Buğday Tarlasında Ekmeksiz Kalıyoruz

265

Zengin topraklara sahip, 7 iklim 4 mevsim, suyu, faunası, florası, endemik varlığı ve biyo-çeşitliliğiyle göz kamaştırıcı bir coğrafyada bulunan ülkemizde açlık sınırında yaşanmaktan söz ediyor yurt dışından tarım ürünü ithal ediyoruz.

Tüketiciler sürekli artan ve yüksek fiyatlardan şikayet ederken, üreticilerimizde artan maliyetlerden, işgücü bulamamaktan ve özellikle değişken, güvensiz ve belirsiz satış fiyatlarından dert yanmakta. Her yıl ürün değiştirme yanılgısı ile aynı sorunları yaşamakta.

Devlet ise tarım destekleri kapsamında sürekli ödemler yapmakta çiftçilere, ama çözüm olamıyor.

PEKİ BU KRONİK SORUNDAN KURTULUŞ YOLU YOK  MU?

Tabi ki her soruya bir cevap olduğu gibi her sorunun da bir çözüm yolu vardır. En azından sorun büyük ölçüde azaltılabilir.

Öncelikle ekilmeyen arazi kalmamalı. Kimi miras yoluyla kimi köyden kentte göçenler yüzünden yığınca tarla boş duruyor ülkemizde. Hatta bazıları ekilmeyince tarla vasfını kaybetmiş, ormanlaşmaya başlamış…

Arazi sahiplerine üretimden kira ödenerek, üretime katkı sağlanacak yöntemler bulunabilir. Arazilerdeki parçalanmışlık çözülerek işletme becerisi olanlar ile uzun vadeli sözleşmeler kanalı ile ekonomiye katkısının sağlanması gerekir. Bu konuda yasal düzenleme de yapılmalı.

Diğer bir olmazsa olmaz üretim planlanması. Bir yıl patates çok oluyor, üretici ürünü toplayamıyor soğan yetersiz oluyor fiyatı artıyor. Takip eden yılda da tersi oluyor. Üretici destekleri;  ülke bazında yapılacak ürün planlaması kapsamında verilmeli ve kesinlikle kontrol edilmeli. Devletin sağlayacağı fonlardan üretim planlamasına uyan ve ekilmeyen arazileri ekmeye başlayan işletmeler daha fazla yararlandırılarak  alınan tedbirlere uyum teşvik edilmeli.

Alım garantili, fiyat garantili üretim sözleşmeleri de bu konuda etkili olabilir.

Diğer bir konuda üretici ile tüketici arasındaki zincirin uzaması ve bu zincirdekilerin, stoklama, haksız kazanç gibi konuların çok sıkı denetlenmesi, caydırıcı cezaların getirilmesi ve de zincirin mümkün olduğu kadar kısaltılması da aynı zamanda uygulanması gereken bir zorunluluk… Bunun içinde ciddi bir tespit yapılmalı ve veri girişi sağlanarak izleme – planlamada  yararlanılmalı…

Bir darı ambarının üzerinde oturuyoruz ancak açlık sınırında yaşıyoruz. Adeta bereketin ortasında varlığımızı unutmuşçasına, zengin toprakların sunduğu fırsatları göz ardı ediyoruz. Oysaki ekonomik atılımlarımızdan biri elimizin altında duruyor. Sanırsın bilerek isteyerek bu duruma mahkûm olduk.

Türkiye, 7 iklim 4 mevsim, suyu, faunası, florası, var … Buğdayın ana vatanı, tarım toplumunun neşet ettiği yer. Gel gör ki biz bu cennet coğrafyayı “cinnet coğrafya” haline getirmiş, bereketinden istifade edememiş açlık çeker olmuşuz.

Ayrıca, yenilikçi tarım teknolojilerine yatırım yaparak, doğru gübre kullandırılarak, sürdürülebilir, verimli  ve düşük maliyetli tarım üretimi sağlanabilir.

Tüm bu uygulamalar sayesinde, tarım sektöründeki bu potansiyeli daha da genişletilerek tarımsal üretimin artması , yıllardır atıl kalan arazilerin tarıma kazandırılması, hem ekonomik büyümeyi teşvik edecek hem de istihdam yaratacaktır.

Son tahlilde diyeceğim odur ki, mevcut tarımsal potansiyellerimizi doğru kullanalım, buğday tarlasında ekmeksiz kalmayalım.  Ekelim, biçelim, doyalım… Hepinize iyi haftalar…..




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *