ALTÜST OLSA…

1374

Altüst olmak (alabora olmak), bir kişinin veya bir durumun tamamen değişmesi, karışması veya bozulması… Alabora olmak, tekne, sandal gibi deniz araçlarının devrilip ters dönmesi anlamında… Alabora olmak (İtalyanca ifade), Türkçemize 15. yüzyılda girmiş… Alabora olmak, işlerin altüst olması… Alabora olmak, bir duruma çok şaşırmak… Altüst olmak, olumsuzluğu yansıtan durum… Altüst olmak; bir kriz, bir çatışma, bir felaket veya bir travmatik olay sonucunda ortaya çıkan kaos (kargaşa) durumu… Altüst olsa, emekler bir çırpıda… Ne kadar sabırlı olabiliriz? Ne kadar sâkin kalabiliriz? Sel, fırtına, yangın, deprem; altüst edince var olanı… Her an doğan ve ölen bir tarafımızı görmeden, altüst olan her bir şeye ilintili kalmak, açıklanamaz bir garabet… Kestiğimiz tırnak ve saç, bizden bir parça iken, feveran etmenin bir âlemi yok… Bizden kopup gidene bu kadar sessiz kalmak, sıradan bir davranış… Bizden olmayanın bizi terk etmesine, gönlün râzı olmaması ne ölçüde açıklanabilir bir durum? Bu, zihnin altüst olmasına neden bir damla fikir… Alt, üst olsa, üst alt olsa; bir gün nasılsa, ne neden nerede nasıl sorularının cevabı belli olacak… Sınav sorularının cevaplarını sınav öncesi vermenin açıklaması olamaz… Sınava giren terleyecek, armut piş ağzıma düş yaklaşımıyla, hiçbir doğru cevaba ulaşılamaz…

Mesele, büyük düşünmek meselesi… İyice ve derinlemesine düşünmeden, ne okumak ne yazmak işe yarar. Dinlemeden, konuşmak ise, sadece ses çıkarmak ve sallabaş olmak demektir; bu ise, akıllara zarar… Altüst olan bir hayatı toparlamak, altüst olan bir zihne sahip olan biri için nâfile… “Altüst olan dünyada, insanın kendine tutunacak bir dalı olmalı.” (Cemil Meriç)… Sözlerin tükendiği yerdir, zihinlerin ve gönüllerin altüst olması… “Altüst olan bir şeyi düzeltmek için, önce altını üste getirmek gerekir… Altüst olan bir insanın, en büyük ihtiyacı sabırdır.” (Mevlana)… Hele hele altüst olan bir evde, huzur bulmak gayrimümkün… Altüst olan kalpte ne sevgi ne nefret yeşerir… Altüst olan bir ülkede, hangi adaletten söz edilebilir? Altüst olan bir hayatın beslendiği kaynak, umutlarımızın yanıp kül olmasıdır… Küllerimizden doğmanın yolu da, kim bilir belki de beynimizi ve gönlümüzü sömüren parazitlerden kurtulmaktır… En büyük tehlike ise, iletişimin altüst olması… Altüst olan bir iletişim, yalan dolan ve talan üzerine kurgulanır… Toprağın altına ektiklerimiz üst olunca, tahıl olur… Ya biz toprak olunca? Alt üst olmadan, üst alt olmadan, geçici dünyada vaktimiz dolmadan ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız? Soruların şahı bu… Sorgulayıp öncesinde sormalı insan her bir şeyi… Bir iki lokma için mi bunca kahır? Birbirinden farkı olmayan bir hayat tarzında geçen her bir an saniye dakika gün hafta ay yıl ve sayılı zamanı tüketmek için mi bunca eziyet? Eziyetin panzehri, sahip olunan iyi bir meziyet… Görünümlerin gösterişlere kurban edildiği bir dünyada, tüketilen bir nefesin hesabı iyi yapılmalı… Sömürenin ve zulmedenin her yaptığı yanına kâr kalacaksa eğer, neyin anlamı olabilir ki? Her şeye havlu atıldığı, pes edildiği an, altüst olunan andır… Düşülen yerden kalmaktır, kalkabilmektir önemli olan… Güzel bir misâl… Alttan gelen ve Amerikan yoğurt sektörünü ele geçiren Hamdi Ulukaya’nın başarı hikâyesi… Amerikan yoğurt sektörünü altüst eden Hamdi Ulukaya, Erzincan’ın bir köyünde doğmuş… Küçükken ailesi, süt ve yoğurt satarak geçimini sağlamış… 2 milyar dolar serveti olan Hamdi Ulukaya, dil öğrenmek için Amerika’ya gitmiş… Amerikan yoğurtlarını hiç beğenmemiş; yoğurt işine el atmış… Beş yılda yoğurt sektörünün yarısını ele geçirmiş… Hamdi Ulukaya, 2012 yılında Amerika’da yılın girişimcisi ödülünü almış… Bir başka misâl… Rusya’dan Kaçan, ‘Telegram’ kurucusu, Pavel Durov… Rus hükümetinin site verilerini paylaşma isteğini reddedince evini askerler basmış… -Rusya’dan göç edip Amerika’ya gelmiş… Amerika’da hükümetlerin kullanıcı verilerini gözetlemesini inanılmaz derecede zorlaştıracak olan bir uygulama olan ‘Telegram’ı kurmuş… Telegram uygulaması, Pavel Durov’un Rus hükümetine verdiği anlamlı bir mesaj olmuş!

Sözüm ona bir kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla gemi alabora olmuş… Alavere dalavere ile yönetilen bir şirketin iflas ettiğini duyan kim alabora olmuş… Altüst… Altüst etmek… Altüst etmek, bir şeyin düzenini bozmak, karıştırmak, dağıtmak… Altüst edince, kaybedilenin bulunması daha zorlaşır… Bu durumda altüst olunur…  Sonrasında birileri de altüst edilir… Olan yine bize olur; sinirlerimiz altüst olur… Ne yaparsak yapalım, her bir şeyin altını üstüne getirsek de fayda vermez… Altüst olan bir hayat, altı (dibi) görünce dibe doğru vurulan bir tekmeyle üst bir hayat hâline de dönüşebilir. Dibe vurmadan üste çıkılmaz… Altüst olmak, hiçbir şeyin sonu değil; aslında yeni bir başlangıcın ilk adımı… Çıkacağımız yer üst, ineceğimiz yer alt… Yeter ki yapmayalım bir halt… Altını üstüne getirdiğimiz her bir şey ve yer, üstün alta geleceği bir şey ve yer olacak bir gün… Yarın, bugünü alta getiren gün… Bugün, dünü alta getiren gün… Her bir geçen gün, bir sonrakini alta getiren gün… Son nokta ölüm, günleri torbaya koyan gün… Ve hesap günü… Ölümü de öldüren gün… Günyüzü görmediğini söyleyenlere ithaf… “Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan ‘kaçış nereye?’ diyecektir.” (Kıyâme, 7-10)… “Gökyüzü yarıldığı, yıldızlar döküldüğü, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, insanoğlu (yapıp) gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar.” (İnfitâr, 1-5)…

ALT, bilindik bir anlamının dışında farklı bir mânâ da ifade etmekte… ALT (alanin aminotransferaz, SGPT –serum glutamik piruvik transaminaz); karaciğerde, az miktarlarda böbrek ve diğer organlarda bulunan bir enzim türü… ALT testi; AST, LDH gibi diğer karaciğer fonksiyon testi belirteçleriyle birlikte karaciğer hastalıklarından şüphelenildiği durumlarda veya rutin sağlık taramaları sırasında hekimler tarafından istenen test… Bilgisayar klavyesindeki ALT… Alt, alternatif anlamına gelen ve Ctrl gibi bir değiştirici tuş… Alt, böylesine bir yaklaşımla her şeyin altını üstüne getiren bir sihirli sözcük…

Altı (6) kaptan, üstü branda olsa, gemi olsa altüst olsa ne yazar? İyi bir kaptan; altı, yedi olmadan; yerinde sayar… Sözcükleri böylesine yan yan yana getirince, anlam sağa sola kayar… Önemli olan, üslup; bu düşünme zahmetine katlanmayan, aklını kiraya veren kalın kafalara ince ayar… Bir damla fikir, altüst olan her bir şeyin yeniden yeşermesine bir neden olabilir… Selam, sevgi ve saygılarımla.




Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *