HAVA KUVVETLERİMİZ…

1591

Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz, Ordumuz… Kara, deniz ve hava… Renklerin cümbüşü, kara… Karanın; yeşile, beyaza, maviye kalp etmesi, denizde ve havada… Şanlı Ordumuz, her yerde, karada, denizde ve havada… Gök mavi, deniz mavi… Semâda çelik kanatlarıyla süzülen uçaklarımız, Türk Hava Kuvvetlerimiz[1]… Çocukluk hayallerimizin uçan halılarının, millî kuvvetlerimiz hâline geldiği Hava Kuvvetlerimiz… Gökyüzünde görünen ve görünmez Kızılelmalara dönüştüğünün adıdır, Hava Kuvvetlerimiz… Dünyanın ilk askerî havacılık teşkilatlarından biridir Türk Hava Kuvvetlerimiz… ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya ve Rusya, 1909-1912 yılları arasında askerî havacılık teşkilatlarını kurmuşlar… Türk askerî havacılık teşkilatının kuruluşu, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın emri ile 01 Haziran 1911 tarihinde oluşturulan tayyarecilik komisyonu ile başlamış… Komisyon tarafından, iki ordu mensubumuz Fransa’ya eğitime gönderilmiş… Uçuş eğitimlerini başarıyla bitiren Süvari Yüzbaşı Fesa Bey, Fransızların 780’inci, Türk Ordusunun da 1 no.lu brövesini almış; İstihkâm Teğmen Yusuf Kenan Bey, Fransızların 797’nci brövesini almış… Süvari Yüzbaşı Fesa Bey ve İstihkâm Teğmen Yusuf Kenan Bey, eğitimlerini 21 Şubat 1912’de başarıyla tamamlayıp yurdumuza dönmüşler… 1912 yılında, sekiz Türk subayımız daha Fransa’ya uçuş eğitimine gönderilmiş… 1912 yılı başlarında Türk Ordusu ilk pilotlarına ve ilk uçaklarına kavuşmuş… 3 Temmuz 1912’de de İstanbul Yeşilköy’de Hava (uçuş) Okulunun açılmasıyla, Ordumuz, pilot subaylarını ülkemizde yetiştirmeye başlamış… 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanması üzerine, itilaf devletleri tarafından İstanbul ve ülkemizin her yeri işgal edilmiş… 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisimiz açılmış; Ankara Hükümeti Millî Savunma Bakanlığının 13 Haziran 1920 tarihli emriyle, Harbiye Dairesi’ne bağlı olarak Hava Kuvvetleri (Kuva-yı Havaiye) Şubesi kurulmuş… Osmanlı Hükümeti Harbiye Nezareti de, 21 Haziran 1920 tarihli emirle, Hava Kuvvetleri Genel Müfettişliğini lağvedip personeli dağıtmış… 01.07.1932’de müstakil bir komutanlık hâline getirilip Tayyare Alayları kurulmuş… 31.01.1944’te Hava Kuvvetleri Komutanlığı kurulmuş; 1947’de ordu seviyesine çıkarılmış… 1950’den itibaren hava üslerimiz ve filolarımız kurulmaya başlanmış…

Türk Hava Kuvvetleri’mizin Kuruluş Gününde (1 Haziran), kahraman pilot subaylarımızla, Savunma Sanayimizle[2], millî olan MMU, Kızılelma, ihalar, sihalar, TOGG vb.) ile iftihar ediyoruz… Türkiye’mizin ilk yerli uçağını yapan ve bu uçakla ilk ve tek uçuşunu 28 Ocak 1925’te gerçekleştiren Vecihi Hürkuş’un hazin hikâyesini, “Gümüş Motor Fabrikası” hikâyesini, Mühürzâde Mehmet Nuri Bey[3] (Demirağ)’ın uçak fabrikası hikâyesini, Nuri Kıllıgil Paşa’nın (Enver Paşa‘nın kardeşi, Kut’ül Amare Zaferi fatihi Halil Kut Paşa‘nın yeğeni) hikâyesini ve diğerlerini anlayabildiğimizde, neden millî olmamamız gerektiği daha iyi idrâk edilebilecek… Bugün geldiğimiz noktada “Motor da yapılır, otomobil de yapılır, helikopter de yapılır, uçak da yapılır, (s/t/d)iha, MMU, Kızılelma vb. de yapılır, hepsi yapılır.” hikâyelerimizi daha iyi anlayabileceğiz… 1925-1935 yılları arasında Hava Kuvvetlerimizin uçak ihtiyacı, halktan ve zengin işadamlarından toplanan bağışlarla karşılanmış; 300’e yakın uçak alınmış… Bu uçaklara, bağış yapan il ve ilçelerin isimleri konulmuş… Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerinden olan, Türkiye’nin 10.000 kilometrelik demiryolu ağının 1250 km’lik bölümünün inşasını gerçekleştiren ve bu sebeple Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine ‘Demirağ’ soyadı verilen Mehmet Nuri Demirağ (1886, Divriği, Sivas – 13 Kasım 1957, İstanbul, Türk iş insanı ve siyasetçi), 1931 yılında İstanbul Boğazı’na köprü inşası projesini başlatmış… Yurtdışından uzmanlar getirerek incelemeler yaptırmış; San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü ile aynı sistemde bir köprü inşa etmeleri için Golden Gate’i inşa eden firmayla anlaşmış… Proje hazırlıkları tamamlandığında, projeyi 1934’te Cumhurbaşkanı Atatürk’e sunmuş… Proje, beğenilmiş ancak hükümetten onay alınamamış… Bu, Nuri Demirağ’ın ilk hayal kırıklığı olmuş… Mehmet Nuri Demirağ, 1936 yılında uçak fabrikası kurma girişiminde bulunmuş… Mehmet Nuri Demirağ, kendisinden uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendiğinde “Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.” demiş… Mehmet Nuri Demirağ, Uçak Fabrikasını memleketi Divriği’de kurmayı planlamış… İstanbul’da bir deneme atölyesi kurulması için Çekoslovak bir şirketle anlaşıp İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında bir atölye binası (Deniz Müzesi’nin solunda bulunan büyük sarı bina) inşa edilmiş… Mehmet Nuri Demirağ, deneme uçuşlarını yapabilmek için Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliği’ni satın almış, Avrupa’nın en büyük havalimanı olan Amsterdam Havalimanı büyüklüğünde, şimdi Uluslararası İstanbul Atatürk Havalimanın olduğu yerde, bir uçuş sahası, hangarlar ve uçak tamir atölyesini yaptırmış… Divriği’de bir Gök Ortaokulu açmış; pistin bulunduğu arazide de Gök Okulu açmış; 1943 yılına kadar 290 pilot yetiştirilmiş… Beşiktaş’taki uçak fabrikasında üretilecek uçak ve planörlerin planı, Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan tarafından tasarlanmış… 1936’da Nu.D-36 adlı ilk tek motorlu uçak üretilmiş… 1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı yapılmış… NuD-38, 1944 yılında Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alınmış… İlk uçak siparişini 1938 yılında Türk Hava Kurumu (THK) vermiş… THK tarafından sipariş edilen 65 planör kısa sürede teslim edilmiş; NuD-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlanmış, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleşmiş… THK’nın siparişi olan ve son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların, bir kez daha test uçuşu yapmaları talep edilmiş… 1938’de Selahattin Reşit Alan’ın pilotluğunu yaptığı Nu.D-36 iniş yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye pistte açılan hendeğe düşmüş… Selahattin Reşit Alan, kazada vefat etmiş; sonrasında, THK’nın siparişi iptal edilmiş… Mehmet Nuri Demirağ, yılmamış, devam etmiş ve 1939’da Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirmiş… 1941’de, Gök Okulu’nun ilk mezunlarından olan, Mehmet Nuri Demirağ’ın oğlu Galip Demirağ’ın pilotluğunu yaptığı ilk yerli uçağımız, İstanbul’dan Divriği’ye uçmuş… Netice vahim… Yıllar süren yargılama,  THK lehine sonuçlanmış… En ilginç olanı ise, uçakların yurt dışına satılamaması için 15 Mart 1950’de kanun çıkartılmış; sipariş alamayan uçak fabrikası, maalesef kapanmış… Uçakların uçuş deneme testleri ve Gök Okulu için yapılan pistler, hangarlar, üzerlerindeki bütün yapılı binalar ve bütün kurulu tesisler istimlâk edilmiş… İspanya, İran ve Irak’tan alınan siparişler engellenmiş; elde kalan uçaklar hurdacıya satılmış… Mehmet Nuri Demirağ, davayı kaybettikten sonra hükûmet üyelerine ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektuplar yazmış, yanlışlığın düzeltilmesi için… Lâkin sarf edilen çabalar hiç işe yaramamış… Türkiye’mizin güçlü ve büyük ülke olmasını istemeyenlerin oyunları hep devreye girmiş… 1950’lerde Almanya’da püskürtmeli motor konusunda uzmanlaşan, Türkiye’de ilk yerli motoru üreten Türk mühendisi Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Pancar Motor’la başlayan çalışmaları akamete uğratılmış… Türkiye’nin ilk yerli motorunun üretilmesi ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve ekibi tarafından imâl edilen Devrim Otomobili engellenmiş… 1950 yılında, özellikle Marshall askerî yardım projesi adı altında ABD, Lockheed T-33 tipi jet eğitim uçaklarını Türk Hava Kuvvetleri’ne hibe etmiş; böylece kendi uçağımızı yapmamız engellenmiş…

Fulbright anlaşması ve Marshall yardım projesi… 27 Aralık 1947’de imzalanan ‘Fulbright Anlaşması’na göre oluşturulan eğitim komisyonunun önerileri dikkate alınarak, mevcut eğitim sistemimizin şekillendirilmekte olduğunu bilmeyen var mı, hâlâ? Bu yüzden, yerli otomobilimiz TOGG’in tanıtımının ‘Made in Türkiye’ diye yapılması, çok anlamlı millî bir tavır… Ülke olarak, millî cihazlarımızı üretebilmek istiyorsak eğer, geleceğin Türk mucitleri çocuklarımızın, gençlerimizin ve halkın içinde kaybolmuş ustalarımızın/dehâlarımızın Ar-Ge çalışmaları ile desteklenmesi son derece önemli… Selam, sevgi ve saygılarımla.

[1] https://www.hvkk.tsk.tr/Custom/Hvkk/79  –  https://hho.msu.edu.tr/sayfadetay.aspx?SayfaId=17&ParentMenuId=14

[2] https://vimeo.com/769300817  –  https://www.sstek.com.tr/wp-content/uploads/PDF/SSTEK_2022_KATALOG_FINAL.pdf

[3] https://www.savunmasanayiidergilik.com/tr/HaberDergilik/Hayatini-Turk-havaciligina-adayan-kahraman-Nuri-Demirag




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *