BU DA GEÇER

304

  Dervişin biri uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye varır. Karşısına çıkan insanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatacak yer verecek birileri olup olmadığını sorar.

 Köylüler, Derviş’e kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söylerler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip, oraya gitmesini salık verirler.

 Derviş yola koyulur, yolda birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından Şakir’in, o yörenin en zengin kişilerinden biri olduğunu öğrenir. Bölgedeki ikinci zengin ise, Haddad isimli bir başka çiftlik sahibidir.

 Derviş, Şakir’in çiftliğine varır.  Çok iyi karşılanır. İyi misafir edilir, yer içer ve dinlenir.  Şakir de ailesi de hem misafirperver ve hem de gönülleri zengin insanlardır.

 Sonra tekrar yola koyulma vakti gelen Derviş, Şakir ve ailesine teşekkür ederken, ” Böyle zengin bir insan olduğun için hep şükret” der. Şakir’den ise şöyle bir cevap alır: ” Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir…BUDA GEÇER.”

 Derviş, Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra, bu yanıt üzerine uzun uzun düşünür. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra, Dervişin yolu yine aynı yöreye düşer. Şakir’e uğrayıp, ziyaret etmek ister. Yolda karşılaştığı köylülerle konuşurken, köylüler: ” Ha o Şakir mi? O iyice fakirleşti, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor” derler.

 Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider. Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır. Üzerinde eski püskü giysiler vardır. Geçen süre içindeki bir sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş, evi barkı yıkılmıştır. Toprakları da işlenmez hale geldiği için, tek çare olarak, selden hiç etkilenmemiş, zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan  Haddad’ın yanında çalışmak zorunda kalmıştır. Bu süre zarfında Şakir ve ailesi, Hadda’da hizmetkarlık yapmaktadırlar…

Şakir, Derviş’i, bu kez son derece mütevazi olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onula paylaşır. Derviş vedalaşırken, Şakir’e olup bitenlerden ne kadar çok üzüldüğünü söyler ve Şakir’den şu yanıtı alır: ” Üzülme. Unutma bu da geçer.”

 Derviş gezmeye devam eder ve aradan uzun yıllar geçtikten sonra, yolu yine aynı bölgeye düşer. Öğrendiklerinden şaşkına döner. Bir süre önce ölen Haddad, ailesi olmadığından bütün varını yoğunu, en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir Haddad’ın konağında oturmaktadır. Kocaman araziler ve binlerce sığırı ile yine o yörenin en zengin insanı olmuştur. Derviş eski ahbabını iyi gördüğü için ne kadar çok sevindiğini dile getirdiğinde yine aynı yanıtı alır: ” BU DA GEÇER.”

 Birkaç sene sonra Derviş yine Şakir’i arar. Ona bir tepe gösterirler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve mezar taşında şöyle yazmaktadır: ” BU DA GEÇER” Derviş, üzgün bir halde, ” Allah Allah, ölümün nesi geçecek?” düşünür ve yoluna devam eder.

 Ertesi yıl Derviş, Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner lakin ortalıkta mezar falan kalmamıştır. Büyük bir sel gelmiş, bütün tepeyi silmiş süpürmüş ve Şakir’in mezarından geriye hiç eser kalmamıştır.

  O yıllarda, ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Bu öyle bir yüzük olacaktır ki, sultan mutsuz olduğunda umudunu tazeleyecek, mutlu olduğunda da mutluluğun rehavetine kendini kaptırmasını, tembelliğe düşmesini önleyecektir.

 Hiç kimse, Sultan’ı tatmin edecek böyle bir yüzük yapmayı başaramaz. Sultan’ın adamları bir gün bilge Derviş’i bulurlar, yardım isterler. Sultan yüzüğe fena halde takmıştır.

 Derviş, Sultan’ın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazar. Kısa bir süre sonra, yüzük sultana sunulur. Sultan önceleri hiçbir anlam veremez; çünkü yüzük son derece bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya takılır gözü. Üzerinde biraz düşünür ve yüzü aydınlanır. Büyük bir mutluluk ışığı parlar gözlerinde… Sonunda tamda istediği gibi bir yüzüğü olmuştur.

 Yüzüğün üzerindeki yazı mı? Şu yazılıdır yüzüğün üzerinde: ” BU DA GEÇER”. Yaşamın bize neler getireceği hiç belli değil. Hayat, hiçbir saniyesi boşa harcanmayacak kadar çok değerli. ” Yaşam, size verilmiş boş bir filimdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.”  OSTİM Vakfı Yayınlarının ” Hayata dair” 1. Kitabından alıntı yaptığım bu hikâye anlayana çok şey ifade ediyor Değerli Gazete KIRKÜÇ okurları.   




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *