KOMŞU KOMŞUNUN, HEM KÜLÜNE HEM GÜLÜNE MUHTAÇ…

1258

Kül, iyice yanmış şeylerden artakalan toz durumundaki madde… Kül, yangına uğramış bir yapının kalıntısı… Kül, gıdaların tüm organik kısımlarının yanabileceği bir sıcaklıkta yakılmasından sonra arta kalan inorganik kalıntı… Külde bulunan başlıca bileşenler; silika (SiO2), alümina (Al2O3), demir oksit (Fe2O3) ve CaO… Kül (eski Türkçe’de); cesur, yiğit, kahraman… Köktürk yazıtlarındaki Kül Tigin, Kül(i) Çor, Kül Bilge, Kül Çigşi, Kül Tudun… Uygurlardan kalan Tes Yazıtının güney yüzünde geçen Köl Beg Bilge Kağan… Kül, her mânâda değerli… Küle o kadar çok muhtacız ki… Misâl… Odun külü nerede mi gerekli? Gıdayı saklamakta, bahçe işlerinde, toprak objeler yapımında, zararlı mücadelesinde, kozmetikte… Bitkilerde don kaynaklı zararların önlenmesinde… Domateslerde kalsiyum eksikliğinin giderilmesinde… Salyangozları, sümüklü böcekleri, karıncaları, hamamböceklerini, güveleri, pireleri kovmada… Tavuk yemlerinde… Buz çözmede… Matlaşmış farları silmede… Cam ve gümüş eşya parlatmada… Yağ lekelerini temizlemede, koku gidermede… Antiseptik olarak yara tedavisinde…  Ateş söndürmede ve daha birçok değişik yararlı işlerde…

Gül, gülgiller (Rosaceae) familyasının Rosa cinsinden, odunsu çok yıllık kapalı tohumlu güzel kokulu bitki türü… Gül, şiirlerin vazgeçilmez sevgi simgesi… Gülün kırmızı olanı, sosyalistlerin ve sosyal demokratların simgesi… Gül, İslam’da Hz. Muhammed’i temsil eden simge… Gül, sevgiyi ve sevgiliyi sembolize eden simge… Gülün rengi neyi anlatır? Kırmızı gül; sonsuz aşkı, tutkuyu ve saygıyı… Koyu pembe gül, şükran duymayı, takdir etmeyi… Açık pembe gül, nezaketi, hayranlığı… Beyaz gül, masumiyeti, saflığı, derin saygıyı… Siyah gül, vedayı ya da ölümü… Turuncu gül, tebrik veya teşekkür etmeyi… Sarı gül, sevinci, bilgeliği, gücü ya da iyi dileklerde bulunmayı… Lavanta rengi gül, büyülenmeyi, ilk görüşte âşık olmayı… Mercan rengi gül, arzuyu… Şeftali rengi gül, tevazuyu… Bordo ve koyu kırmızı gül, güzel olduğunun farkında olunmamasını, utangaçlığı… Beyaz ve kırmızı güller, birbirine karıştırıldığında birliği… Kırmızı ve sarı güller, tebrik etmeyi… Sarı ve turuncu güller, birlikte karıştırıldığında tutkulu düşünceleri…

Küle de güle de o kadar çok bağlıyız… Ne külsüz ne gülsüz yapabiliriz… Külün ve gülün yerini ne doldurabilir ki? Gül için dikenine katlanırız… Kül için de yanıp tutuşuruz… Komşu komşunun külüne mi, gülüne mi muhtaç? Komşu komşunun, hem külüne hem gülüne muhtaç… Komşuluk ilişkilerinin felce uğradığı, hatta komşuluk kavramının antika haline geldiği bir hengâmede hayat sürmekteyiz maalesef… Komşuluğun, sosyal hayatımızda işlevinin tüketildiği, yitirildiği bir noktada; artık her şey bizim için üç nokta… Kim kime dum duma bir ortamda, kim ne yapar kimin umurunda… Kimsenin kimseyle ilgilenmediği, kimseye önem verilmediği, çok karışık bir durumda; bırakın toplumsallığı, bireyselliğin bile etkin ve yetkin olması söz konusu olamaz… Bir ve beraber olunamayan bir yerde herkes birbirine uzak kalmaya mahkûm olur… Kötü komşuya dahi ihtiyaç duyulmasıdır bu… İyi ya da kötü komşunun olması, bir nimet… İyi komşunun kötülüğü, iyiliğin unutulmasına; kötü komşunun iyiliği ise, kiracının ev sahibi olmasına sebep… Gülün kıymeti, küle muhtaç kalındığında daha iyi anlaşılır… Gülü versen ya da alsan, güler yüz olmayınca, gülüvermeyince gül ne işe yarar? Külü, közün/korun altına ve üstüne koymadan közü saklamak ne mümkün? Ne gülü dalında ne külü ocağında heder etmemek gerek… Dahası, muhtaç olana gülü de külü de vermek gerek…

Gülü, gülü solana; külü, külü olmayana vermeli… Varlık içinde yüzülse de, her varlığın bir darlık anı olur elbette… Komşu, komşunun külüne muhtaç… ‘Komşu komşunun külüne muhtaç’ hikâyesi… Fukaralık zamanında kadıncağızın biri, evindeki ocağı yakmak istemiş… Yoksulluk bu ya, kibrit yerine ocağı yakmak için köze ihtiyaç duymuş… Kadıncağız, küçük kızını komşusuna köz getirmesi için yollamış… Komşu kadın, küçük kızın avucuna önce bir miktar kül de koymuş, sonra külün üzerine közü koymuş… Küçük kız, avuncunda közü getirip annesine vermiş… Annesi küçük kızına, “Can kızım, komşu komşunun külüne muhtaç.” demiş… Kadim medeniyet değerlerimizin içselleştirilebilmesi için hem külü hem közü iyi anlamak lâzım… Kül olmadan köz, köz olmadan ocak tütmez… Ümitsizliğe kapılmamalı insan, yanıp kül olduğu yerde, küllerinden doğabileceğini bilebilsin… Yeniden başlamayı, düşüp tekrardan kalkmayı, içindeki közü canlandırmayı bilebilsin…  “Yanmak var yanmak var. Odun yanınca kül olur, İnsan yanınca Allah yolunda kul olur. – Hamdım, piştim, yandım...” (Hz. Mevlana)… Yanıp tutuşmak, kül olamayınca, sonrasında Hakk’a kul olamayınca boşuna… Sevmenin, sevilmenin yolu, kuru odun gibi sessizce yanmak… Yanmadan ışık olmak mümkün mü? Gerçi ne desek nâfile… Hayat bu, birileri hep yalan olur, birileri hep yanan, birileri de bir güle kanan… Önemli olan, ikiyüzlünün gülüne kanmamak ve dostluğu hak edenin ise külüne bile kurban olmaktır…

Varsın güller solsun, yürekler kül olsun… Yeter ki çiğlik, hamlık bizden uzak olsun… Dost bildiklerimiz kemâl olsun… Mala erişmek için onca çaba niye? Derdimiz, kemâle ermek… Karınca gibi düştük yola, bîtap düştük, malı can yongası yapanlara “bu hâl ne?” diye diye…   Bilmemiz gereken tek şey, odunun doğru ve düzgün olanının kesere baltaya sap olduğu, odunun yamuk olanının ancak yakacak olduğu… Pişmeden, yanmadan, kül olmadan, gül olunmaz elbette… Hayat bu… “Hayat bir nefestir aldığın kadar… Hayat bir kafestir kaldığın kadar… Hayat bir hevestir daldığın kadar…” (Hz. Mevlana)… Gülü, külden; külü, gülden ayırmak da boş… Bu öylesine bir hâl ki, bu hâli bu hâl ile hemhâl olan bilir… Hem yanacaksın, yanıp kül olacaksın; hem kül olup gül gibi kokacaksın… Bunu yapamıyorsan, “Sevdiklerinize gül verin, gülünüz yoksa gülüverin.” (Hz Mevlana) diyeceksin ve böyle yaşayacaksın…

Yanıp tutuşana, yanıp kül olana, gönülde gül olana, gülde şakıyıp bülbül olana sözümüz… İster sevin ister sevilin; ister sevinin ister sevindirin… Gönül sevgi ister bilin… Sevgi emek ister sevin… Karşılıksız sevginin, tek taraflı nefretin, takılıp yere düşenin; dostudur, ilacıdır sevgin… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *