllülüğüyle tanınır. Gündelik yaşamın akışında kendini diğer oba kadınlarından farklı görmez. Obadaki hamile kadınlara doğumlarında yardımcı olur. Ayrıca, oba halkını doyurmak için yemek, yoğurt ve peynir yapar. Yağ yapmayı ve yün eğirmeyi öğretir.  Obada kamusal düzenin işlemesine katkı sağlar. Oba içinde dirlik ve düzenin tesisi için hoşgörülü bir ortamın oluşmasına katkıda bulunur. Oba kadınlarının kulaklarına küpe olacak  çeşitli öğütlerde bulunur. Kısacası, Hayme Ana, halkının geleceği için sürekli çaba sarf eden birisidir. Obadaki yönetim hiyerarşisinin tepesinde yer alır. Bütün bu özellikleri sebebiyle Türk kadınları arasında anne sembolünü en iyi temsil eden kadınlardan biridir. Osmanlı Beyliği’nin kuruluş aşamasında yaşadığı için kurucu ana rolüyle bambaşka bir öneme haizdir.

Hayme Ana vefat ettiği zaman, her yıl yaz aylarında çadır kurduğu Çarşamba Köyü’nde bir tepede özel bir yere defnedilmiştir. “Çadır ve gölgelik” anlamına gelen “Hayme” ismine “Ana” mukaddesatının eklenmesiyle birlikte, cihan devleti olma sürecinin başlangıcı simgelenmiştir. Türk kültüründe çadır, birliği, dayanışmayı, mutluluğu ve bahtı temsil eder. Bu anlamda, Hayme Ana’nın mezar yerinin seçimi, büyük bir Türk devletinin yükselişini simgeler.

Büyük liderler, manevi etkisi büyük olan şahsiyetlerin türbelerini inşa etmek için genellikle rüyalara dayanarak karar verirler. Mesela, Pir Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesini inşa etme kararı, Emir Timur’un gördüğü bir rüya sonucunda ortaya çıkar. Hayme Ana Türbesi’nin II. Abdülhamit tarafından 1892 yılında inşa edilmesi de benzer şekilde padişahın gördüğü bir rüya üzerine gerçekleşir. II. Abdülhamit’in Domaniç’e ve Hayme Ana’ya özel bir ilgi göstermesi, Osmanlı sultanlarının Türk ulularına olan bakışını yansıtır.

Domaniç’teki Hayme Ana’nın türbesi manevi bir çekim merkezidir.  Burası ziyaretçiler tarafından sürekli uğranılan ve dua edilen kutsal bir mekan olarak Kütahya şehrine apayrı bir önem kazandırıyor. Kütahya  “kuruluş şehri” namını  alarak bu değere sahip çıkıyor.

Domaniç’de her yıl eylül ayının birinci haftası pazar günü düzenlenen törenlerde Hayme Ana anılmaktadır. Bu törenler, Hayme Ana’nın mirasını canlı tutmak ve onun öğretilerini gelecek nesillere aktarmak amacıyla düzenlenmektedir. Hayme Ana’nın hayatı ve emanet ettiği değerler, bu anma törenleri aracılığıyla yaşatılmaya devam ediyor.  Böylece onun  manevi etkisi ve mirası kuşaklar boyunca sürecektir..

Hayme Ana’nın tarihi kişiliği yanında menkıbelerle şekillenmiş manevi olarak kutsal bir şahsiyeti de bulunmaktadır. Onun hakkında anlatılan menkıbelerde, koruyuculuk, soyun devamını sağlama, hastalıkları tedavi etme gibi özellikleri ön plana çıkmaktadır. Çünkü Hayme Ana, sadece bir anne değil, aynı zamanda hastalıkları tedavi eden bir halk hekimidir. Hayme Ana hem bir toplumsal lider hem de toplumun maddi ve manevi yaralarını iyileştiren hikmet sahibi bir şahsiyettir.

Hayme Ana’nın yaşamı ve mirası, Türk milletinin geçmişine ve geleceğine ışık tutan bir rehber olma vasfını taşır. Onun menkıbeleri, sadece tarihsel bir figür olarak değil, aynı zamanda toplumun değerlerini yaşatan bir öğretici olarak da önemlidir. Türk milleti, geçmişin öğretilerini değerlendirip, bu büyük şahsiyetlerin mirasını yaşatarak, geleceğe daha güçlü bir şekilde ilerleyecektir. Hayme Ana Beylikten Cihan İmparatorluğuna Giden Yolda Bir Türk Anası olarak Türk milletinin Anadolu’daki mayası ve kurucusu olmuştur.

Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *